Keyifli okumalar (:
Ellerimi koşmaktan yorulan diz kapaklarıma yerleştirdiğimde deli gibi nefes alıp veriyordum. Eğildiğim yerde az da olsa sakinleşebilmeyi diledim. O yeşil gözlü adama gününü gösterecektim. Benimle resmen oyun oynamış, hastahanenin etrafında bir kaç tur atmamızı sağlamıştı. Şimdi ise hastahane koridorunda Eylem'in odasına doğru ilerliyordu. Etraftaki insanların garip bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama kimin umurundaydı ki?
Tıkanan nefesim için dinlendiğim yerden doğrulup tekrar hızlanmaya başladım. Peşinden koşarak zaten düzensiz olan nefesleri mi daha çok bozarak iyice ayarlarıyla oynadım. Sonunda bizimkilerin yanında duran adama yetiştim. O çoktan gelmiş duvara yaslanarak Utku ile bir şeyler konuşuyordu. O ne zaman gelmişti ki? Sanırım dışarıda fazla oyalandığımdan Utku'nun gelişini fark etmemiştim. Savaş adım seslerini duyduğunda gözlerini Utku'dan çekip bana baktı. Tabi bakmasıyla da dudaklarına yayılan sırıtma bir oldu!
Nefes nefese gidip önünde durdum. "Söy-söyle!" Diye kesikçe konuştum. Elimi hızla atan kalbimin üstüne koyup onu sakinleştirmeye çalışsam da bir fayda etmiyordu. Dağılan ve kabaran saçlarımı elimle gelişi güzel onarıp sırtıma attım. Yanımda bir adet saç lastiği taşısam hiç fena olmayacaktı. Nerede ne zaman lazım olacağı belli olmuyordu.
"Neyi söyleyeyim?"
Ona aptal mısın der gibi baktım. Niye salağa yatıyordu şimdi bu ukala! Gözlerinden gelip geçen hain parıltıya aldanmayıp "Neyi olacak, nikahımızı ve o 11 tane çocuk yapma işini!" diye sık nefeslerle konuştum.
"OHA!"
"NE!"
"WHAT!"
"Evleniyor musunuz siz!"
"11 Çocuk ne anasını satayım. Evlenince yataktan çıkmayı düşünmüyor musunuz siz?"
Birden etrafımdan dehşet dolu sesler yükseldiğinde başımı kaldırıp etrafa baktım. Kızlar bana şok olmuş şekilde bakıyorlardı. Onların varlığını tamamen unutmuştum! Ah! Kahretsin! Savaş'a baktığımda keyifle beni izlediğini gördüm. Pislik! Bilerek yapmıştı! Sırf bunu onların yanında sorayım diye bilmemezliğe yatmıştı. Ona öfkeyle baktım ama o bu halimden daha çok zevk alıp bir de utanmadan göz kırpmıştı!
"Buğlem, ne saçmalıyorsun kızım sen! Kellen yerinde mi?"
Helena bana kaşlarını çatmış bakarken başımı olumsuzca iki yana salladım, nefesimi seslice bırakırken. Layla ağzını kapattığı elini indirip bana parıltılı gözlerle baktı.
"Ne yani, teyze mi oluyoruz biz şimdi? Ama ben daha hazır değilim ya! Hemde 11 tane yeğenim olacak ha!"
Hülyalı hülyalı bir şeylerin hayalini kurduğunu belli edercesine yere bakınıp bir şeyler daha mırıldanıyordu. Alex ise başını sallayıp "Birde yatmadığınızı söylüyordun. Siz bu hızla eminim ilkini yola koymuşsunuzdur bile."deyip bana baktı. Karnımı işaret ettiğinde elim otomatikman karnıma gitti. "Daha büyümeye başlamadığına göre kaç aylık? 2 mi, 3 mü?"
Ona dehşetle bakarken dördüncü darbede Eliza'dan geldi. "Eli karnına gittiğine göre gerçekten de ortada bir çocuk var. Bunu bize ne zaman söylemeyi düşünüyordum Buğlem? Doğunca mı?"
Afallarken elimi hızla karnımdan çekip aptal bir suratla yüzlerine bakmaya başladım. Şuan olmayan bir bebeğin tartışmasını mı yapmaya çalışıyorlardı Allah aşkına! Biraz daha bu şekilde üzerime gelecek olurlarsa gerçekten de bir bebeğim olduğunu düşünmeye başlayacaktım. Başımı hızla iki yana sallayıp bu aptal halimden sıyrılmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SIRLAR
Fiksi Umum"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söylediklerinden etkilenmezken gözlerinin en derinine baktım.Karanlıktı..İçinde kaybolacak kadar boşluğa sürüklerdi seni.Rengi yeşil olsa bile arkası ka...