Senin suçun /22\

311 51 125
                                    

Ertesi sabah hastaneye bu sefer farklı bir yüz gelmişti, hemşire onu durdurup kim olduğunu sordu.

"Ben onun okul rehberiyim bu öğrencilerim ile yetimhaneden geliyoruz, bir sakıncası var mı?"

Hemşire biraz düşündü ve kapıyı açtı,

"Lütfen sadece on dakika."

Rehber gülümseyerek Mert'e baktı,

"Onu duydun değil mi? Onu çok yormamalıyız."

Mert hızlı adımlarla odaya girdi ve kapıyı örtüp Rüzgar'ın yanına yaklaştı.

Gözleri doluyor ve sesi titriyordu.

"Rüzgar... Ne oldu sana böyle? Neden saçların beyaz?" Ayak ucuna oturup elini Rüzgar'ın göğüsüne koydu.

"Kalbin her zaman ki gibi düzensiz atıyor."

Yavaşça daha da yaklaşarak elini onun yüzüne koydu,

"Ve her zamanki gibi soğuk, sana hep anlatmak istediğim şeyler vardı, fakat çekinip ağzımı bile açamadığım. Rüzgar... Ben seni-"

Kapı açıldığında giren Dolunay idi şaşkın bir ifade ile Mert'e baktı, en az Dolunay kadar o da şaşkındı.

Dolunay kapıyı kapatıp şaşkınca merhaba dedi.

"Merhaba Dolunay, seni görmeyeli çok oldu."

"Evet, seni de görmeyeli çok oldu."

Mert gülümseyerek aşağı baktı ve elini Rüzgar'ın yüzünden çekti,

"Eee Dolunay, burada ne yapıyorsun?"

"Rüzgar'ın yanında duruyorum peki ya sen?"

"Komada olduğunu öğrendiğimde gelmek için izin aldım, hakkında bir kaç şey duydum Dolunay."

Dolunay şaşkın bakışlarla ona baktığında Mert acı içinde gülümsedi ve gözlerinin içine bakıp devam etti,

"Ondan nefret ediyordun değil mi? Gruba o gelmeden önce hep bizimle birlikteydin, sonra ayrıldın. Rüzgar'ın buraya düşme sebebinin ilaç zehirlenmesinden kaynaklı koma olduğunu söylüyorlar ve Rüzgar hep senin odandaymış.... onu neden zehirledin Dolunay?"

Dolunay şaşkınca baktı ve sinir ile gülümsedi,

"Olayı çok yanlış duymuşsun, Beste ile birlikteydi aslında onu tanımak ve sevgili olmak için çıktı sonra Beste ona uyuşturucu verdi ve şimdi Rüzgar bu halde ama merak etme ayrıldılar."

Mert ayağa kalktı ve gülerek terlemiş saçını geriye attı,

"Yalan söylüyorsun! Beste yakın arkadaşım ve ondan hoşlandığımı biliyor o öyle bir şey yapmaz! Hiç mantıklı konuşmuyorsun! Çıksa bile kim sevdiği insana bu maddeleri verir!"

"İkimiz de birbirimizi kandırmayalım Mert! Beste bu yapar!"

"Kapa çeneni! İftira atıyorsun!"

Ardından içeriye Beste de girdi ve gülümseyerek kapıyı örttü.



...

Yatağa oturup Sylwia'nın bir şey yapmasını bekliyordum fakat saatlerdir dolabın başında durup tişörtleri kokluyordu.

Ayağa kalkıp yanına gittim ve omzuna dokundum hızla arkasına döndü ve bana baktı, bu beni korkutmuştu yavaş adımlarla geri geri ilerlerken o da ayağa kalkıp üstüme doğru yürümeye başladı, korkuyordum ona dokunmamalı mıydım?

Kaçmak İstemiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin