Kapı önünde misafirlerimizi karşılıyoruz.
"Jackson, nasılsın oğlum?" David amca bana sımsıkı sarılırken gergin olmamaya çalışarak aynı tebessüm ile karşılık vermeye çalışıyordum.
"İyiyim, sen nasılsın David amca."
"Çok iyiyim. Linda seni göreceği için çok heyecanlıydı."
"Öyle mi?"
"Evet," babama dönüp farklı muhabbete girdiklerinde sıkıntıyla nefes aldım.
"Jackson!" Diye bir çığlık duyduğumda yavaş bir şekilde arkamı döndüm.
Çicekli elbisesi ile kocaman gülümseyerek bana bakan kıza minik bir tebessüm etmiştim. Hadi ama Jackson, eski eskide kaldı. Siz arkadaş olarak kaldınız. Gerilmenin anlamı ne?
"Linda! Merhaba." Beklemediğim tepki koşarak üstüme zıplamasıydı. Çok şükür arkamdaki duvar sayesinde yere düşmemiştik.
"Seni çok özlemişim." Sarılışını sıkılaştırırken ben kendimden uzaklaştırıp "nasılsın," dedim.
"Çok iyi, sen?"
"İyi." Şimdilik.
Sabah Jaebum'un yanından apar topar eve gelmiştim. Aile dostlarımızın geldiğini söylemiştim. O minik detay hariç.
Linda da salona geçerken arkalarından ilerleyen annemi kolundan tutup kulağına doğru "anne kaç gün kalacaklar," diye fısıldadım.
"Bize söyledikleri 1 hafta oğlum."
1 hafta. Tamam, peki. Zaten gündüzleri okula ve işe gidiyordum. Akşamları da bir şekilde idare edebilirdim.
Ben bugünü Jaebum ile geçireceğimi düşünürken ani sürprizle her şey mafolmuştu. Bu zaten artı olarak sinirimi bozarken Linda'nın gereksiz samimi tavırları canıma iki kat sıkmıştı. Aynı samimi tavırlar ile akşamı ettiğimizde hep beraber akşam yemeği yiyorduk. Dirseğim masaya yaslı yanağım avuç içime yaslı yemek yerken masanın üstündeki telefonum çaldığında gözlerimi çevirip baktım. Yanıp sönen isimle anında doğrulmam ile bütün dikkatler bana kaymıştı.
"Afedersiniz, bakmam lazım da bu telefona."
"Jackson!" Annem uyarıcı bakışlar ile baktığında çaresizlikle "anne önemli," demiştim.
"Baksın çocuk telefonuna yabancı mıyız," diye bana destek olan David amca ile kocaman gülümseyip yerimden kalktım. Balkona hızla ilerlerken yolda açmıştım.
"Jaebum!"
"Merhaba."
"İyi ki aradın." Dudaklarımı büzerek söylediğime güldüğünde ben de hemen sırıtmıştım.
"İyi gitmiyor mu?"
"Hayır, çok sıkıldım. Bugün seninle olmak varken burada olmak canımı sıkıyor."
"Ailenlesin Jackson."
"Evet, tabi ki öyle. Sadece planımızın iptal olması sinirimi bozdu."
"Önemli değil. Planımızı yine yaparız."
"Evet, tamam." Sessizce onu onayladığımda devam etti.
"Ee, neler yaptınız?"
"Hiç, tüm gün eskileri konuştular. Benim okul hayatım bir ara konu oldu. Sonra yemekler hazırlandı. Şimdi de yemek yiyoruz."
"Ne? Yemek mi yiyordunuz? Tanrım, özür dilerim Jackson. Kapatalım sen yemeğe geri dön."
"Ama Ja-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klasik Siyah & jackbeom
FanfictionKitap kokusunun hakim olduğu rafların arasında dolaşan siyah bir gölge. Ön yargılarımızı yıkmaya hazır mıyız?