Three

2.8K 253 325
                                    

"Çok uzun zaman olmuş gibi hissediyorum. Şehir hayatı hiç bana göre değilmiş."

"Geri dönmeyi mi düşünüyorsun?" Andrew'un heyecanla söylediği şeye göz devirmemek için zor durdum. Geri dönmesi demek tüm sürü halkı için tehlike demekti.

"Hayır, şimdilik öyle bir düşüncem yok. Arada uğrarım ama." derin bir nefes aldım. "Louis, bugün çok sessizsin." bakışları benim üzerime döndüğünde rabatsızca kıpırdandım.

"Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Eve gitsem iyi olur. Seninle gitmeden önce yine görüşürüz."

"Her zamanki gibi sıkıcısın adamım. Bizde meydana gidelim o zaman." gözlerimi devirip evden çıktım. Styles ailesininde evden çıktığını fark ettiğimde yanlarına doğru ilerledim.

"Merhaba Bayan Styles."

"Louis, nasılsın?" gülümseyişine karşılık olarak küçük bir tebessümde bulundum.

"Teşekkür ederim, siz de iyisinizdir umarım."

"Teşekkür ederim. Bende annenin yanına gidiyordum. Evde olup olmayacağını bilemedim ama."

"Bugün evde olacaktı." gözüm Harry'ye kaydığında gözlerimiz kesişti. Bu defa daha uzun süre bakıp yine gözlerini kaçırdı.

"Harry, eve geç kalma ve lütfen arkadaşınla dön." başını sallayıp annesinin yanağını öpmesine izin verdi. İki kadın uzaklaşırken Harry bana bakıp alt dudağını ısırdı.

"Hey Louis, bizi neden beklemedin evden çıkmak için?" Gözlerim hala Harry'nin üstündeydi. Bir anda gerildiğini ve gözlerinin korkuyla büyüdüğünü fark ettim. "A-ha burada birisiyle konuşuyormuş. Bir dakika Harry, bu sensin değil mi?"

Harry'nin gözleri çoktan dolmuştu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken gözleri bana yalvarır gibi bakıyordu. "Beni özledin mi tatlım?" Harry'nin yanına doğru iki adım attığımda çoktan ağlamaya başlamıştı.

"Hey kötü bir şey söylemedim neden ağlıyorsun? Eski günlerimizi mi hatırladın?"

"Dexter, kapat artık şu sikik çeneni." sert bakışlarımı ona gönderdiğimde hiç etkilenmemiş gibi omuz silkmişti. "Harry, sorun ne?" bana doğru bir adım atıp tişörtümün ucundan tutarak ona daha yakın olmamı sağladı. Alnını omzuma yaslayıp gözlerini kapattı. Hala ne olduğunu çözememiştim.

Kollarımı Harry'ye sarıp saçlarını okşadım. "Nefes al Harry, sakin ol." nefes almadığını bile yeni fark edermiş gibi birkaç saniye bana baktı.

"O gitsin, lütfen." arkama baktığımda Andrew başını sallayıp meraklı bakışlarını üzerimizde dolaştırdıktan sonra Dexter'ı zorla bizden uzaklaştırdı.

"Tamam o gitti. Ne olduğunu anlatmak ister misin?" sesimi olabildiğince yumuşak tutmaya çalıştım.

"Bana olanları duymamış gibi konuşma." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Ne olmuş sana?" gözlerinden durmaksızın akan yaşların arasında doğru söyleyip söylemediğimi anlamaya çalışıyordu.

"Üç yıl önce ne olduğunu bilmiyorsun?" başımı iki yana salladım. Derin bir nefes alıp ağlamasını durdurmaya çalıştı. Elleri tişörtümü iki yanımdan tutarken gözlerini gökyüzüne çevirdi.

"B-ben" devam edemeyince sırtını okşadım.

"Tamam, önce biraz su içip kendine gel." elini benden uzaklaştırdığında yakınlık derecemizi yeni fark etmiş gibi sık nefesler alarak benden uzaklaştı. Kollarımın arasından çıkıp anahtarı kullanarak kapıyı açtı.

MY CURLY / L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin