Hocalarıyla yaptığı toplantı sonucu bu araştırma için bazı hazırlıklar yapması gerektiğinden şehir dışına çıkmak zorunda kalmıştı. Gitmesine iki ay var ve şu dönemleri bile fazlasıyla yoğun geçiyor. Haziran ayına girmemizle Bayan Malia ailesinin yanına gitmiş ve kitapçı bana kalmıştı. Açılışı da kapanışı da ben yapıyorum, haliyle ben de fazla yoğunum. Bu sebeplerden o günden sonra buluşamamış, Jaebum ile telefondan bunları konuşuyorduk. Yüz yüze gelemediğimiz için belki de konuşamadıklarımızdan dolayı gerginliğimiz hala ufak da olsa var ama ikimizde bunu dile getirmiyoruz. Günlük hayattan, yorucu işlerden bahsediyoruz daha çok. Jaebum'un klinik işi olduğu için buraya gidip gelse bile biz bulaşamamıştık çünkü ciddi anlamda çok yoğun. Hem okul hem iş hem de araştırma görevi için hazırlıklar ile uğraşıyor.
Yaklaşık bir buçuk haftadır buluşmadık ve ailem de artık tanımak istiyor onu. Yurt dışı olayına izin için tanışma konusunda ısrarlılar. O zamana kadar yeterince görüp değerlendirme yapmak istiyorlar.
Akşam beni aradığında annemlerin yanından kalkıp odama geçtim aceleyle. Son anda çağrısını cevapladığımda arkadaki araba seslerinin arasından onun sesini duymuştum.
"Jackson.."
"Efendim aşkım." Şu sıralar uzaktayken onda kullandığım bir hitap şekli oldu bu. Bazılarına göre vıcık vıcık gelen bir hitap belki ama çok nadir, içimden geldiği anlar için kullandığım bir hitap benim için. Jaebum da buna alışmış ve ilk başta verdiği tepkiyi artık vermiyordu.
"Bana mı dedin?"
"Babama dedim Jaebum."
"Ahhh, tamam." Şapşal bu adam.
"Im Jaebum, saçma sapan konuşmasana; elbette sana dedim!" Şaşkınlığımın üstüne şaşkınlık eklenirken sustu bir süre. Konuştuğunda ise hala bu kadar şaşırmasının şaşkınlığını yaşıyordum.
"Başkaları kullanınca garipsediğim bu tarz hitap şekilleri niye sen söyleyince kulağa bu kadar güzel geliyor?"
"Aşkın benim çünkü."
Aklım bir an geçen güne kaymıştı ama onun söylediğiyle tekrar ana dönebilmiştim.
"İki gün sonra dönüyorum. Ama yine gidicem maalesef. Buluşalım mı artık?" Son cümlesinde isyanını hissettiğimde kıkırdadım.
"Buluşalım," diye hemen teklifine atladığımda aklıma gelenle devam etmek zorunda kaldım.
"Ama.."
"Ama ne?"
"Annemler seninle tanışmak istiyor. Ağustosa şurada ne kaldı, deyip duruyorlar."
"Hay aksi," diye inlediğinde kaşlarımı çattım. "O benim aklımdan tamamen çıkmış, çok ayıp oldu ailene." Üzgün bir şekilde cümlesine devam ettiğinde kaşlarım ve bedenim gevşemişti.
"Şey yapalım diyorum," yatak örtüme parmaklarım ile anlamsız şekiller çizerek kendimi oyalıyordum bir yandan da. "Senin geldiğin gün veya ertesi gün fark etmez. Sen bize gel, ailemle tanış. Sonra gece ben sende kalırım. Hem tanışma olur hem de baş başa vakit geçirebiliriz."
Teklifimi onayladığında bir süre daha konuşmuş sonra telefonu kapatmıştım.
"Anne, baba, Jaebum perşembe günü buraya dönüyor ve artık tanışma yemeğini yapalım diyoruz."
Annem elindeki dergiden kafasını kaldırıp gülümsedi. "Tamam, çok güzel olur." Başımı sallayıp tekrar odama gittiğimde yarın erken kalkacağım için son iki haftadır yaptığım gibi erkenden uyudum. Başka türlüsünü bünyem kaldırmaz zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klasik Siyah & jackbeom
FanficKitap kokusunun hakim olduğu rafların arasında dolaşan siyah bir gölge. Ön yargılarımızı yıkmaya hazır mıyız?