Su kahvesinden yudumlayarak doktorun yanına gitti,
"Merhaba doktor bey, rica etsem biraz vaktinizi alabilir miyim?"
"Tabii, Su idi değil mi isminiz?"
"Evet adım Su."
"Buyurun Su hanım."
"Rüzgar hakkında konuşmak istiyorum."
"Dediğim gibi Su hanım, elimden geleni yapacağım fakat fazla umut vermek istemem."
"Sormak istediğim o komada iken gördüklerini bir şekilde öğrenmemiz mümkün mü?"
"Anlamadım?"
"Yani sonuçta bir rüyada öyle değil mi?"
"Evet kısmen öyle diyebiliriz."
"Mümkün mü?"
...
Sylwia meselesinde önemli adımlar attım fakat bu şekilde ilerlersem sonunu öğrenmem yıllar alacak.
Kızın elinden tutmuş o lüks eve doğru gidiyordu, onun nasıl huzur evine gittiğini merak ediyorum.
Yani bir şekilde o evdeki yaşlı adam öldü, Sylwia yaşlandı ve kız da bunu fırsat bilip evi kendine mi sakladı? Bu mümkün sonuçta kız aileden değil ve ne yaşadıklarını da bilmiyor, onlara alışmak zaman ister.
Sylwia gülümseyerek kıza döndü,
"Eee evi görmek için heyecanlı mısın?"
"Evet... Aslında bir çok şey için... Evli misin?"
Sylwia gözlerini aşağı indirdi ve yüzünü astı,
"Şey... sanırım sayılır."
"Sayılır ise ona baba demek zorunda değil miyim?"
"Aslında o çok uzaklarda ve onu görmen biraz zor bu yüzden sıkıntı olacağını sanmıyorum."
"Uzakta mı..."
"Evet! Mükemmel bir işi var bu yüzden sürekli seyahat etmek zorunda ama meraklanma ona senden bahsettim seni çok seviyor."
"Öyle mi!"
"Elbette! O çok iyi bir adamdır. Eminim çok iyi anlaşırdınız!"
"Onu görmek için sabırsızlanıyorum!"
"Ben de Damla! Hadi şimdi oyalanmadan eve gidelim."
Çenemi kaşıyarak onları uzaktan seyrettim, Sylwia neden kıza yalan söyledi? Onu üzmemek için böyle ağır bir yalanı söylemek doğru mudur?"
...
Doktor Rüzgar'ın kapısına geldiğinde biraz duraksadı ve Su'ya döndü,
"Eğer bahsettiğiniz kadar önemli ise bu konuda size yardımcı olabilecek kişiler tanıyorum."
"Gerçekten çok iyi olur Doktor bey."
"İşte... Rüzgar'ımız da burada mışıl mışıl uyuyor."
"Doktor bey... Bir saniye... Oradaki yastık yere nasıl düşebilir...Hareket mi etti! Uyanıyor mu!"
"Su hanım... Hiç sanmıyorum... Bir saniye!"
Doktor koşarak Rüzgar'ın yanına gidip elektrokardiyografi'ye baktı.
"Olamaz! Olamaz! Olamaz! Hemşire! Hemşire!"
Su telaşla geri çekilip doktora baktı, doktor bağırıyordu,
"Hemşire çabuk şok cihazını getir kalbi durmuş!"
...
Akşam olduğunda Su yüzü çökmüş bir şekilde kafeye geri döner, kafede müdür de dahil olmak üzere üç çalışan daha vardır. Müdür asık suratlı Su'yu gördüğünde onu mutfağa çağırır.
Bir bardak su doldurur ve sandalyeye oturmasını söyler. O sıra Dolunay elindeki tabakları bir kenara kaldırıp mutfak kapısına doğru ilerleyip kulağını dayar.
Müdür endişe ile sordu,
"Su haberler nasıl? Neden yüzün asık?"
"Rüzgar...Onun... Onun... Kalbi durdu."
Dolunay hızla kapıyı açıp içeri girer ve telaşla sorar,
"Sen ne dedin Su abla!"
Müdür ayağa kalkıp Dolunay'a bakar,
"Dolunay, özel meseleler konuşurken izinsiz girmen konusunda ne konuşmuştuk?"
"Bunun özel bir konu olduğunu düşünmüyorum!"
"Dolunay!"
Su göz yaşını silip Dolunay'a gülümsedi ve,
"Merak etme o iyi durumda, biraz zorlandılar fakat yeniden kalbini attırmayı başardılar, o güçlü biri."
"Onu seviyorum Su abla... Ona bir şey olmasın..."
Müdür şaşkın bakışlarını gizleyemeden sorar,
"Anlamadım... Sen Rüzgar'a ilgi mi duyuyorsun?"
"Şey... Evet."
Su gülerek müdüre döner ve suyu yudumlar,
"Şaşırmış görünüyorsun patron."
"Ben mi... Hayır... Yani... Biliyordum zaten ben."
Su ayağa kalkıp Dolunay'ın yüzünü okşar,
"O iyi."
Dolunay da gülümseyerek ve Su'ya bakar,
"İyi olacak."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçmak İstemiyorum
Mystery / Thriller-İKHAR- Nepenthe serisinin ikinci kitabı. Şizofreni hastası bir çocuğun hikayesi