Multimedya;Buğlem
Keyifli okumalar
'Canınızı çok yaktılar mı?'
"Yaktılar tabii! Ah! Bırakacaktınız da, o adama gününü gösterseydin. Allah'ın dağ ayısı ne olacak! Taş devrinden kalma maganda!"
Gözlerimi bininci kez devirdiğimde Helena halen daha saydırmaya devam ediyordu. Adamlar bizden kan ve benzeri şeyler alırlarken ellerini tutabildikleri kadar ağır tutmuş, canımızı yakmaya çalışmışlardı. Başarmışlardı da! Kolumda morluk izlerine hüzünle baktım. İğnelerle delik deşik olmuştu. Sırf intikam olsun diye iğneyle damarı bulamamış gibi sürekli yanlış yerlere sokmuşlardı iğneleri. Bu yüzdende kolumuzu bir sürü morarmış iğne izleri süslüyordu.
"Kolum acıyor!"
Layla'nın haklı isyanına umutsuzca baktım. Yapabileceğimiz bir şey yoktu ki. İşlerini bitirdikleri gibi defolup gitmişlerdi. Aç karna da vücudumuzdan bu kadar kan almaları başımızı döndürmüştü. Hepimiz yataklarımıza uzanmış tavanı seyrediyorduk. Çıkmadan önce Eliza'nın annesi bize yemek getirileceğini haber vermişti. Şimdi ise umutla yemek gelmesini bekliyorduk. Açlıktan karnımızın gurultuları melodi niyetine odada yankılanıyordu. Bu durum gülmeme sebep olmuştu. Her karından ayrı bir ses çıkınca gülmelerimize engel olamıyorduk.
'Daha bir gün olmasına rağmen binanın haritasını neredeyse çıkarttık. Sadece bazı odalarda kamera olmadığı için oraları bilmiyoruz. Yakın bir zamanda biran önce oradan çıkmanız gerekiyor. Ne yapıp uydurun, serbestçe etrafta dolanmanızı sağlayın.'
Savaşa gözlerimi devirdiğimde huysuzca homurdandım. Çok kolaydı ya sanki! Dışarı adımımızı attığımız an dibimizden ayrılacaklarını sanmıyordum. O halde nasıl işimizi halledecektik ki?
"Of of offf!"
Mırıltıyla ağzımdan kaçan oflamalara kızlar sessiz kıkırtılarıyla eşlik etti. Kapını tekrar açılma sesiyle gözümün üstünde olan kolumu indirip kafamı kaldırdım. Kıyafetlerimizi değiştiren kadınlar içeri girip ellerindeki tabldotları çalışma masasının üzerine bıraktılar. Dönüp kapıdan çıkacaklardı ki aklımdaki soruyu sordum.
"Tuvalet arası vereceğiz değil mi?"
Kadın kaldırdığı kaşlarla bana bakarken dediğimi anlamak ister gibi yüzümü taradı.
"Ne! Tuvalet zaten odada var ya."
Bu sefer şaşırma sırası bizdeydi. Odada tekrar göz gezdirdiğimde her hangi bir kapıya rastlamadım. Ona aptal mısın bakışlarımı atıp elimi odada dolaştırdım.
"Biz neden bir kapı göremiyoruz acaba. Ha, eğer diyorsanız ki kapı sihirli bir daha kine hokus pokus demeyi deneriz!"
Alaylı sesime kaşlarını çatıp odanın köşesine gidip bizim lamba için olduğunu sandığımız elektrik anahtarına bastığında duvarın içe göçüp kenara kaymasına ağzımız açık aval aval baktık. Şaşkınlıkla yuttuğum dilimi bulup geri getirebilmem için bir kaç dakika öylece durmam gerekiyordu.
"Yuh amk! Tuvalet, tuvalet değil hazine sandığı mübarek. Bu nasıl korumadır!"
Kahkahama engel olamamıştım. Elimi ağzımın üstüne koyup gülmemi durdurmaya çalışırken başımı yastığa geri bıraktım. Kızlarında dudaklarından çıkan şaşkınlık karışımı eğlenceyle güldüklerini duydum. Kadın bana sinirle bakıp çıkışa yöneldi. Diğer kadınlarda çıktığında adamlar kapıyı kilitleyip tekrar iş başına geçtiler. Gözlerimi devirirken gülümsememi durduramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SIRLAR
Genel Kurgu"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söylediklerinden etkilenmezken gözlerinin en derinine baktım.Karanlıktı..İçinde kaybolacak kadar boşluğa sürüklerdi seni.Rengi yeşil olsa bile arkası ka...