Hafta sonu izninin üstüne kitapçıya gittiğimde genelde olduğundan da fazla sakindi. Bir kitapçı ne kadar gürültülü olur diyorsanız bahsettiğim tam olarak o değil zaten. Bazen ikili veya üçlü olarak gelen müşterilerin çıkardığı azıcık ses bile bu çok sakin ortamı şenlendirebiliyordu. Bugün herkes tek başına gelmiş anlaşılan. Ben de ortama uyum sağlayıp aynı sakinlikte içeri adımladığımda Bayan Malia'yı elindeki kalın romanla ortadaki büyük masada oturduğunu görmüş ve korkmaması için seslenmiştim.
"Bayan Malia." Sesim gereğinden fazla neşeli çıkmıştı. O da bunun farkına varmış olmalıydı ki yüzünde imalı bir gülümseme ile bana döndü. Yanlış anlaşılmasın imalı dediğime bakmayın neşemi sesimden anladığına dair hoş bir ima bu.
"Jackson, hoş geldin canım."
"Nasılsınız Bayan Malia?"
Elimdeki çantamı masanın üstüne bırakırken hareketlerimi ve yüzümü dikkatle incelediğini fark etmiştim.
"Ben gayet iyiyim. Yüzünden anladığım kadarı ile sen de daha iyisin." Deyip ayağa kalktığında şifon elbisesini düzeltti. İyi olduğum konusundan yanılmadığından ve içim fıkır fıkır olduğundan dolayı dayanamayıp güldüğümde, o da benimle birlikte gülmüştü. "Yanılmıyorum sanırım." Göz kırptı.
Kafamı sallayıp dudaklarımı istemsizce dişlerken "gayet iyiyim," dedim.
Ellerini çırpıp "harika, harika canım," dedi. Onu ilk defa böyle görmüştüm. Duygularını çok yükseklerde yaşayan biri olmadığı için benimle ilgili bir konuda mutluluğunu böyle yüksek yaşamasına şaşırmam çok doğal oluyordu haliyle. Ama tabi bu şaşkınlığımı ona belli etmedim; aynı onun gibi karşımdaki insanı kasacak bir davranışta bulunmak istememiştim.
"Evet, harika gerçekten." Gülüşü sıcacık bir tebessüme dönüşmüş ardından bana yaklaşıp koluma nazikçe dokunmuştu. Yaptığı hareketler bile onun gibi nazikti; asla sizin özel alanınıza girmez, rahatsız edecek -etmese bile- yakın temas kurmayı tercih etmediğini anlamıştım bu kısa zamanda. O yüzdendi dokunurken korkar gibi dokunuşları.
"Senin için çok mutluyum. Hep mutlu ol; gözlerinin ışıltısını ve sıcacık gülüşünü kaybetme hiçbir zaman. Güzel olanlar için çabalamaktan da asla vazgeçme," derken hafifçe kolumu da okşuyordu. Sıcak bir tebessüm daha bana bahşettikten sonra elindeki kalın romanı ile sırtını bana dönüp yürüdü. Şifon elbisesi yürüyüşü ile birlikte havalanırken istikameti arka odaydı.
Birkaç gündür yaşanılanlar, Jaebum ile konuşmamızın üstüne Bayan Malia'nın dedikleri ile içim daha rahat bir şekilde ben de peşinden arka odaya ilerledim.
Ben çabalamıştım, Jaebum da çabalamıştı. Barışmamızla gelen huzur ve mutluluk ikimizin çabası ile olmuştu. Zaten başka türlü de olamazdı; tek tarafla hiçbir şey ilerlemez. İlerlese bile, o yolun sonu uçurum ve o uçurumdan düşen tek kişi, çabalayan kişi olur.
Bu bile bile kendine ateşe atmak hatta direkt intihar. Ya ölürsün ya da hayatın boyunca bedeninde ve ruhunda taşıyacağın yaralar ile yaşamına devam edersin.
Tabi buna ne kadar yaşam denirse..
¤
Biz bir çılgınlık yapacağız. Plan belli; Jaebum buraya gelecek ve birlikte buradan çıkacağız ve Jaebum'un bildiği başka bir doğa harikası olduğunu söylediği, şehir manzarasını ayaklar altına alan tepeye çıkacağız. Çılgınlık şurada başlıyor; bu tepeye bi yerden sonra patika yolla çıkmak zorundasınız ve bu akşam hava yağmurlu.
Evet biz yağmurda o patikayı yürüyüp, tepede bulunan tek çardakta, yağmur sesi eşliğinde manzaraya karşı keyif yapmayı planlıyoruz. Orada başka neler yaparız bilmiyorum. O ortama ve bizim anlık enerjimize göre değişir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klasik Siyah & jackbeom
FanfictionKitap kokusunun hakim olduğu rafların arasında dolaşan siyah bir gölge. Ön yargılarımızı yıkmaya hazır mıyız?