Twenty Nine

2.1K 185 245
                                    

"Bana uykucu diyene bak, daha gözlerini bile açamamışsın. En son yarım saat önce geliyorum demiştin." dediğinde gözlerimi açıp ona baktım.

"Ama çok yorgun hissediyorum." yanıma oturup alnımı öptü.

"Kahvaltı hazırladım, çay hazır olsun getireceğim."

"Yatağa kahvaltı getirdiğini annem duysa nutuk çekerdi." deyip gülümsedim. Sonra gülüşüm yavaşça soldu. Dolan gözlerimi kırpıştırdım.

"Anneni özledin değil mi?" dediğinde başımı sallayarak onayladım. Yanağımı okşayıp gözlerimin kapanmasını sağladı.

"Çok uzun zaman olmuş gibi geliyor. Bir haftadır görmüyorum onu. Gemma resmen annemi çaldı benden." deyip kaşlarımı çattığımda gülüp saçlarımı karıştırdı.

"Şuan Gemma'nın ihtiyacı var annene. Hatırlasana, kadın sen çok yoruluyorsun diye helak olmuştu buraya gelip gitmekten. Şimdi de aynı şey Gemma için geçerli."

"Ama ben daha çok hamileyim." deyip dudağımı büzdüğümde kaşlarını kaldırdı. Söylediğim şeyin saçmalığına yüzümü buruşturdum. "Yani ben şimdi daha çok yoruluyorum."

"Güzelim burada annem sana yardım edebiliyor, Gemma'nın orada hiç kimsesi yok. Eşinin annesi olmadığı için annenin onun yanında olması daha doğru olur." oflayarak yerimden doğruldum. Kocaman olmuş karnım yüzünden zor hareket ediyordum. Karnıma yediğim tekmeyle inledim.

"N'oldu?"

"Tekmeledi yine." tişörtümü yukarıya kaldırdı. Elini karnıma yerleştirip okşadı. Bende elimi onun elinin üzerine yasladım. Dudaklarını karnıma bastırdığında saçını okşadım.

"Çok şanslıyım." deyip bir öpücük daha bıraktı karnıma. O sırada karnım guruldadığında kıkırdayarak geri çekildi. "Ben kahvaltıyı getireyim en iyisi." deyip aşağıya indi. Saçlarımı tepeden toplayıp sırtımı yatak başlığına yasladım. Louis elinde tepsiye gelip karşıma oturdu.

"Hani beceremiyordun sen bu işleri? Gayet iyi yapıyormuşsun."

"Seni izleyerek öğrenmişim." gülümseyip dudağımı büzdüm öpmesi için. İsteğimi yerine getirip kahvaltı yapmamı sağladı.

~~~

Sırtımı Louis'nin göğsüne yaslamış oturuyordum. Lucas ve Andrew yine hararetli bir tartışmaya tutuşmuşlardı. Louis ve ben de bir Lucas'a bir Andrew'a bakıyorduk. Karnıma giren yoğun acıyla Louis'nin karnımdaki elini tutup sıktım. Son zamanlarda normal hale gelmişti bu sancılar. Louis'nin kulağıma "Derin nefes al güzelim." dediğini duydum. Acıyla bağırınca herkesin dikkatinin bana döndüğünü fark ettim.

"Harry, sakin ol. Derin nefesler almaya çalış." başımı sallayıp derin bir nefes almaya çalıştım. Dolan gözlerimi kırpıştırdım. Bacaklarımın arasından akan suyla gözlerim kocaman oldu.

"L-Lou" dediğimde onunda ne olduğunu fark ettiğini anladım. "Annem yokken olmaz. Yapamam bunu." deyip ağlamaya başladım.

"Bu saatte anneni bulamam Harry, sakin olmaya çalış. Andrew yardım edecek birilerini bul, Lucas anneme haber ver." ikiside koşturarak evden çıkarken bilincimi zor açık tutuyordum. Boğazımdan istemsizce yükselen inlemeler durmak bilmiyordu. Çevremde ne döndüğünü algılayamıyordum. "Güzelim, benim ne yapmam lazım?" başımı iki yana salladım. Konuşacak enerjim yoktu. İyice kendimden geçmiş gibiydim. Sadece sesleri duyabiliyordum, algı yeteneğim kaybolmuş gibiydi.

Kulağıma dolan birden fazla ses vardı. Hala yapabildiğim tek şey inlemekti. "Harry beni dinle lütfen. Odaklan ve dönüş. Lütfen aşkım, bebeğimiz için bunu yapmak zorundasın." odaklanmaya çalıştıkça kendimi kaybediyordum. "Hadi güzelim, yapabilirsin. Derin bir nefes al ve odaklan. Biliyorum canın yanıyor ama bunu yapabilirsin." zorda olsa odaklanıp dönüştüm. Sonrasında hatırladığım tek şey Louis'nin tüylerimi okşadığıydı.

MY CURLY / L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin