Herhangi bir yazım yanlışı veya mantık hatası görürseniz uyarmaktan çekinmeyin.
Kurgusu oldukça farklı bir hikaye olacak, umarım okurken eğlenirsiniz.
Beğendiğinizde oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.♣️
Güneş batmak üzereydi. Gün boyu yağan yağmurdan dolayı çatıdan su damlıyordu. Jennie, o kasvetli ve yağmurlu günde yağmur suyunu bulduğu kovalara doldurmaya çalışıyordu. Yorgunluktan kan ter içinde kalmıştı ama durup soluklanmak aklının ucundan bile geçmiyordu. Tüm çabasıyla elbisesinden yırttığı ıslak bez parçalarını Lisa'nın alnına koyuyordu.
"Abla, üşüyorum..."
Jennie'nin eli ayağına dolaşmıştı. Kimse yoktu ve tek başına kardeşinin ateşini düşürmeye çalışıyordu. Lisa'yı almak isteyen saray görevlilerinden kaçarak boş bir kulübeye girmişlerdi.
"Abla, annem nereye gitti?"
"Bir süre ayrı kalacağız ama merak etme, onları bulup sana getireceğim... O yüzden sadece iyileşmeye odaklan."
Jennie kardeşinin nemli saçlarını okşuyor ve alnına ıslak bez parçaları koyuyordu. Lisa'nın ateşinin düşmeyip daha da arttığının farkındaydı ancak elinden başka bir şey gelmiyordu.
"Abla, ayak bileğim acıyor."
Jennie, Lisa'nın eteğini kaldırdığında kanla karşılaşmıştı. Saray görevlilerinin kılıç darbeleri Lisa'nın bileğine denk gelmiş olmalıydı. Jennie daha da telaşlanırken hemen ayağa kalktı ve elbisesinin ucundan bir parça daha yırttı. Artık en sevdiği elbisesi paramparça olmuştu ancak bu durum için üzülemiyordu bile.
"Abla, neden beni yakalamaya çalışıyorlar?"
"Sen önemli birisin çünkü Lisa."
Jennie'nin aklında fazlasıyla cevapsız sorular ve endişe vardı. Nereye gideceklerini ve Lisa'yı nasıl koruyacağını düşünüp duruyordu. Annelerinin hala gelmemiş olması Jennie'yi daha da endişelendiriyor, aklına kötü sonuçlar getiriyordu.
Bütün bu zorluklara rağmen duygularını kontrol altına almaya çalışan Jennie bir çözüm yolu bulmalıydı. Gözleri korkudan ve acıdan ıslanırken Lisa'yı korkutmamak için sürekli başını eğiyordu. Son günlerde fazlasıyla güçsüz ve yorgun düşmüştü. Hızla Lisa'nın bacağına uzandı ve henüz yırttığı elbise parçasını kardeşinin bileğine sardı.
"Abla, ağlama."
Jennie yüzünde hissettiği parmaklarla irkildi. İçinden Lisa'ya bir şey olursa kendisini affetmeyeceğini tekrar tekrar söylüyordu. Lisa acıyla gülümseyerek Jennie'nin gözyaşlarını siliyordu. Birkaç dakika sonra dışarıdan çığlık sesleri gelmeye başlamıştı. Saray görevlileri yerlerini bulmuş olmalılardı. Lisa korkarak ağlamaya ve bağırmaya başladı.
"Anne!"
Jennie, hızla kardeşinin ağzını kapatarak kulübenin arkasına doğru koştu. Arka kısma yığılmış samanların arasına oturdu ve Lisa'yı da yanına aldı.
"Sessiz ol Lisa. Her şey geçecek. Lütfen sessiz ol."
Kapının önüne kadar geldiklerini hisseden Jennie, gözlerini korkuyla kapattı ve Lisa'ya sımsıkı sarıldı. Yağmurun sesiyle karışan ayak sesleri ortamı daha da gererken, kapıya vurmaya başladılar.
"Açın kapıyı arama yapılacak!"
Birkaç dakika sonra kapıyı kırarak içeri girdiler. Ellerinde kılıçlarla giren saray görevlileri hızla etrafı aramaya başladılar. Çok geçmeden yakalandılar ancak Jennie, Lisa'ya sarılmaya devam ediyordu.
"Vermeyeceğim! Bırakın dedim!"
Artık ikisi için ayrılık vaktiydi.
Jennie, Lisa'yı bırakmamakta ısrarcı olduğu için koluna birkaç kılıç darbesi almıştı. Jennie acıyla kıvranırken ellerini arkaya alarak bağlamaya başladılar. O sırada ağzından dökülen tek cümle:"Lisa asla planınızın bir parçası olmayacak. Göreceksiniz!"
olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FULL MOON ❥ LisKook ⊰
FanfictionHayatını bencillik ve büyüler üzerine kuran bir kadın, Büyüler ve yalanlar yüzünden hayatı yarım kalmış Lalisa Manoban, Ve hayatını adalet için çalışarak sürdürmüş dedektif Jungkook'un hikayesi. ⇀ 01.04.2020 24.05.2020 ↼ + Hikayede bazı kdrama dizil...