"Malia bugün bana önereceğin bir kitap var mı? Biliyorsun, senin tercihlerini her zaman çok önemsiyorum." Bayan Malia'nın önünde 17 yaşlarında bir genç kız, bilmiş tavırları ile yarım saattir peşinde dolanarak onunla konuşmaya çalışıyordu. Şimdi Bayan Malia masanın üstündeki kitapları kontrol ederken ona bu soruyu sorma fırsatını elde etmişti.
"Tabi ki önerim olur Roseline. Ayrıca teşekkür ederim."
"Malia neden ismimi tam bir şekilde söylüyorsun. Genelde herkes bana kısaca Rose der, bilirsin."
Elindeki kitabı ile ilgilenen Bayan Malia'nın cevabını bende karşısında genç kız gibi merakla beklemeye başladım.
"Adın Roseline değil mi?"
"Evet."
"O zaman sana neden Rose demeliyim. Adın Rose olsaydı öyle derdim tatlım."
İlk önce kaşları çatılan kız düşünceli şekilde ona bakmış sonrasında gülümsemişti.
"Teşekkür ederim." Ne yani şimdi bu? Her neyse..
Sonrasında beraber yine dolaşırken konuşmaya devam ettiler. Bende o sırada bilgisayardan diğer işleri hallediyordum.
Derken yine çan sesi doldurdu sakin kitapçıyı. Kafamı kaldırmadım çünkü Bayan Malia zaten buralardaydı. Ama kimseden çıt çıkmadı bir süre. Merakla oturduğum yerde ayaklanıp kapıya doğru baktığımda kimse yoktu ve Bayan Malia hala rafların arasında dolanıyordu. Acaba Roseline ile konuşmaya dalıp duymamış veya görmemiş miydi?
Merakla kapı tarafına geldiğimde bir anda aralıktan çıkıp diğer aralığa geçen bedenle gözlerim korkuyla kocaman olurken elim kalbime gitmişti. Ödüm koptu, ödüm!
Bayan Malia'nın neden suskun olduğu anlaşılıyordu gizemli adamımızdı gelen. Bugün erken geldi hayretler içerisindeyim. Haftalardır hep son dakikalarda geldiğinden şaşkınlığım gayet normal. O rafların önünde kitaplarda göz gezdirirken istemsizce ona doğru dönüp kollarımı göğsümde bağlayıp onu izlemeye başladım. Şu an yaptığım hiç hoş değil. Adam dönüp 'hayırdır' dese mal gibi kalırım ki onu izlemem zaten başlı başına yanlış. Kıyafet mağazalarında peşinde dolanan mağaza görevlisinin verdiği o kötü hissi adama bu kitapçıda yaşatmam hiç mi hiç hoş değil. Benim düşüncelerimi bir de kulağıma Bayan Malia söyleyince yerin dibine girdim.
"Jackson izlemen onu rahatsız edebilir canım."
Dalgınlığıma gelmiş yine korktum. Geri çekilmesiyle kafamı arkaya çevirmiştim ve onu elinde iki kitap, arkasında aynı bakışlar ile bana bakan Roseline ile görmüştüm. Yanlış tamam bakmayın öyle.
"Dalmışım."
Tebessüm etti Bayan Malia ve arkasındaki kız da sanki onu görüyormuş gibi tebessüm etmişti. Idolü falan mı acaba, Bayan Malia'nın küçük versiyonu. Bakışları, konuşmaları ve tavrı ona benziyor. Bir tipi benzemiyor. O da benzeseydi zaten ne denilirdi bilemiyoru.
"Merakını anlıyorum canım ama..."
"Ne merakı? Ben sadece kim gelmiş diye bakmak istemiştim Bayan Malia. Lütfen ama teessüf ederim siz de yani.." onun konuşmasına fırsat tanımadan yanından ayrılıp hızlıca yerime dönmüştüm. Bu yaptığımda hoş değil, hem de hiç.
O andan sonra daha fazla meraklı gözükmemek namına masamdan kalkmadım. Rose, Bayan Malia ile her yanımdan geçisinde bana bakıp kıkırdıyordu. Komik olan ne, hoşuna giden bir durum var belli. Hah, ayrıca Bayan Malia'dan farklı bir şey yapmıştı sonunda ve ona Rose diyorum evet çünkü tam adını söylemek gibi bir takıntım yok.
Eksiklerin tam listesini çıkartırken tepemdeki sarı ışığımın kesilmesi ve tepeme çöken siyah gölge ile başımı hafifçe yukarı kaldırıp ona baktım. Tahmin etmesi zor değil, çan çalmadığına ve diğerleri böyle tepemde dikilmeyeceğime göre nokta atışı yani.
Hiçbir şey söylemeden elindeki kitabı uzattı. Elinden alıp fiyatına baktığımda alışkanlıkla elimi uzatmıştım. Kesin yine ben söylemeden uzatacaktı ne de olsa diyerek. Elimin boş kalması ile kaşlarımı çatarak ona baktığımda anında göz göze gelmiştik ve bu kaşlarımın daha fazla çatılmasına, anlam veremediğim şekilde kalbimin çarpmasına sebep olmuştu. Hiçbir şey söylemeden gözlerime, gözlerime bakıyordu.
"5 dolar."
Fiyatını söylediğimde pantalonunun cebine eline atıp parayı uzattı bana. Ters köşe he, severim. Ama bu kadar da ters olmasan keşke. İlla seni zorlucam, her seferinde yerin dibine sokacam diyorsun öyle mi? Yap, yap tabi. Adam o kadar değişik ki ne yapacağını kestiremiyorsun. Bir hareket yapsam buna ters tepki verir desem iyi veriyor, iyi düşündüğüme ters tepki. Ya da yapmasını beklediğim şeyleri yapmıyor. Yalnız şu an gülünç olansa bunları fark edecek kadar onu gözlemlemiş olmam. Kendi kendime topuğuma sıkıyorum işte. Mükemmel!
Beynim bunları düşünürken vücudum ise farklı tepkiler içinde. Anlık olarak nasıl bunları yaşatabiliyorum içimde bilmiyorum ama şu an içimdeki utanç duygusu yüzüme yansıdığında sanki anlık olarak onun hafifçe sırıttığını yakalamıştım ama emin değildim. Olduysa bile çok saliselik bir andı. Şizofreni miyim diye düşünmemek için bu ayrıntıyı gözden çıkardım anında.
"İyi akşamlar." Bu sefer kitabı verirken gözlerine bakarak söylemiştim. Kafasını yine hafifçe eğip karşılık verdi. Havalısın anladık ama lanet, yapma işte!
Sonra çıkıp gittiğinde ellerimi masama dayayıp derince nefes vermiştim. Alev alan yanaklarıma ellerimi bastırırken yerime oturdum. Bir süre orada mal mal hiçbir şey yapmadan oturdum kaldım. Bir zaman sonra ben orada düşünceler aleminde iken Bayan Malia işlerini bitirip çoktan ortadaki büyük masada Rose ile karşılıklı kahvelerini yudumlamaya başlamışlardı. Aklıma gelenle aniden düşünmeden söyledim. Keşke bazen bazı şeyleri düşünseydim ya. Kendimden nefret ediyorum...
"Bayan Malia o sizinle konuşmuyor tamam ama siz neden ona hiç selam vermiyorsunuz?"
"O kim?" Kahve fincanınından bir yudum aldığında devam ettim.
"Daha demin burada olan adam."
"Çünkü onu rahatsız etmek istemiyorum. Burada insanlar içlerinden nasıl geliyorsa öyle olsunlar, kasmasınlar istiyorum. O da böyle tercih ediyor ve bende tercihine saygı duyuyorum sadece. Bir gün benimle konuşmak isterse çok sevinirim ama doğruyu söylemek gerekirse sanmıyorum. Bu zamana kadar tek bir bakışını bile yakalayamadım.."
Kafamı aşağı yukarı anladığımı belli etmek adına sallarken dank etmişti.
Bayan Malia ile bir kere bile göz teması kurmayan adam sürekli sürekli benimle göz teması kuruyordu. Ne demek yani şimdi bu? Kendimi özel zannedip buna anlamlar yüklemeli miyim? Düşündükçe aptal saptal triplere girip kendime bahaneler uydurarak ona olan ilgimi arttırırım diye korktum başta. Ama sonra ilgim için bahaneye ihtiyacım olmadığını fark ettim. Bahanelere gerek yok; gizemli çok gizemli ve lanet olsun ki merak duygumu uyandıyor.
Haftaya ne olur diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Daha adını bile bilmiyorum, ben nasıl bir olaya battım TANRIM!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klasik Siyah & jackbeom
FanfictionKitap kokusunun hakim olduğu rafların arasında dolaşan siyah bir gölge. Ön yargılarımızı yıkmaya hazır mıyız?