Twenty Three

2K 187 103
                                    

Louis çimenlerin üzerine sırt üstü yatmıştı. Bende başımı karnına yaslayıp onu izliyordum. Gözlerini gökyüzünden bana çevirdiğinde gülümsedi. "Böyle bakarak beni şımartıyorsun." dediğinde kıkırdadım. Parmak uçları yanaklarımda dolaşırken gözlerimi kapattım.

"Demek Gemma artık yok." dediğinde başımı salladım. "Üzülüyor musun?"

"Aslında ilk gittiği gece çok üzülmüştüm ama sonuçta buraya çok uzak bir yerde değil şuan. Yani istediğim zaman görebilirim onu. Üzülmüyorum yani." kollarının üzerinde biraz yükseldiğinde başımı kaldırıp bende doğruldum.

"Peki annen?" bu soruları neden soruyordu şimdi?

"Annem tabiki Gemma için mutlu ama üzülüyorda. Belli etmemeye çalışsa da anlıyorum ben." Başını sallayıp gözlerini karşısına çevirdi. "Neden sordun?" ensesini kaşıyıp bana baktı.

"Eğer bizde mühürlenirsek annen evde tek mi kalacak? O zaman daha fazla üzülmeyecek mi? Biz annenle aynı evde mi kalsak ya da annen annemlerin yanında mı kalsa?" yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım.

"Sen bunları mı düşünüyorsun?" deyip sarıldım ona. "O zaman geldiğinde bir çaresine bakarız. Hem annemin kendi evi dışında bir yerde kalmak isteyeceğini düşünmüyorum. Ayrıca bizimle de kalmak isteyeceğini düşünmüyorum. Bilmiyorum, belki teyzem annemin yanına taşınır." üzgün görünüyordu. Annem için mi üzülmüştü?

"Annenin üzülmesini istemem ama senden ayrı kalmak da istemem. Bunun bir orta yolunu bulmamız lazım." başımı sallayıp kollarımı beline sararak başımı göğsüne yasladım.

"Benim annemi benden çok düşüyorsun." dediğimde arka tarafımızdan bir çıtırtı geldi. Küçük bir çocuk ve genç bir kadın göründüğünde yerimde biraz dikleştim. Küçük çocuk heyecanla etrafa bakınıyordu.

"Hey Celien, nasılsın?" bu çocuğun tanımadığı birisi var mıydı acaba?

"İyiyim Alfa sen?"

"Bende iyiyim. Alexander bu küçük bey mi?" kadın kafasıyla onayladığında kendimi fazlalık gibi hissettim. Sonra küçük çocuğun çok fazla yakınıma geldiğini fark ettim.

"Aman Tanrım! Anne bak onun gözleri yeşil, bizim ormanımız gibi." annesinin tişörtünü çekiştirirken kıkırdadım.

"Evet tatlım." deyip tekrar Louis ile konuşmaya başladığında kaşlarım çatıldı. Çocuk yanıma yaklaşıp sevimlice gülümsedi.

"Bende yeşil göz istiyorum." dediğinde gülümsedim.

"Aslında senin gözlerinde çok güzel." dediğimde zaten büyük olan gözlerini daha çok açtı.

"Gerçekten mi?" Başımı salladığımda ağzını kapatarak kıkırdadı.

"Kaç yaşında şuan?"

"Dört yaşında ama konuşmalarını görsen hiç dört yaşında demezsin." Louis çocuğun saçlarını karıştırdığında çocuk ona baktı. Sonra beni dürttü.

"Bu niye benim saçımla oynuyor?" dediğinde kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi.

"Çünkü senin saçını çok sevmiş. Bana çok beğendiğini söyledi." Louis'ye kısa bir bakış atıp ellerini benim saçlarımda gezdirdi.

"Bende senin saçını sevdim." dedi. Kadın çocuğu yakınına çekip bana sahte bir gülümseme gönderdi.

"Kusura bakma." dediğinde düz bir ifadeyle baktım. Neyin kusuruna bakacaktım ki? Çocuğu ileriye doğru gönderip oynamasını söyledi. Sonra Louis'nin yanına oturup hiç anlamadığım şeyler hakkında konuşmaya başladı.

MY CURLY / L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin