Twenty Four

2K 190 163
                                    

"Gelmeyi çok istiyorum ama durumları biliyorsun."

"Alfa olmandan nefret ediyorum." tripli çıkan sesine gülümsedim.

"Bazen bende nefret ediyorum." ofladığını duydum. "Kısa bir süre sonra geleceğim kıvırcığım. Ben gelene kadar kendine iyi bak, sonra bozuşmayalım."

"Tamam, merak etme. Sende sakın sana zarar gelmesine izin verme. Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum, görüşürüz." telefonu kapatıp cebime tıkıştırdım. "Hiçbir şey fark etmedi." Andrew başını salladı.

"Seni görünce kalp krizi falan geçirmez umarım." gülüp başımı iki yana salladım.

"Çok sevineceğine eminim." beni ittirip "Git hadi." dedi. Onunla vedalaşıp hızlı bir şekilde yürüyerek Harry'nin evine ilerledim. Birkaç gündür şehir dışındaydım. Dolayısıyla görüşememiştik. Kapıyı çalıp bir adım geri çekildim. Kapı açıldığında Harry'nin gözleri irileşti.

"Sen-" Daha fazla konuşmayıp kollarını boynuma sardı. Resmen üzerime atladı da diyebiliriz aslında. "Sen tam bir pisliksin." gülüp belini daha sıkı sardım.

"Çok özledim, kaçtım geldim. Kötü mü etmişim?" boynumu öperek karşılık verdi.

"Seni öldüreceğim, neden haber vermedin? Daha beş dakika önce konuştuk."

"Ne kadar pislik olduğumu yüzüme vurdun yeterince, şimdi seni öpmeme izin verir misin?" Yüzünü yüzümün karşısına getirdi.

"Eğer biraz daha sabredersen neden olmasın." deyip gülümsedi.

"Harry, bir saattir ne yapıyorsun kapının-" kız beni görünce kaşlarını kaldırdı. "önünde"

"Louis ve ben biraz dışarıda olacağız anneme haber verirsin. Görüşürüz." deyip kuzenini dinlemeden kapıyı kapattı. Elimi tutup "Hadi gidelim." dedi. Son zamanlarda sürekli gittiğimiz, ormanın en sakin yerlerinden birine doğru ilerledik. Beni yönlendirmesine izin verdim. Ağacın dibine oturduğumda yanıma oturup kollarını belime sararak başını omzuma yasladı.

"Artık öpebilir miyim?" kıkırdayıp başını kaldırdı. Burunlarımız birbirine değene kadar yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Hayır." deyip sırıtarak geri çekildi.

"Ama neden?" omuz silkip ayağa kalktı. Bileğinden tutup kendime çektiğimde kucağıma düştü. "Sen alfana karşı mı geliyorsun?" elleri omuzlarımda gözlerini kırpıştırarak bakıyordu bana.

"Alfam beni kandırırsa elbette karşı gelirim." kaşlarımı kaldırıp yüzümü yüzüne daha çok yaklaştırdım.

"Beni özlediğini inkar edemezsin." alnımı alnına yasladığımda alt dudağını dişledi. "Benimde seni özlediğim aşikar." sağ eli omzumdan yanağıma doğru kaydı. Dudakları dudaklarıma baskı yaptığında hemen karşılık verdim. Ona bu kadar alışmış olduğumu fark etmemiştim. Nefessiz kaldığında geri çekildi.

"Bir daha gitme."

"Söz veremem bebeğim." beni ittirip kucağımdan kalktı. "Harry yapma böyle, bende istemiyorum senden ayrı kalmak ama zorunda kalıyorum."

"Nereye istiyorsan gidebilirsin. Ben kim oluyorum da koskocaman alfaya ne yapacağını söylüyorum." başımı geriye atıp derin bir nefes aldım.

"Güzelim lütfen." bana arkasını dönüp kollarını göğsünde birleştirdi. "Harry seni özledim zaten, şimdi bu hareketler de ne?"

"Eve gitmek istiyorum." dediğinde gözlerimi devirdim. Kollarımı karnına sarıp omzunu öptüm.

"Bana arkanı dönemini istemiyorum. Bunu hak edecek bir şey yaptığımı da düşünmüyorum. Zorunluluklarım yüzünden yapma bunu bana."

MY CURLY / L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin