Asansördeki aynadan kendime baktığımda ne kadar toparlamaya çalışırsam çalışayım çok dağınık göründüğümün farkındaydım. Aynada kendinden geçmiş, sarhoş bir adam görüyordum. İçki değildi sarhoş yapan; duygular sarhoş etmişti beni.
Boynumdaki izleri kapatamamış, fazla terlemekten nemlendiği için karma karışık şekil almıştı saçlarım ve bir daha düzeltememiştim. Kısacası bir şeylerin içinden çıktığım çok bariz belliydi ve araba olmasaydı bu şekilde asla eve dönemezdim.
Gerçi şu an bile eve girerken çok tedirginim. Daha doğrusu hala girememiştim.
Dün gece olanlardan sonra içkinin ve diğer etkenlerin verdiği mayışma ile ikimiz de uyuya kalmıştık arabada. Sabah beş gibi uyandığımızda Jaebum evine gitmeyi teklif etmişti. Şu halim ile aslında en mantıklı olan bunu yapmaktı ama malesef ki sabah teslim etmem gereken proje ödevimin olduğu usb yanımda değildi ve ben onsuz okula gidemezdim. Dönem sonu projelerimden biriydi, çok uğraşmıştım.
Şu an saat altıydı ve bu saatte evde kimsenin uyanık olmayacağını biliyordum. Bir şekilde kendimi odama atmalı ve şu dağınık tipimi toparlamalıydım.
Planımdaki gibi sessizce girerken çıt çıkmayan evde yakalanma korkusundan hızlıca ama sessiz bir şekilde odama gittim. Kapımı açıp içeri girdiğimde rahatlıkla nefes almış ve beni boğan atkıyı boynumda çözüp asılı bırakmıştım. Gözlerim kapalı bir şekilde kapıma yaslandığımda bunu da atlattığım için içimden şükranlarımı sunuyordum.
Ama daha tam anlamı ile şükranlarım bitmemişken erken sevinmemem gerektiğini Linda'nın odamda şaşkın bir şekilde bana bakarken gördüğümde anlamıştım. Harika! Ailemin beni görmesine gerek yoktu, zaten bu saatten sonra her şeyden haberleri olacaktı.
"Sen ne yapıyorsun burada?" Sert çıkan sesimi umursamadım. Umursamadım çünkü her haltta karşıma çıkması, ben evde yokken odamda olması sinirlenmem için gayet yeterli sebeplerdi. Ki daha birçok sebep ekleyebilirdim bunlara.
"Bu halin ne böyle?" Sana ne!
"Linda, ben yokken odamda ne işin var?" Hafifçe dağınık yatağımın örtüsü dikkatimi çektiğinde gözlerimi kısarak odama göz gezdirdim. Bir işler karıştırıyor bu kız!
"Kulaklığa ihtiyacım vardı."
"Bu saatte?"
"Evet, uyku tutmadı." Üzgünüm Linda, kötü bir yalancısın.
"İzinsiz odama girmen hoş değil."
Kollarını göğsünde bağlayıp gözlerini boynumda ve suratımda gezdirdiğinde yanından geçip masamın çekmecesinden yedek kulaklıklardan alıp ona uzattım. Bahanesi ortadan kalksın ve gitsin istiyordum.
"Ne bu halin senin? Jaebum ile olmayacak mıydın dün gece? Yoksa başka biriyle miydin?" Sırıtarak boynumu işaret ettiğinde böyle bir sonuca nasıl vardığını düşünüyordum.
"Ne diyorsun sen ya?" İma ettiği şey çok çirkindi.
"Gecen diyorum güzel geçmiş olmalı."
"Gecem güzel geçti evet." Kaşlarımı kaldırıp sinirle kafamı salladım. "Öyle ama Jaebum ile olmadığım sonucuna nasıl vardın onu anlamadım?" Kaşlarımı o kadar kaldırmıştım ki alnımın kırıştığını hissediyordum.
"Ne bu halin o zaman?"
"'Sana ne' demek aslında sana en güzel cevap biliyor musun Linda?" Sahte bir gülüş atarken artık bu kıza hiçbir samimi duygu beslemediğimi de anlamıştım. "Ama ne yazık ki ortalık karıştırmaya bayıldığın, pot kırma bahanesi ile her şeyi söylediğin için yalan yanlış şeyler konuşma diye söylemek mecburiyetinde kalıyorum." Ağır konuştum, ama umrumda değil. Hızlanan nefeslerinden sinirlendiğini anladığımda yine ve yine umrumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klasik Siyah & jackbeom
ФанфикKitap kokusunun hakim olduğu rafların arasında dolaşan siyah bir gölge. Ön yargılarımızı yıkmaya hazır mıyız?