❥ Aptal Adam ⊰

2.1K 202 95
                                    

İnsanlar kendilerini uyanık sanıyorlardı ve üstesinden gelemeyeceği işlere kalkışıyorlardı. Katil evlat benimle küçük bir oyuna girmişti ancak kaybetmişti. Babasından aldığım kredi kartlarını iptal ettirmişti ve onun yüzünden kuaförde öylece kalmıştım. Siyaha boyattığım ve kahkül yaptırdığım saçlarımın keyfini çıkaramadan bütün moralim alt üst olmuştu. Hatırladıkça sinirleniyordum ancak o aptal katil evlata başarılı bir karşılık verdiğimi düşünüyordum. Tutuklanma korkusu ona ölene kadar yeterdi. Çok şey yapmamıştım küçük bir şov hazırlamıştım sadece. Yok olduğunu sandığı kamera görüntülerini görür görmez muma dönmüştü. Babasını öldürmeye teşebbüs ettiği sahneler bir film şeridi gibi görüntülenmişti. Sonuç olarak, artık kartlarım sonsuza kadar sınırsızdı.

"Alınma ama gerçekten çok aptal bir oğlun var. Onu öldürmedim ancak en çok istediği şeyi elinden aldım. Hem inanır mısın, şu an eskisinden daha beter halde!"

Kahkaha atarak dizlerime vurdum. Etraftaki insanlar bana garip bir ifadeyle bakıyorlardı ama kimin umrundaydı? En sonunda ciddi bir ifade takındım ve elimdeki çiçekleri adamın resminin önüne bıraktım. Daha sonra gözlüğümü takarak anıttan uzaklaştım. Şimdi de takside rujumu tazeliyordum. Kutu için dedektif Jungkook'u görmem lazımdı. Taksiden iner inmez elbisemi örten siyah ceketi çıkardım ve sokağın kenarındaki çöpe bıraktım.

Kırmızı elbisem ve siyah topuklu ayakkabılarımla polis merkezinin merdivenlerini çıktım. Fazlasıyla dikkat çekiyor olmalıydım. Etraftaki polisler göz ucuyla bana bakarken içeri girdim ve gözlerimle dedektif Jungkook'u aradım. Her zamanki gibi çalışma masasında ifadesiz bir yüzle önündeki dosyalarla uğraşıyordu.

"Hey!"

Gülümseyerek el salladım. Bütün dikkati üzerime toplarken dedektif Jungkook'un masasına yaklaştım.

"Ne işin var burada?"

"Yardım etmeye geldim. Bu arada neyle uğraşıyorsun? Yeni bir vaka mı var?"

Masanın kenarındaki sandalyeye otururken göz ucuyla dosyalara baktım. Tam o sırada açık olan dosyayı hızla kapattı.

"Evet, seni dinliyorum. Neden buradasın? Hatırladığın yeni bir şey mi var?"

"Ne sertsin. Öylesine gelmiş olamaz mıyım?"

Her şey aynıydı. Sadece dedektif Jungkook'a olan yaklaşımımda biraz değişiklik yapmıştım. O da bunun farkında olmalıydı.

"DNA testi sonuçlanmış efendim."

Gelen sesle başımı kaldırarak dedektif Jungkook'un yanında duran polis memuruna baktım.

"Hemen geliyorum."

Dedektif Jungkook ayağa kalktı ve hızlı bir şekilde dosyaları kenara koydu. Daha sonra bana doğru baktı.

"Söyleyecek önemli bir durumun yoksa gidebilirsin."

"Hayır sorun değil beklerim."

Bu adamın dikkatini çekemiyor olmak sinirlerimi bozuyordu. Yanındaki polisle beraber uzaklaşırken bir süre arkalarından baktım. Kutuyu bulmak için gözünde iyi görünmem gerekiyordu. Anlaşılan bu tarz kıyafetler dikkatini çekmiyordu. Saçımdaki değişiklikleri bile fark etmemişti. Ayağa kalkarak bir süre masasına baktım. Belki biraz düzenlersem dikkatini çekebilirdim. Masanın arka kısmına geçerek dosyaları toplamaya başladım.

"Çok dağınık çok!"

Artık ben burada olduğum için endişelenmesine gerek yoktu. Dosyaların hepsini toparlayarak düzenli bir şekilde dizdim. Kağıt şeklinde olanları da dolaba koydum. Daha sonra çöpleri toparlayarak çöp kutusuna doğru yöneldim. Tam o sırada gördüğüm fotoğrafla durdum. Uzandım ve fotoğrafı elime alarak bir süre düşündüm. Kutunun fotoğrafını çöpe atmıştı.

"Bu ne anlama geliyor..."

"Ne yapıyorsun!?"

Duyduğum dedektif Jungkook'un sesiyle fotoğrafı elbisemin cebine koydum ve toparladığım çöpleri çöp kutusuna attım.

"Çok dağınıktı ben de biraz toparlayım dedim. Bu işten anlıyorum bence."

Gülümseyerek masaya ve dedektif Jungkook'a bakıyordum ancak bir problem vardı. Jungkook'un yüz ifadesi hiç iç açıcı değildi. Beni boğacak gibi bakıyordu. Hiçbir şey söylemeden kolumdan tuttu ve polis merkezinin kapısına doğru ilerledi.

"Ya! Acıyor! Hem sorun ne gayet de toplu duruyor?"

Dışarı çıktığımızda kolumu bıraktı ve bağırmaya başladı.

"Toplu mu duruyor!? Kaldırılması ve incelenmesi gereken dosyaları daha da karışık hale getirdin!"

Ne kaba adamdı. İşleriyle çok yoğun olduğu için biraz yardım etmek istemiştim ve bu tepkiyi hak etmiyordum.

"Keşke daha da karıştırsaydım! Aptal adam!"

Hızla arkamı döndüm ve sinirli bir şekilde merdivenlerden inmeye başladım. Yere hırsla bastığım için düşer gibi olmuştum. Tam o sırada biri kolumdan tutmuştu. Bu kişinin dedektif Jungkook olmasını beklemiyordum ama oydu.

"Benim kimseye ihtiyacım yok bırak!"

Kolumu çekmiştim ancak topuğu kırılan topuklu ayakkabılarım yüzünden dengede durmakta zorlanıyordum. En sonunda ikisini de çıkardım ve dedektif Jungkook'a döndüm.

"Bu bakışlar ne şimdi? Bana mı fırlatacaksın? Dene bakalım o zaman görürsün seni içeri atıyor muyum atmıyor muyum."

Çok sinirliydim. Adeta alev saçıyordum. Jungkook'un kafasına fırlatmak istediğim ayakkabıları birer birer uzağa fırlattım.

"Oldu mu! Mutlu musun!?"

Yüzünde gördüğüm ifade değişimi ile bir süre durakladım. Rüya görüyor gibiydim. İlk defa yüzünde farklı bir ifade görüyordum. Bu halime hafif gülümsemişti ancak baktığımı anlar anlamaz hemen eski ifadesini takındı.

"Aptal adam!"

Arkamı dönerek sinirli bir şekilde merdivenlerden indim ve uzaklaştım. Kaldırımda yürürken birden patlayan sokak lambasıyla irkilerek durdum. Arkama baktığımdaysa birkaç tanesi daha patlamıştı. Diğer bütün sokak lambalarının yanıyor olup, benim önünden geçtiğim lambaların patlaması ilginçti. Önümde duran sokak lambası ise sürekli yanıp sönüyordu. Sanki her öfkeli olduğumda çevreme bir şey oluyordu. Belki de ben yanlış anlıyordum?

FULL MOON  ❥ LisKook ⊰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin