Lanetli /8\

517 92 251
                                    

Uyandığımda çevrede kan vardı neler olduğunu anlamak için yataktan kalktım fakat anında yere düştüm, ayaklarıma bakmak için başımı aşağı indirdim.

Gördüğüm manzara beni kusturdu ayaklarım yoktu, kesilip atılmıştı.

Çığlıklarım ise içimdeydi ne kadar bağırırsam bağırayım hiç bir şekilde dışarıya ses çıkmıyordu.

Odadaki diğer yataklara baktığımda ise kimseyi göremedim. Bir yerlerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım fakat ayaklarımdaki kemikleri görebiliyordum, erircesine kan kaybediyordum.

Yürüyemezdim bu yüzden sürünmeye başladım, sürünerek birilerini yardım için bulmaya çalıştım. Fakat her yer karanlık ve sessizdi. James diye bağırıyordum fakat onun bile huzursuz sesi kulaklarımda çınlamıyordu.

Karşımdaki duvarda bir gölge gördüğümde sevinçle oraya doğru süründüm.

"Lütfen! lütfen bana yardım et! bana yardım etmek zorundasın"

Karşımda gördüğüm kişi sekiz yaşlarında bir kızdı, beni gördüğünde ağlamaya ve koşup kaçmaya çalıştı fakat ne o koşabiliyordu ne de ben ondan uzaklaşabiliyordum.

...

Uyan, uyan, uyan, uyan, uyan, uyan.

Başımı kaldırdığımda önümde James'i gördüm.

...

"Rüzgar... Rüzgar... iyi misin! ses ver"

Hızla başımı kaldırıp çevreye baktım, elimi sırtıma attığımda ter içinde kaldığımı fark ettim. Karşımda beni uyandırmaya çalışan kişi Mert idi, hızla kendimi kaldırıp ona sarıldım ve gözümden yaşlar çıkmaya başladı.

"Hiç biri bu kadar gerçekçi değildi..."

Mert ise sakin ses tonu ile beni sakinleştirip saçımı okşuyordu.

"Sadece bir kabustu..."

Gözlerimi açtığımda ise odanın insan kaynadığını gördüm ,

"Neden bu kadar kalabalık"

"Rüzgar... üç gün boyunca uyanmadın"

Hızla geri çekilip Mert'e baktım.

"Ne!"

Doktor önlüğü giymiş adam yanıma gelip gözüme minik fenerini tuttu.

"Bu sıra dışı"

"Ne! ne oldu!"

"Ailende göz hastası olan var mıydı? Herpes enfeksiyon adında"

"Ne? Herpes?"

"Enfeksiyona bağlı nedenlerle pigment kaybı sonucu göz renginde açılma"

Neyden bahsettiğini anlayamıyordum anlamsız gözlerle doktora ve çevreme bakıyordum ki çocuklardan biri ayna getirip yüzüme tuttu.

İlk defa merakımdan pişman olmuştum, gözlerimden bir tanesinin rengi kaybolmuştu.

Çok korkunç gözüküyordum, yaşlı gözlerle etrafa bakarken kapının yanında James'i gördüm ayağa kalkıp yanına gittiğimde ise bana zamanımın azaldığını ve hızlı olmam gerektiğini söyledi, o da en az benim kadar korkmuş gözüküyordu.

...

"Rüzgar! Hadi ama! Rüzgar uyanır mısın! yemeği kaçıracaksın! hey uyan"

Hızla başımı kaldırıp etrafa baktım, ne yani hepsi rüya mıydı? beni uyandırmaya çalışan Mert ise şaşkınca bana baktı,

"Sonunda kalktın"

"Çekil!"

Ayağa kalkıp bacaklarıma baktım, gayet iyilerdi koşarak lavaboya girdim ve gözlerime baktım, hiç bir renk değişikliği yoktu.

Derin bir nefes alıp kendimi yere bıraktım.

"Sapasağlamım, kusursuzum, sorunsuzum..."

Mert şaşkın bakışlarla yanıma gelip yerde yatan bana baktı.

"Son dediğin konusunda... emin miyiz?"

Kendimi kaldırıp heyecanla Mert'e baktım,

"Neler gördüğüme inanmayacaksın"

"Hayır asıl sen ne bulduğuma inanmayacaksın"

"Ne? neyden bahsediyorsun?"

"Sen uyurken arkadaşlarım ile konuştum ve zaten daha önce o evi araştırdıklarını söylediler"

"Öyle mi! ne bulmuşlar?"

"Bir çok mektup, minik bir top, eski eşyalar, yırtık kıyafetler, fotoğraflar"

"İçeri sokabilirler mi?"

"Evet ama biz alabilir miyiz bilmiyorum"

Hafif soğuk bir nefes ile irkilip arkama döndüm, James bana anlamsız bakışlar ile kafa sallıyordu.

Yeniden Mert'e döndüm,

"Sanırım almanın bir yolunu bulmalıyız"







Kaçmak İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin