"Anne, baba.." annem kafasını kaldırıp bana bakarken babam yemeğine devam edip "hı," diyerek dinlediğini belli etmişti.
"Biliyorsunuz, yurt dışına seyahat edip dilimi daha fazla geliştirmek istiyordum."
Annemin gözleri parlarken "okulda başvurduğun program mı açıklandı yoksa," demişti hemen. Aklına elbette bu gelirdi çünkü en son planımda bu şekilde gitmek vardı.
Kafamı 'hayır' der gibi iki yana salladım.
"Ne o zaman?" Babam söze girdi bu sefer de.
Gerginlikle omuzlarımı dikleştirip boğazımı temizledim.
"İspanya'ya gitmek için fırsat çıktı diyelim."
Annem kaşlarını kaldırıp elindeki çatalı tabağına bıraktı. "Jaebum üniversitede öğretim görevlisi olacak. Okul araştırma yapmasını istemiş bu yüzden onu yurt dışına yolluyorlar. Rahat kalabilmesi için ev tutulacakmış. Ben de önceden ona bu planlarımdan bahsetmiştim ve o da onunla gelebileceğimi söyledi. Kalacak yer sıkıntısı olmadan bir ya da bir buçuk ay oradaki insanlarla yerinde dilimi geliştirmem benim için çok faydalı olur." Sonunda söylemiştim işte. Konu açıldığından beri yemeğinden kafasını kaldırmayan babam şu an anneme bakıyordu belirsiz bakışları ile.
Annem ensesini eliyle ovalarken "Jackson bilemiyorum. Sizin ilişkiniz başlayalı daha ne kadar oldu ki zaten?" Annemi anlayabiliyorum elbette.
"Daha biz tanışmadık bile." Diye devam etti sonrasında.
"Bu senin için güzel bir fırsat gerçekten." Babamın söylediği ile bakışlarımı annemden çekip babama çevirdim. Kafamı hızlıca sallayıp "evet o yüzden de çok istiyorum," dedim.
"Sevgilim, oğlumuzun başka ülkeye beraber gitmek istediği adamı tanımıyoruz bile. Farkında mısın?"
"Tanışalım o zaman." Bu söylediğini ne ben ne annem beklemezken şaşkın bakışlarımıza o da şaşkın bakışları ile karşılık veriyordu.
"Ne? Tanışacaktık elbette, sadece biraz daha erken olur bu. Hem ne zaman gitmesi gerekiyor ki?"
"Ağustos ayında planlanıyor şu an." Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp cevapladım babamı.
"Biz şu an mayıs ayının sonundayız ve daha buna üç ay var. Bu üç ayda tanıyalım tanıyabildiğimiz kadar onu."
Temmuz ayında gitmek istediğimiz tatil var bir de. Onu söyleyeceğim ama ona sorun yapmazlar heralde.
"Şey zaten biz temmuz ortalarına doğru da tatil yapmayı düşünüyoruz. Tanışın bence de." Hızlı hızlı söyleyip elimdeki çatalla tabağımdan aldığım eti ağzıma attığımda annem ve babam bana anlamlandıramadığım bakışlar ile bakıyordu. Onlara masumca gülümseyip "kafa dağıtmak lazım, bence siz de bir tatil planı yapın," demiştim.
Bu halime dayanamayıp güldüklerinde rahat bir şekilde nefes aldım. Niye bu kadar gerildiğimi bilmiyorum. Evet veya hayır cevabını alacaktım. Sonuçta bu konuda azar işitecek değildim ama böyle güzel bir fırsatı hele ki Jaebum yanımdayken olan bir fırsatı asla kaçırmak istemiyordum. Olumsuz bir cevap almayacağımı düşünüyordum ama bu ihtimal yine de sıfır değildi. O yüzden gerilmek de bir yerde normal geliyordu.
Annem yüzündeki tebessümü ile "tanışmak şart oldu," dedi.
Şimdi de bunu Jaebum'a söylemek zorundaydım. Gerilim dolu günlerim geçmiyor resmen...
Ertesi gün iş yerine gittiğimde boşluğumda telefonumdan banka hesabımı kontrol ediyordum. Bu işe yurt dışı seyahati yaparsam aileme yük olmamak için girmiştim. Her ne kadar onlar gerek olmadığını söylese bile çalışma fırsatım varken çalışmak istemiştim ve iyi ki yapmışım. Hem tatil için hem de seyahat için yeterli param olduğunun rahatlığı yerleşmişti üstüme. Bayan Malia elindeki limonatalar ile yanıma geldiğinde de bu rahatlık ile sandalyeme yaslanıp huzurla dinlenmeye koyulmuştum ama kafasını salladığında orta masaya doğru planlarımı kısa süreliğine ertelemeliydim sanırım. Ben de öyle bir konuşuyorum ki sanki beachte denize doğru dinleniyorum. Alt tarafı sertlikten çok az uzak sandalyede birkaç dakika gözlerim kapalı rahat pozisyonda oturacaktım. Her neyse, Bayan Malia'nın işareti ile ayağa kalktım ve orta masaya onun karşısına oturdum. Kitapçı sakin ve şu an içeride kimse yok. O yüzden biraz keyif yapabileceğimizi düşünmüş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klasik Siyah & jackbeom
Fiksi PenggemarKitap kokusunun hakim olduğu rafların arasında dolaşan siyah bir gölge. Ön yargılarımızı yıkmaya hazır mıyız?