Beste'ye selam verdikten sonra yeniden içeri geçip bardakları yıkamaya başladım o sıra ikisi dışarıda sohbetlerine devam ettiler.
...
Beste heyecan ile sandalyeye oturup Dolunay'a döndü,
"Oha inanmıyorum Rüzgar burada mı çalışıyor? Neden daha önce bana söylemedin bunu?"
"Ne bileyim gerekli olmadığını düşündüm."
"Sen dalga mı geçiyorsun! Bu çocuk manyak bir şey üstelik ailesinin de birikmiş parası varmış Rüzgar yirmi yaşına geldiğinde alacak o parayı, yaşatır yani bu çocuk. İyi mi sizin aranız?"
"Evet iyi neden ki?"
"Bana ayarlasana yetimhanede iken bi hoşlantılık olmuştu aramızda sanki, üç beş kez konuşmuştuk."
Dolunay sinirle başını geriye çekti, fakat bunu en yakın arkadaşına belli etmek istemedi.
"Tamam konuşurum onunla."
"Sen cansın ya Dolunay! Bu arada yeni dedikodularım var bak neler oldu neler!"
"Ne oldu?"
"Bizim Mert'in yastığının altından Rüzgar'ın fotoğrafları çıktı."
"Arkadaşlardı sonuçta ve Rüzgar gideli de oldu baya özlemiş olamaz mı?"
"Saçmalama Dolunay, Rüzgar gideli bir hafta olmadı. Abayı yakmış Rüzgar'a ama neyse Mert onun için çok küçük zaten, yaşıtları ile birlikte olsun zaten son zamanlarda bir değişik hallere de girmişti iyi olur bu ona."
"Mert'e bir şey diyemem hoşlanması gayet normal... Neyse Beste kusura bakma işim var kalkmam gerek."
"He... şey tamam ben de kalkıyordum zaten... sen Rüzgar'a söylemeyi unutma hadi öptüm bebeğim görüşürüz."
Beste çıktıktan ve Dolunay da mutfağa doğru ilerlerken Su onu durdurup gözlerini devirdi,
"Şu kızı hiç gözüm tutmuyor bilesin."
"En yakın arkadaşım ama mecbur bazen gerçekten aptalmış gibi davranıyor."
...
Tam bardakların hepsini yıkadığımda içeri Dolunay girdi, heyecan ile ona bardakları gösterdim,
"Şunlara bak! Harika yıkamamış mıyım?"
"Evet gerçekten harika ve yapabiliyorsun bu işi."
"Sen iyi misin... mutsuz gözüküyorsun, her şey yolunda mı?"
"Evet iyiyim sadece biraz yorgunum, çıkarken haber ver de birlikte gidelim."
"Çıkarken mi? Daha yeni geldik... Uyuyamadın mı gece? Seni rahatsız mı ettim?"
"Hayır rahatsız etmedin de şey Beste senden hoşlanıyormuş."
"Ha ha ha bu komikti."
"Hayır ciddiyim geldiğini sen de gördün."
"Sen ciddisin... Oha... Olamaz, yani olabilir... Yani çok garip... Ben ne yapacağım?"
"Sadece söyledim ben, ne yapacağın sana kalmış."
"Hey dur bu şekilde kestirip atma bana yardım et..."
Sandalyelerden iki tane çekip birine oturdum ve gözlerimi kaçırarak konuşmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçmak İstemiyorum
Misterio / Suspenso-İKHAR- Nepenthe serisinin ikinci kitabı. Şizofreni hastası bir çocuğun hikayesi