Harry'nin beni sabahtan beri 100 kere arayıp geç kalmamam gerektiğini hatırlatması üzerine hazırlanmaya karara verdim. Zaten yapacağım çok bir şey yoktu. Saçlarımı şekillendirip tişörtümü giyecektim. Hızlıca hazırlanıp onu aradım. "Hazır mısın?"
"Sayılırım. Sen gelene kadar hazır olurum."
"Tamam on dakikaya kadar orada olurum."
"Bekliyorum." aşağıya indiğimde annem bana onaylamaz bakışlar attı. "Neden öyle bakıyorsun?"
"Düğüne gidiyorsun Louis, biraz daha özenebilirdin. Harry'nin yanında çok sade görüneceksin. O zaman da olay çıkarma ona bakıyorlar diye." kaşlarımı çatıp dişlerimin arasından konuştum.
"Ona bakamazlar." Annem başını iki yana sallayıp sen öyle san bakışları atıyordu. Kararsız bakışlarımı anneme gönderdim. "On dakika sonra onu alacağımı söyledim." dediğimde ayağa kalkıp önden yürümeye başladı.
"Baban arabayı sana bıraktı. Gel hadi." odama girip dolaptan askıya asılmış siyah gömleği çıkardı.
"O ne ara ütülenip asıldı oraya?"
"Senin böyle tişörtle gideceğini tahmin etmiştim. Hadi çabucak giyin, git." sıkıntılı bir nefes verip gömleği elinden aldım. Tam odadan çıkacakken geri döndü. "Ha bu arada ceket giymek istersen takım elbisenin ceketini de dolabın diğer tarafına astım." gözlerimi devirip tişörtümü çıkardım. O ceketi hayatta gitmeyecektim zaten. Gömleği giyip saçlarımı son kez kontrol ettim. Kot ceketimi alıp aşağıya indim.
"Anne çıkıyorum ben. Bir şey olursa telefonum yanımda." Başını sallayıp öpücük gönderdi. Araba anahtarlarını alıp hızlıca Harry'nin evine doğru sürdüm. Arabadan inip kapıyı çaldığımda beni Anne karşıladı.
"Hoşgeldin tatlım." gülümseyerek karşılık verdim.
"Merhaba, Harry hazır mı?" omzunun üzerinden arkaya baktığımda siyahlar içinde nefes kesici güzellikte kıvırcığım ile karşılaştım. Yanımıza gelip gülümsediğinde gözlerimi ondan alamadığımı fark ettim.
"Görüşürüz anne." deyip annesini öptü. Ben hala öylece ona bakarken kolumdan çekiştirip evden uzaklaştırmaya başladı.
"Araba" diyebildim sadece. O kıkırdarken kapıyı açıp arabaya yerleşmesini bekledim. Sürücü koltuğuna geçip tekrar ona döndüm. "Çok-" doğru kelimeyi bulmaya çalıştım. Beklentiyle bana bakıyordu. "nefes kesici görünüyorsun." utangaç gülümsemelerinden biri yüzünde yer edindi.
"Teşekkür ederim, sende çok hoşsun. Gömlek yakışmış."
"Şuan seni öpmemek için kendimi zor tutuyorum." kıkırdayıp bana yaklaştı. Dudakları dudaklarıma hafif baskı yapıp geri çekildi.
"Bununla idare et. Biraz daha burada beklersek geç kalacağız." arabayı çalıştırıp onun tarifine göre sürmeye başladım.
Güzel bir binanın önünde park etmeye uygun bir yerde durduğumuzda teyit etmek için ona baktım. Başıyla onaylayıp kapıyı açmak için hamle yaptı. "Bekle." deyip onun kapısını açmak için arabadan indim. Kapısını açıp elimi uzattım. Gülümseyip elimi tutarak indi arabadan. Parmaklarımızı birbirine geçirip yürümeye başladım. Kapıdaki görevliye ismini söyleyip gülümsediğinde tek odak noktam oydu.
Büyük bir salona girdiğimizde Harry etrafı tarayıp ilerideki bir grup insana el salladı. "Lütfen bu kadar güzel gülümseme." bakışları bana döndüğünde yine utangaç bir şekilde gülümsedi. Arkadaşlarının yanına vardığımızda bir kız heyecanla ayağa kalkıp Harry'ye sarıldı. Avcumdaki eli bırakmadan onları izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY CURLY / L.S
Fiksi PenggemarKarşımda oldukça güzel iki kadın ve kadınları kıskandıracak güzelliğe sahip genç bir oğlan vardı. ABO Kurgusu