Louis ile uzun zaman sonra geçirdiğimiz baş başa bir günden sonra Jay'in bize kapıyı açmasını bekliyorduk. Resmen bir günde genç olduğumuzu hissetmiştik. Chad doğmadan önceki zamanlarımıza dönmüş gibiydik. Jay kapıyı yüzünde yorgun bir gülümsemeyle açtığında bizim ufaklığın yine rahat durmadığı anlaşılmış oldu. Chad arkadan koşarak gelip Louis'nin kucağına atladı.
"Babam." deyip boynuna sarıldığında gülümsedim. Daha önce de söylediğim gibi, sanki onu Louis doğurmuş gibi davranıyor. Ben taşıdım çocuk seni karnımda. Sonra bana bakıp bir kolunu bana uzattı. Avucunu öpüp bana sarılmasına izin verdiğimde yanağımı öpüp "Bal." dedi. Louis beni öpüp Bal demişti ve ismim bu defa Bal olmuştu. Ama sadece şirinlik yapacağı zaman.
"Özledin mi aşkım beni?"
"Çoook." deyip kollarını iki yana açıp başını geriye atarak bağırdı. Açıkta kalan boynunu öptüğümde kıkırdayıp elleriyle yüzümü kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı.
"Çok gevezelik ettiniz, hadi içeri gelin."
"Ben işe gideceğim, küçük beyi eve bırakayım. Eşyalarla birlikte Harry yalnız zorlanır diye birlikte geldik." Jay bana bakıp göz kırparak gülümsedi. İçeriden Chad'in eşyalarını getirdi. Eşyaları ben aldım, Chad Louis'nin kucağındaydı. Eve döndüğümüzde Louis ikimizi de öpüp hemen gitmişti.
"Biz ne yapalım küçük bey?"
"Umm" işaret parmağını çenesine bir kaç kere vurup düşündü. "saç." deyip çenesine dokunan parmağını havaya kaldırdı.
"Çekmek yok." dediğimde başını salladı. Banyodan küçük lastik toka ve tarak alıp yanına gittim. Koltuğun üzerinde zıplayarak karşıladı beni. Koltuğa oturduğumda arkama yerleşip önce saçlarımı elleriyle geriye tarayıp öptü. Gülümseyip saçımı çok çekmemesi için dua ettim.
Kendi kendine şarkı mırıldanarak -ki bu şarkının sözlerini kendisi hariç hiç kimse anlamıyordu- saçlarımı taramaya başladı. Saçlarımı taramayı bitirdikten sonra tarağı yere fırlattı. Bu kadar dağınık olmayı nasıl başardığını anlayamıyordum.
Saçlarımı örmeye çalışırken başımı hafif kaldırıp ona baktığımda dilini dışarı çıkarmış olduğunu gördüm. Bu haline güldüğümde mızmızlanarak başımı aşağı eğmemi sağladı. Onu daha fazla kızdırmamak için ne yapıyorsa ona uydum.
"Baba, biz El'e gitsek?"
"El kim bebeğim?" cevap vermeden saçlarımı yapmaya devam etti. Zaten tekrar aklına geldiğinde aynı şeyi soracağı için üstelemedim.
"Bitti." dediğinde onu da kucağıma alıp banyoya geçtim. Beni nasıl rezil bir hale soktuğunu merak ederken aynanın karşısına geçince bu düşünceyi kafamdan uzaklaştırdım. Saçlarımı tam olmasa da örmüş ve tatlı bir görüntü elde etmişti.
"Çok güzel olmuş aşkım, aferin sana." gülümseyerek yanağını yanağıma yasladı. Salona geçip koltuğa oturduğumda merakla bana bakıyordu. "Söyle bebeğim."
"Umm, artık El'e gidelim mi?" deyip gözlerini kocaman açtı.
"El kim Chad, ben tanıyamadım." İnce kaşları çatıldı. Elleriyle ağzımı kapattı.
"Öyle söyleme, üzülüyer."
"Tamam, bana ipucu verir misin?" oflayarak tişörtümü ucuyla oynadı.
"Kardeş." dediğinde kaşlarımı kaldırdım.
"Peki bu kardeş nerede?" ellerini iki yana açarak dudağını büzdü. "Sen nereden tanıyorsun kardeşi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY CURLY / L.S
FanfictionKarşımda oldukça güzel iki kadın ve kadınları kıskandıracak güzelliğe sahip genç bir oğlan vardı. ABO Kurgusu