Bölüm 24

1.4K 112 91
                                    

İyi okumalar bro

———————

(Jennie'den)

Lalisa o evi taradıkları günün akşamında bize yeni bir dağ evi bulmuş ve oraya taşınmamızı istemişti. Arkadaşı Jihoon'un öldüğü günden beri soğuktu ve konuşmuyordu. O eve geldiğimizde üstümdeki baskıyı çabucak atlatmıştım çünkü uçurum gibi görünen kenarlarından şehri görebiliyorduk ve bu rahatlatıcıydı.

O gün Jisoo unnie ile konuşmuş ve sırayla bütün ailemle sohbet etmiştim.

Gece saat üç buçuktu. Lalisa'ya ne olmuşsa bu gece yanımda yatmamıştı ve alt katta koltukta yatmaya karar vermişti. İçki içiyor, sigara paketlerini bitiriyordu. Neden böyleydi bilmiyordum. Sanırım ilk zamanlarda beni korumak istediği arkadaşının can havliyle beni korurken ölmesi onun vicdanına dokunmuştu. Bıkkınlıkla bir nefes verdim ve ay ışığının girdiği odamda yataktan kalktım. Yan tarafımda duran kısa geceliğimin saten hırkasını üzerime geçirdim.

Balkona çıkmadan önce komidinin üzerinde duran sigara paketinden bir sigara ve çakmak aldım elime. Balkona çıktım ve soğuk havanın vücudumla buluşmasına izin verdim. Şehrin sokak lambaları yanıyordu sadece. Birde yüksek binaların ışıkları boydan boya eyaleti aydınlatıyordu ve göz kamaştırıcıydı. Bu geceye sigara küllerini bahşettim.

İçime derince çektim dumanı. Sigarayı yavaşça dudaklarımdan indirip o zehirli dumanı dışarı bıraktım. Yatak odasının kapısı açılınca sadece bir kere oraya baktım.
Lalisa'nın yalpalayarak içeri girdiğini gördüğümde bıkkınlıkla önüme döndüm.

"Jennie.." Odada bana seslendiğinde sesimi çıkarmadım. Sonunda balkondaki beni görmüş olacak ki yanıma geldi. Elleri belimi kavrayıp kendine çekti beni.

"Bırak beni Lalisa." Kafasını boynuma gömdü ve nefesinin ensemden geçmesini sağladı. Burnuma hem sigara kokusu hemde içki kokusu gelince istemsiz kafamı ona döndürdüm.

"Bana soğuk davranma, tek gerçeğim sensin. Sende gitme."

"Ben bir yere gitmiyorum ama sen beni elinin tersiyle itiyorsun Lalisa."

"Özür dilerim.."

"Benimle aynı yatağa bile girmiyorsun. İçiyorsun, hep içiyorsun."

Sigaradan son bir duman içime çektiğimde dudaklarını dudaklarıma bastırdı. İçimdeki duman onun dudakları arasına doğru giderken çekti dudaklarını ve az önce çektiğim dumanı kendi ağzından serbest bıraktı.

''İçme şunu.'' Dediğinde ellerimi yanaklarına koydum.

''Sende içme o zaman.''

''Ben senin güzelliğine içiyorum.''

''Ama vücuduna zarar veriyor.''

''Sen başlı başına kalbime zarar veriyorsun Jennie..'' Dedi ve dudaklarımızı birleştirdi. Yaklaşık birkaç saniyenin ardından dudaklarını çekti.

''Jennie..''

''Evlen benimle.''

--------------------

Ne zamandır aptal gibi sol elimin yüzük parmağındaki yüzüğe bakıp sırıttığımı bilmiyordum. Ama daha dün gece Lalisa'dan bir evlenme teklifi almış ve hiç düşünmeden kabul etmiştim. Lalisa arabayı durdurduğunda nikah dairesinin önünde durduğumuzu fark ettim ve arabadan indim.

Lalisa hemen yanıma gelip güneş gözlüklerini taktı. Uyumlu olsun diye bende güneş gözlüklerimi at kuyruğu yaptığım saçlarımın arasından aldım ve gözlerime taktım. Elimde Lalisa'nın elini hissedince onunla birlikte nikah tarihi almak için içeri girdik.

Benim ingilizcem iyiydi. Ama ilk defa Lalisa'yı ingilizce konuşurken görecektim. Aksanı nasıl olacaktı merak ediyordum. Görevli adamın yanına gittiğimizde Lalisa bir ilahi misali korece aksanı ile ingilizce konuşmaya başladı. Ben sesine hayran bir şekilde ona bakarken ne konuştuğunu anlamamıştım bile. Lalisa bana döndü.

''Kimliğini ver.'' Elim çantamdaki cüzdanıma gitti. Cüzdanımdan kimliğimi çıkarttım ve Lalisa'ya verdim. Lalisa'da kimliğini verdi. Elimi tutup beni koltuklardan birine doğru sürükledi. Oturup beklememiz gerekiyordu.

Sadebir nikah ile evlenmek istemiyordum ama yapacak başka bir şeyim de yoktu. Kore'ye geri döndüğümüzde belki daha güzel bir tören yapabilirdik. Biraz daha bekledikten sonra yeni kimliklerimiz verildi ve kimliği veren adam konuşmaya başladı.

"Saat ikide kilise'de bir nikahınız var. Evlenmeniz içinde hiç bir engel görülmedi." Kimliği kontrol ederken değişmiş olan ismime baktım.

Jennie Manoban?

Lalisa adama kısaca teşekkür edip ayağa kalktığında onu takip ettim.

———————————

Üstümdeki gelinliğe baktım. İçinde gerçek olmayacak kadar güzel durmuştum. Gerçekten böyle güzel miydim ben? Sade bir düğündü ve bu gelinliği en fazla 2 saat giyecektim. Saçlarımı sadece dalgalandırmışlar ve hafifte makyaj yapmışlardı.

Aslına bakarsak gelinliği sadece iki günde nasıl buldular bir fikrim yoktu. Takım elbisesi de öyle. Aslında Lalisa sadece adamlarından birine telefon ediyordu ve istediğimiz şey çok geçmeden elimizde oluyordu. Odadan çıktım ve o sırada tam karşımda ki kırmızılar içindeki kadına baktım. Büyülenmiş gibiydim. O kadar güzel olmuştu ki.. Tek elim ile basmamak için eteğimi tutuyorken bir yandan ona doğru yürüyordum.

"Çok güzelsin." Dediğinde gözlerimi sonunda ondan almış ve dünyaya geri dönmüştüm.

"Sende çok güzelsin." Dediğimde sırıtttı.

"Hadi gir koluma. Daha fazla beklemek istemiyorum." Gülümsedim ve koluna girdim.

Kalbim yerinden çıkacaktı şimdi.

Guilty || JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin