"Babiş, bu ne?"
"Şeker bebeğim." başını sallayarak onayladı ama bunu zaten biliyordu. Birlikte kurabiye yaparken sürekli bunları tekrarlıyorduk. Ben hamuru yoğururken gördüğü bütün malzemelerin ne olduğunu soruyordu.
"Peki bu?" deyip kakao paketini gösterdi.
"Çikolata aşkım ama toz çikolata."
"Evet, bildim." gülümseyip saçlarını öptüm. "Babam sevinecek mi?"
"Çok sevinecek, özellikle senin yaptığını duyunca daha çok sevinecek." yüzüne memnun bir ifade yerleştiğinde hamurun hazır olduğuna karar verdim. Parmağını hamura uzattığında küçük bir parça alıp ona verdim.
"Mmm çok güzel." deyip dilini dudaklarında gezdirdi. Kıkırdayıp burnunu öptüm.
"Tamam şimdi yuvarlak yapıp tepsiye koyacağız, tamam mı?" başını sallayıp kazağının düşen kolunu sıvadı. Onun için küçük parçalar koparıyordum, o avucunda yuvarlayıp tepsiye bırakıyordu. Hafif üzerine baskı yaptığımda kızıyordu bana. "Bebeğim ama bunları böyle yapmamız lazım." kurabiyeye doğru elimi uzattığım anda elimi ittirdi.
"Ama baba, bunlar top." deyip bacaklarını sızlanırcasına salladı. Ona kıyamayıp öyle kalmasına izin verdim.
"Tamam, karışmıyorum. Hadi devam et, babaya sürpriz yetişmeyecek yoksa." kendince acele ederek kurabiyeleri top gibi yapmaya devam etti. Tüm tepsiyi doldurduğunda ellerini yıkaması için banyoya gönderdim. Onun gitmesinden istifade ederek hepsine şekil verdim. Onları fırına bırakıp mutfağı toparladım.
"Hazz Babiş?"
"Efendim bebeğim?" yanıma gelip başını bacağıma yasladı.
"Ben büyükanneye gittiğimde o bana araba alacak mı?"
"Bilmiyorum aşkım, zaten bir sürü araban var." Ben bulaşıkları yıkarken tişörtümü ucuyla oynuyordu.
"Ama kırmızı yok, alfa kırmızı olur." ellerimi kurulayıp onu kucağıma aldım.
"Alfaların göz rengi kırmızı olur ama arabaları kırmızı olmak zorunda değil. Bak baban da alfa ama arabası siyah. Yani kırmızı arabaya ihtiyacın yok çünkü siyah araban var." Daha alfa olduğu belli bile değildi.
"Umm, tamam." deyip yanağımı sıktı. Hala yanağımda duran elini tutup avuç içini öptüm. "O zaman televizyon?" deyip şirince gülümsedi.
"Biraz izleyebilirsin." deyip koltuğa bıraktım onu. Televizyonda bulduğum çizgi filmle çığlık atıp durmam istediğini belirtti. Tuhaf bir çocuğum olduğunun farkındayım. Yanına oturduğumda başını bacağıma yaslayıp baş parmağını ağzına soktu. Bu alışkanlık nereden geldi bilmiyorum ama televizyon izlerken parmağını ağzına sokuyordu.
Saçlarını okşayarak onunla birlikte izledim. Onun kahkaha attığı şeylere hiç gülmemem normal gelmiyordu. Chad'in hem yorulduğu için hem de saçlarıyla oynadığım için olsa gerek uykusu gelmişti. Sürekli esniyordu. Hiç ses çıkarmadan saçlarıyla oynamaya devam ettim.
Gözlerini kapatmamak için direnirken burnu arada bir kırışıyordu. Uzayan saçları alnına dökülüyordu. Parmağını ağzından çıkarmış dudaklarını hafif öne doğru büzmüştü.
İlk doğduğu zamanlar henüz kendime bile zor bakıyordum. Ağladığı zaman zor susturuyordum, altını değiştirirken kendimi de batırıyordum. Bazen oturup onunla birlikte ağlıyordum ve Louis gelip ikimizi de susturuyordu. Belki çok erken gelmişti ama iyi ki gelmişti.
Bazen beni çok dışlıyor olsa da sonrasında hemen gelip şirinlik yaparak affettiriyordu kendini. Bazen Louis'ye daha fazla ilgi göstermesini anlayabiliyorum, tüm gün benimle birlikte olduğu için ona daha farklı davranıyordu. Uykudan uyandığında eğer uykusunu tam alamamışsa ben dışında hiç kimseyle muhatap olmuyordu, buna Louis'de dahil.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY CURLY / L.S
FanfictionKarşımda oldukça güzel iki kadın ve kadınları kıskandıracak güzelliğe sahip genç bir oğlan vardı. ABO Kurgusu