Bir bakmışsın her şey siyah

142 14 49
                                    

Hayatta hep böyle güzelliklerin üstüne gölge düşmek zorunda mıydı, diye sorguladığım anlar çok oluyor ne yazık ki. Olumsuzu çağırmak, beynime böyle yerleştirmek istemiyorum fakat düşünmesem bile olacakmış gibi.

Bir anda gelen telefon ile yarım kalan tatilimize üzülmeme bile fırsatım yoktu çünkü üzülecek daha büyük bir sıkıntım vardı.

Büyükbabam kalp krizi geçirmiş ve durumu kritikmiş.

Annem arayıp bunu söylediğinden beri beynim erezyona uğraşmış gibiydi. Bir rüzgar esmişti ve bu rüzgar beyin nöronlarımı silip süpürmüş ve götürmüştü sanki. Tepki veremiyor, sadece bıkkınlıkla etrafı izliyordum.

Büyükbabama üzülmenin yanında babamı düşündüğümde daha çok kahroluyordum. Ne olursa olsun, yaşlı olsalar bile babanız olduğunda işler kolay olmuyor. Bize o kadar zor değil belki ama çocuğu olarak onu düşününce ve kendimi onun yerine koyunca anında bir ürperti geliyor.

Uçaktan inip hızlıca eve gittiğimde babamın camdan dışarıya boş boş baktığını gördüğümde, bu kalbimi karartan hisler zihnimi de ele geçirmeye başlamıştı.

"İyi değil." Annem sadece bunu söylemiş ve omzumu sıvazlayıp mutfağa gitmişti.

Alınan uçak biletlerinin ardından bavulumu hazırlıyordum. İki gün sonra gidecektik. Hem bilet bulmak hem de babamın işi sıkıntı olduğu için aksadı bu kadar.

Şu an havaalanındayım. Kendim için değil, Jaebum İspanya'ya gidiyor. Hocaları erkenden gidip halletmesini istedikleri için erkene almak zorunda kaldı. Normalde büyükbabam hastalanmamış ve ben Çin'e gitmek zorunda kalmasaydım onunla gidebilirdim. Yarım kalan tatil ve yurt dışı planı...

"Beni mutlaka her gün ara. Herhangi bir şey olursa sakın düşünme bile, asla. Ben de seni arıcam sık sık ama lütfen aklım sende kalmasın." Yanaklarımı kavrayıp gözlerime bakarak söyledikleriyle kafamı sallayıp onu onayladım.

"Keşke yanında olabilseydim. Olana bak bir de yurt dışına gidiyorum."

Yanaklarımdaki ellerini kavrayıp saçmaladığını belli etmek için kafamı iki yana salladım ve sonra "burada olsan bile bir şey fark etmeyecek sonuçta ben her türlü Çin'e gideceğim," dedim.

"Ayrıca benim yanımdasın zaten."

Baş parmakları ile göz altlarımı okşadığında kaşlarının çatıldığını gördüm. Stresten uyuyamadığım şu iki günde moraran göz altlarıma sinir olduğunu biliyordum. Bundan sonra söyleyeceklerini de.

"Uykusuz kalma, yemeğini aksatma. Ayrıca tatilde fark ettim de çok az su içiyorsun hatta hiç! Kendine dikkat etmezsen ne kendine ne etrafındakilere yararın olur. Anladın mı beni sevgilim?" Son cümlesini söylerken kaşlarını kaldırarak kafasını sallamış 'beni ciddiye al yoksa fena olur' mesajını gayette güzel iletmişti.

Uysalca kafamı salladığımda gülümsedi. Onunla birlikte yorgun bir şekilde gülümsediğimde kaşlarımın üstünde öpmüştü.

"Seni çok seviyorum ve iyi haberlerini bekliyorum."

"Ben de seni..çok.." sıkı bir sarılmanın ardından dış hatlara açılan kapıdan gitmişti. Yorgun bedenimi onun bedeni ile dinlendirmek isterdim elbette ama dediğim gibi burada olmasının bir yararı yok. Ben Çin'e gittiğimden her türlü ayrılacaktık. Buna canını sıkmasını da istemiyorum zaten.

Yüzüme  vuran güneşle tatildeki son günümüz ve gecemiz aklıma geldiğinde hayatta plan yapmanın ve zamanın değerini bilmediğimizin gerçekliği yüzüme ağır bir tokat gibi çarpmıştı.

Klasik Siyah & jackbeomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin