10.Bölüm《Dengesiz》

3.4K 223 30
                                    

Bir ses duyuyordum.

İçeriden en derinlerde amansız çığlıklar atan kızın sesi beynimin köşelerinde yankılanıyordu.Ortaya çıkmak isteyen ama çıkarsa olacak felaketten haberdar.İkilemde kalmışlığın acizliğini yaşayan kız kendinden başka kimseye zarar veremiyordu.Sıkışmış kalmış artık kurtarılmaktan umudu kesmiş durumdaydı.

Sis gibi üzerimize sinen huzursuz havadan kurtulmaya çalışarak Savaştan gözlerimi kaçırmaya çalıştım ama çenemi tutarak bunu engel oldu.İçimi görmek ister gibi yeşillerini gözlerime dikmişti.

"O kızın sadece biraz cesarete ihtiyacı var"

"Savaş..."

"Kızıl!"

Konuşmama izin vermeden parmağını dudağıma bastırmıştı.Yeşilleri bir iz bir işaret bekler gibi gözlerime bakıyordu ama onu orada bulamayacağını anlayacaktı.O dediği şey o kızda yoktu.Ne kadar kurtulmayı dilese de korkularının esiri olmuştu.

Elimi elinin üstüne koyarak yavaşça dudaklarımdan çektim.İtiraz etmeden indirdiği ele bakıp tekrar gözlerine baktım.Karmaşıktı.Gözlerinden geçen duyguları anlamakta zorluk çekiyordum,buna izin vermiyordu.

"Bahsettiğin o cesaretin kırıntısı dahi yok o kızda"

"Belki ama bu bundan sonra olmayacağı anlamına gelmiyor"

Ne dersem diyeyim itirazlarıma kulak asmıyordu.Hep kendi bildiği şeyleri okur karşısındakine fikir sunma hakkı bile bırakmıyordu.

"Savaş zorlama istersen"

Elini bu sefer kaldırıp yanağıma koydu.Baş parmağını göz çevremde gezdirince kıpırdamadan ne yaptığını anlamaya çalıştım.

"Sen fark etmesen bile gözlerin beni kurtar diye çığlık atıyor"

Dediği şey gözlerimi ondan kaçırmama sebep oldu.Gözleri rahatsız edici bir şekilde üstümde dolanıyordu.Kucağından kalkmak için göğsünden destek alacakken belimden yakalayıp sertçe kendine çekti.Yüzlerimiz arasındaki fark hızla kapanırken burunlarımız birbirine değdi.Gözleri bir süre gözlerimde dolanıp dudaklarıma indi.Her yakınlaşmamızda meydana gelen içimdeki kıpırdanmalara engel olamıyordum.Yeşilleri ne zaman bu kadar derin baksa karşısında donup kalıyordum.Yüzü biraz daha bana yaklaşırken başımı hafiften geri çekip derin bir nefes çektim içime.

"Savaş.. yapma!"

Mırıltım ona ulaşır ulaşmaz kararlı gözlerini tekrar gözlerime dikti.Kararlıydı vazgeçmeyecekti.Başını milim kadar daha yaklaştığında oda benim gibi mırıldandı sert sesiyle.

"Kızıl, izin ver bana o kızı serbest bırakayım"

"Anlamıyorsun Savaş. O kız sonsuza kadar oraya prangalanmaya mecbur"

"Değil... hiç bir şeye mecbur değil"

Acıyla tebessüm ederken bu sefer ben yaklaştım dudaklarına.Dudaklarım hafiften onunkilere sürtünce gözlerimi kapatıp sıkıntıyla iç çektim.

"Mecbur!! Eğer oradan çıkarsa neler yapacağını ben bile bilmiyorum Savaş"

Konuştukça dudaklarına değen dudaklarımı geri çekemiyordum.İçim titrerken gözleirmi yavaşça dudaklarına indirdim.Muhteşem bir dolgunluğa sahip olan dudakları hafifçe aralanmıştı.Bu bir... davet gibiydi.

KARANLIK SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin