Harry'nin telefonuna mesaj geldiğinde hızlıca önümden çekip baktı. Tek kaşımı kaldırıp onu izlerken yüzü memnuniyetsiz bir ifade aldı. "Bir sorun mu var?" gözleri bana döndü.
"Yok, hayır." başımı sallayıp çayımdan bir yudum aldım. Sabahtan beri yaptığı tek şey telefon ekranını benden saklamaktı. Bir de mesaj gelince panikliyordu ya da morali bozuluyordu. Fazla düşünmemeye çalıştım, yanlış bir şey yapmıyordur.
"Madison aradı dün beni, yakın bir zamanda tekrar geleceğini söyledi."
"Yine bizim evde kalmaz umarım. O kıza katlanamıyorum." tekrar bir mesaj sesi geldiğinde Harry'ye döndüm. Gözlerini kırpıştırarak bana bakıp telefonuna döndü. Sakin kalmaya çalışıp nefesimi burnumdan verdim. Andrew ve Lucas'ın da odağı Harry olmuştu. Onlarda bir haltlar döndüğünün farkındaydı.
"Harry, telefonunla kısa süre vedalaşabilirsin değil mi?" dediğimde hemen telefonu kapatıp cebine tıkıştırdı. Ortamda sessizlik hakim olduğunda ofladım. Harry başını omzuma yasladığında hemen yumuşamak istemesem de her şey istediğimiz gibi olmuyor.
"Kalkalım mı isterseniz?"
"Ben tuvalete gidip geliyorum, sonra kalkabiliriz." Lucas tuvalete gittiğinde onun bir şeyler biliyor olma düşüncesiyle bende ayağa kalktım.
"Bende tuvalete gidiyorum." Lucas'ın tuvaletten çıkmasını beklemeye başladım. Çıkar çıkmaz göz göze geldiğimizde alt dudağını dişledi.
"Evet, neler olduğunu senden dinlemek istedim." kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Anlamadım."
"Ben aptal değilim. Harry'de bir haller var ve nedense senin biliyor olabileceğini düşündüm. Şimdi seni dinliyorum."
"B-ben nereden bilebilirim ki?" telaşlandığına göre kesin bir şeyler biliyordu.
"Baksana, oradan bakınca enayiye mi benziyorum? Hadi çabuk söyle ikimizde uğraşmayalım. Neden bugün böyle?" bakışlarından kararsız kaldığı anlaşılıyordu.
"A-alfa ben bil-" yanındaki duvara yumruğumu geçirdiğimde gözlerini kapatıp duvara daha çok sindi. "Söyleyemem, bu arkadaşıma ihanet olur."
"Onun sıkıntısı neyse çözmeye çalışacağım, hadi artık sinirlenmeye başlıyorum." Alfa sesimi kullandığımda başını eğdi. Derin birkaç nefes aldıktan sonra direkt karşısına baktı.
"Ben adında bir çocuk Harry'ye sürekli mesaj atıyor. Harry onu birkaç defa geri çevirdi ama çocuk çok ısrarcı. Kendini biraz acındırdığı için de Harry çocuğa üzüldü. Hala başından atamadı." boğazımdan hırlamaya benzer bir ses çıktı.
"Şu beta çocuktan mı bahsediyoruz?" Başını salladığında geri çekilip burun kemerimi sıktım. "Nerede bulurum onu?"
"Bilmiyorum." göz göze geldiğimizde hemen savunmaya geçti. "Yemin ederim ki bilmiyorum."
"Tamam, hadi geç sen diğerlerinin yanına." hızlıca yanımdan geçip gitti. Bende biraz sakinleşmeyi bekleyip hesabı ödedikten sonra yanlarına geçtim.
"Hadi gidelim." Harry'nin elini tutup kaldırdım.
"Bizim başka bir yere gitmemiz lazım." başımı sallayıp diğerleriyle vedalaştım. Ormana kadar sessiz yürüdük, arada Harry'nin dalgın bakışlarını fark ediyordum.
"Beni gerçekten seviyor musun?" kaşlarını çatıp bana baktı.
"Bu soru da nereden çıktı şimdi?" cevap beklediğimi anlaması için ciddi bir şekilde baktım. "Seviyorum tabiki Lou, sevmesem yanında işim ne?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY CURLY / L.S
FanfictionKarşımda oldukça güzel iki kadın ve kadınları kıskandıracak güzelliğe sahip genç bir oğlan vardı. ABO Kurgusu