Gün açmışken biz bulunduğumuz yerden olmalı ki erkenden uyanmıştık. Kahvaltıyı evde yapmaktansa buradaki ünlü kahvaltıcıları araştırmıştık ve şimdi sarmaş dolaş oraya gidiyorduk. Sıcak olan hava şu an bizim temasımıza engel değildi.
Yürüme mesafesini biraz aştığı için Jaebum beni çok şaşırtan bir hamle yapmaya karar verip motor kiralamıştı ve bir anda kendimizi motorun üstünde bulmuştuk. Böyle ani kararları olabiliyor ve bu kararları uygulamaktan çekinecek ya da çok düşünecek bir tip değil.
Jaebum'un beline kollarımı sıkıca dolarken kasabanın sokaklarından otoban gibi bir yola çıkmıştık. Yolun bir yanı dağlık diğer yanı deniz ve düm düz akan bir siyah asvaltı yolda belirli bir hızda ilerleyip, denizi izleyerek motorun üstünde olmanın da güzelliği keyfime keyif katarken kendimi engelleyemediğim bir tebessüm var dudaklarımda.
Sabah olduğundandı belki ama yol bomboştu ve virajlardan dönmek bile o an olmasa bile ekstrem geliyordu. Kollarımı iki yana açıp gözlerimi kapattım ve hızımızla birlikte tenimizden geçip giden rüzgarı tüm bedenime hakim olmasını istedim o an. Özgürlük mü desem heyecan mı desem bilmiyorum ama bu hareketi yapmak bile çok farklıydı. Oysaki yaptığım sadece kollarımı belinden çekmek ve gözlerimi kapatmaktı. Bindiğim motosiklet ve sürat aynıydı ama bunları yaptığımda farklı hissettiren bir şeyler vardı. Bu şeye benziyordu. Küçükken salıncağa bindiğinizde normal bir şekilde sallanırken değil de kafanı geriye yaslanıp gözlerinizi kapattığınızda tüm dünyan dönüyormuşcasına, başınızı döndüren o hareket gibi. İnsanın hissettiklerinin arşa erişmesi küçük bir hareketle bile mümkün olabiliyor.
Jaebum daha da farklı duygular hissettirmek istiyor olmalıydı ki, rüzgarın sesini duyurmasını engellemeyecek desibelde şarkı söylemeye başlamış ve hissettiklerimin güzelliğine güzellik katmıştı bir anda.
tonight i'm gonna have myself a real good time
(bu gece kendime gerçek bir güzel zaman geçirteceğim)i feel alive and the world turning inside out yeah!
(canlı hissediyorum ve dünya içini ortaya döküyor evet!)and floating around in ecstasy
(ve ekstazi etrafında süzülüyorum)so don't stop me now don't stop me
(bu yüzden beni şimdi durdurma,beni durdurma)Onun o naif sesinden bu muhteşem şarkıyı duyduğum andan itibaren hissettiğim duygu yoğunluğu ile birlikte kahkahalar atıyordum ta ki ritmik kısmı gelene kadar. Şarkının o kısmında kahkahalarıma ara verip kollarımı tekrar ona doladım ve onunla beraber bağırarak şarkıya eşlik etmeye başladım.
cause i'm having a good time having a good time
(çünkü iyi zaman geçiriyorum, iyi zaman geçiriyorum)i'm a shooting star leaping through the sky
(ben fırlayan bir yıldızım, gökyüzüne doğru sıçrayan)like a tiger defying the laws of gravity
(bir kaplan gibi yerçekimi kurallarına karşı geliyorum)i'm a racing car passing by like lady godiva
(ben bir yarış arabasıyım, lady godiva gibi geçen)i'm gonna go go go
(ben gideceğim, gideceğim, gideceğim)there's no stopping me
(beni durduracak hiçbir şey yok)i'm burning through the sky yeah!
(gökyüzüne doğru yanıyorum evet! )O devam ederken ben yanağımı sırtına yaslayıp, kollarımı belinden yukarıya çıkarıp göğsüne bağlayarak sırtına yattım ve gözlerimi kapadım. Huzurun kelime anlamı ne deselerdi eğer tam şu anı anlatırdım. Hayatımda yaşamadığım kadar huzuru dünden beri yaşarken, her farklı an da bu huzurun seviyesi artıyor ve benim iyice aklımı başımdan alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klasik Siyah & jackbeom
FanficKitap kokusunun hakim olduğu rafların arasında dolaşan siyah bir gölge. Ön yargılarımızı yıkmaya hazır mıyız?