Twenty Eight

2.2K 186 274
                                    

Gözlerimi araladığımda Louis'nin çoktan gitmiş olduğunu fark ettim. Normalde asla bu kadar uyumazdım. Salona geçip kendimi koltuğa attım. Bugün hiçbir şey yapmak istemiyordum. Saate baktığımda saatin bayağı geç olduğunu fark ettim. Yemek yapmak için mutfağa gitmem gerekiyordu. Kendimi toparlayıp ayağa kalktım. Dolaptaki eti pişirmeye başladım. Louis salatadan nefret ediyor, o yüzden sadece kendime yetecek kadar salata yaptım. Etin piştiğine karar verdiğimde onun için sos yapıp tekrar salona döndüm.

~~~

Gözlerimi araladığımda hava kararmak üzereydi. Gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalıştım.
Louis'nin "Ben geldim bebeğim." dediğini duyduğumda gözlerimi zorlukla açık tutuyordum. Louis'yi her zaman kapıda karşılardım. Ne olursa olsun enerjik olmaya özen gösterirdim. Onun yorgun geldiğini bildiğim için elimden geldiğince rahat etmesini sağlardım. Yanıma yaklaştı. "Ne oldu güzelim?" Koltukta yatmaya devam ederken bakışlarımı Louis'ye çevirdim.

"Lou, kendimi iyi hissetmiyorum." dedim zorlukla.

"Neyin var?" koltuğun yanına yere çöküp saçlarımı okşadı.

"Bilmiyorum, çok halsizim." Louis bana biraz yaklaşıp önce alnımı sonra boynumu öptü. Tam geri çekilecekken vazgeçmiş olacak ki boynumu kokladı. Geri çekildiğinde gülümsüyordu.

"Sanırım halsizliğinin sebebini biliyorum kıvırcığım." kaşlarımı çatarak merakla ona baktım. Kendimde konuşacak enerjiyi bulamıyordum. "Halsizliğinin sebebi küçük afacan bir kurtçuk olabilir." söylediği şeyle irileşen gözlerim hemen doldu. Gülümsediğimde görüşüm iyice bulanıklaştı.

"Aman Tanrım!" diyebildim sadece. Louis alnımı öpüp yanağımı okşadı. "Yanlış anlamadın, değil mi? Gerçekten böyle bir şey var mı?"

"Hayır güzelim, senin kokundan farklı bir koku alıyorum." alnını alnıma yaslayıp burnunu burnuma sürttü. Kollarımı boynuna sarıp gülümsedim. Gözümden akan yaşı silip ayağa kalktı. "Çok halsiz hissediyorsan rahatlatacak çay falan yapabilirim bebeğim."

"Hayır, iyiyim." elimi karnımın üzerine koyup okşadım.

"Acıktın mı?" başımı sallayıp yerimden doğruldum. Beni kucağına alıp mutfağa kadar taşıdı. "Bebeklerim yorulmasın." dediğinde gülümseyerek kollarımı boynuna sardım. Beni sandalyeye bırakıp masaya bıraktığım salataya burun kıvırdı. Daha sonra ocağın üzerindeki eti görünce gülümsedi.

"Bundan sonra salatayı çok fazla yemeyeceksin." kaşlarımı kaldırdım.

"Nedenmiş o?"

"Hem bebeğimizin hemde senin daha çok proteine ihtiyacınız var. Yemek de yapma, yorulursun. Annemle ve annenle konuşuruz onlar yemek getirirler, biliyorsun ben bu işlerde pek iyi değilim. Temizlik falanda yapma." başımı iki yana sallayıp gülümsedim.

"Lou, abartmadın mı biraz?"

"Abarttım mı? Yani genelde hamileyken dinlenmen gerekmez mi?" kafası karışmış gibi görünüyordu.

"Yemek yaparsam bebeğimize bir şey olmaz sevgilim." yemek servislerini yapıp karşıma oturdu. "Hem salata gayet sağlıklı bir yemektir." deyip salata kasesini önüme çektim.

"Sen kurt olduğuna emin misin? Sebzeyi bu kadar sevmen normal değil." gözlerimi kısarak ona baktım.

"Sürekli et yememem kurt olmadığımı göstermez. Bence sende biraz salata yemeyi dene." omuz silkip tabağındaki etten bir parça koparıp bana uzattı. Eti çiğnerken derin nefesler aldım. Kokusunun bu kadar ağır olması normal miydi?

"N'oldu?" zorlukla yutup su içtim.

"Yok bir şey, kokusu biraz ağır geldi." Ne yapacağını şaşırmış gibi bakıyordu. "Lou sakin ol, iyiyim."

MY CURLY / L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin