"Seni görmezden mi geliyor cidden?"
"Evet." deyip yargılayıcı bakışlarını atmasını izledim.
"Neden? Bu adam değil miydi seni her koşulda koruyup yanında olan?" sıkıntılı bir nefes verip koltuğa daha çok yayıldım.
"Bilmiyorum, bir anda oldu işte." Bana yaklaşıp gözlerime dikkatle baktı. "Ne bakıyorsun be?"
"Ne yaşadınız o gün? Ne oldu da senden uzaklaştı?" iç geçirip gözlerimi kapattım.
"Beni öpmesi için onu teşvik ettim."
"Ne yaptın?" oflayıp gözlerimi ona diktim.
"Beni öpmesini sağladım. Sonra konuşurken de beni yanlış anlamasına neden oldum. Rahatladın mı? Şimdi git sevgiline de anlat bunu." Hala şok olmuş şekilde bana bakıyordu.
"Kısım kısım gidelim. Bir alfanın seni öpmesine izin verdin?" Başımı salladım. "Bundan rahatsız olmadın."
"Olmadım hatta-" gözlerimi kaçırıp alt dudağımı dişledim. "hoşuma bile gitmiş olabilir."
"Hoşuna gittiyse nasıl yanlış anlaşılma oldu aranızda?"
"Sizin konuşmanızı dinledi. Aramızı yapacağınızı söylediğinde bende biraz tuhaf tepki verdim. Sanki onunla olamazmışım gibi konuştum ama amacım bu değildi. Öyle düşünsem öpmezdim onu." anlayışla başını sallayıp kolumu okşadı.
"Okula gidecek misin peki?" Başımı sallayıp ofladım.
"Bir saat sonra dersim var." ayağa kalkıp saçlarımı karıştırdı.
"O zaman sen hazırlan okula git. Bende gideyim, Andrew ile görüşeceğiz." pis bir gülüş attığında gülümseyip arkasından yastığı fırlattım. Okula gitmek için hazırlanmaya başladım.
LOUİS
"Hadi Louis, ölmezsin ya. Sadece birkaç boya ve fırça." yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm.
"Tamam lanet olası. Nereden alacağım?"
"Üniversitenin orada var. Çok makbule geçecek sağol. Şimdi sevgilim beklemesin, ben kaçtım." gözlerimi devirip ayağa kalktım. O çıktıktan sonra üzerimi değiştirip bende çıktım.
Ellerimi ceplerime yerleştirip orman çıkışına doğru yürümeye başladım. Andrew ısrarları sonucunda beni evden çıkarmayı başarmıştı. Arkamdan gelen ayak sesleriyle geriye doğru baktım. Harry koşarken çantasının içinde bir şeyler arıyordu. Biraz sola kayıp bana çarpmadan yanımdan geçmesini sağladım.
Hala çantasını karıştırmaya devam ederken bir anda durdu. Yavaşça bana döndüğünde bende durdum. Çantasını kapatıp beni izledi. Ona doğru yürüyüp yanından geçtim.
"Küs müyüz?" yanımda yürümeye başladığında göz ucuyla ona baktım.
"Neden küs olalım?" iç geçirip omuz silkti.
"Beni görmezlikten gelmenden, görsen bile konuşmamandan bana öyle gelmiş olmalı."
"Öyle bir şey yapmıyorum. Görsem niye konuşmayayım seninle?" derin bir nefes alıp önüme geçti. Ona çarpmamak için son anda durduğumda gözlerini kısarak gözlerime dikti.
"Gerçekten söylediklerim bu kadar mı canını yaktı?"
"Canımın yandığı falan yok Harry, ne saçmalıyorsun? Benim senden başka derdim yok mu sanıyorsun?" gözlerinden geçen anlık kırgınlığı gördüm.
"Bende kendimi ne kadar değerli hissetmişim ki senin yanında, her şeyi kendime bağladım."
"Benim için zaten değerlisin Harry. Her şeyden önce hayranı olduğum adamın oğlusun. Son zamanlarda kafam biraz karışık." gözlerini kırpıştırıp başını iki yana salladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY CURLY / L.S
FanfictionKarşımda oldukça güzel iki kadın ve kadınları kıskandıracak güzelliğe sahip genç bir oğlan vardı. ABO Kurgusu