Elinizin altındaki küçücük yıldıza basmadan geçmeyin lütfen🤗
Multimedya; Klonlar
Keyifli okumalar (:Dışarıda ki yağmurun şiddeti camlara sert bir şekilde iniyor, hastahane odasında huzurun yerine kötü bir günün lanetini bırakan bir his oluşturuyordu. Üç buçuk haftanın sonunda gözlerimi açmıştım ama gökyüzü bunu beğenmemiş gibi nefretini üstüme kusuyor gibiydi. Hafif karartılan odayı arada aydınlatan tek şey şimşek çarpmasından kaynaklanan ışıktı. İçimde ki kasvet bu görüntüyle daha da alevleniyordu.
Gözlerimi pencereden zorlukla ayırıp odada bulunan kardeşlerime çevirdim. Annemi kızları da bahane ederek direkt otele göndermiştim. Fazlaca yorgun görünüyordu. Biraz dinlenip sabah tekrar gelmesini söylemiştim. Tabi biraz da bu konu hakkında kızlarla konuşacağımı da iletmiştim. O yüzden ben onlarla konuşurken annemin otelde kalması daha iyiydi. Helena, Utku'nun annemi otele bırakacağını söylemişti. Uyandığımdan beri erkeklerden kimse gelmemişti. Sadece kızlar vardı. Annem gittiğinde onlarla uzun uzun konuşmuş, her şeyi anlatmıştım. Beni dinlerken yüzlerinde arada oluşan anne sevgisini ve burukluklarına şahit olmuştum. 3 haftanın yorgunluğu bedenimden yavaşça sıyrılsa da bu halleri ruhuma yeni yaralar açıyordu. Biliyordum çünkü. Nasıl hissettiklerini o kadar çok iyi biliyordum ki.
Helena ve Layla bu konuda arkamda olduklarını ve her zaman onlarında yanımda olacağına dair söz vermişlerdi. Alex ise fazla konuşmasa da benim için daha iyi olacağına dair bir şeyler mırıldanmıştı. Eliza'ya gelecek olursam sanırım bunu en zor atlatacak olan kişiydi. Kendi ailesinin onu hor kullanıp birde baş şeytana çalışmasına karşı benim asıl annemin böyle bir kadın olduğunu bilmesi kendini rahatsız hissettiriyordu. Anne özlemini fazlasıyla çekiyordu. Birinden o şefkati duymayı deli gibi istediğini de dile getirmişti. Ama neyse ki kötü bir yorum yapmamış benim için mutlu olduğunu söylemişti.
Bir klon olduğum gerçeği içimi burksa da eskisi gibi artık fazla etki yapmıyordu. Bu klon safsatası sayesinde yeni dostluklar ve kardeşler edinmiştim. Bir iki kişiden oluşan hayatıma daha fazla kişiler kalıcı olarak misafirliğe gelmişlerdi. Onları gerçekten de çok sevdiğim büyük bir gerçekti. Hatta canımı verebilecek kadar çok değer veriyordum.
"O küçük beyninden neler geçiyor?"
Kapalı olan televizyondan gözlerimi çekip sesin sahibine baktım. Layla ve Eliza üç kişilik koltukta uyuyorlardı. Helena ise yanımdaki tekli koltuğa oturmuş kollarını yatağa dayayıp başını üstüne koymuştu. Üçü de uzun sohbetin ardından yorgun düşmüştü. Daha tam olarak iyileşemedikleri için fazla hareket etmemeye dikkat ediyorlardı. Onlara ne kadar odalarına dönüp uyumaları için ısrar etsem de inat edip yanımda uyumuşlardı. Onların haline tebessüm edip camın önünde dışarıyı izleyen Alex'e baktım. Bedenini bana çevirmiş, kalçasını pencere kenarına yaslayarak, kollarını göğsünde birleştirmişti.
"Sana ne kadar aşık olduğumu düşünüyordum." Elimle çeneme hafifçe dokunup düşünceli bakışlar attım. "Sandığımdan da fazlaymış!"
Yüzünü buruşturduğunda gözlerini devirdi. Bu haline elimde olmadan güldüm. Onunla arada dalga geçip uğraşmak zevkli oluyordu. Sıkılan canım bu sayede biraz daha eğlenebiliyordu.
"Bana aşk itirafı edenlerin sonu morarmış bir gözle veya patlamış bir dudakla bitiyor. Yinede buna cesaret edebiliyor musun?"
Bu dediğiyle kaşlarım usulca havalandı. Ne yani, ona her itiraf edeni dövüyor muydu? Hangi insan bunu yapar diyemeyeceğim çünkü şuan karşımda tüm gerçekliğiyle dikiliyordu o kişi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SIRLAR
Ficção Geral"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söylediklerinden etkilenmezken gözlerinin en derinine baktım.Karanlıktı..İçinde kaybolacak kadar boşluğa sürüklerdi seni.Rengi yeşil olsa bile arkası ka...