❥ Şüphe ⊰

1.2K 145 51
                                    

-Jungkook-

Bütün gece yeni cinayet vakası üzerinde çalışmıştım. Bazen kesik kollar ve bacaklar rüyalarımda beni kovalıyordu. Dedektif olmak, hayatım gittikçe zorlaşsa da bırakamadığım bir meslekti. Fazlasıyla yorucuydu ve sürekli dikkat gerektiren bir meslekti.  Yine de bunu yapmayı seviyordum. Beni zorlayan tek şey uykusuz gecelerimdi.

Gözlerim uyku için yalvarırken birkaç dakika başımı masaya yaslamış ve gözlerimi kapatmıştım. Sadece birkaç dakikaya ihtiyacım vardı. Biraz uykudan zarar gelmezdi. Tam uykuya dalacakken bana seslenilmesiyle başımı kaldırdım.

"Ne var? Ne oldu yine!?"

Gergin bir şekilde başımı kaldırdım. Sadece birkaç dakikayı kendime ayırmak istemiştim ama buna bile izin vermiyorlardı.

"Efendim, bu kutu size gelmiş."

Çalışan polis memurlarından biri burnunu kapatarak elindeki kutuyu bana uzatıyordu. Kutuya dokunmakta oldukça zorluk yaşıyor gibiydi. Doğruldum ve kutuya yaklaştım. Ne kutusu olduğu hakkında bir bilgim yoktu ancak gerçekten de etrafa iğrenç bir koku yayıyordu.

Daha fazla beklemeyerek kutuyu elime aldım. İçinde kesik kafa veya kol mu var diye süphelenmemek elde değildi. Kutuyu masaya koyduğumda az önceki polis memuru koşarak uzaklaşmıştı.

Etraftaki herkes de kokudan dolayı söylenmeye başlamıştı. Kim bana neden böyle bir şey gönderirdi ki? Çekmeceden maket bıçağı çıkardım ve etrafını saran bantı kestim. Kapağını açtığımda içinde bekletilmekten siyahlaşmış ramen bulmuştum. Yine de tahmin ettiğim şey olmadığına sevinmiştim. Derin bir nefes alarak bir süre düşündüm.

"İyi ama neden..."

Kafam karışmıştı. Bu kokmuş ramenin neden bana gönderildiğini anlamaya çalışıyordum. Ramen kutusunu karton kutudan çıkararak masaya bıraktığımda üzerindeki ağır koku daha da artmıştı.

Tam kapağını açacakken biri kolumdan tutarak durdurmuştu. Beyaz tenli olan ve gösterişli ojeler kullanan tek bir tanıdığım vardı. O da Lisa'ydı.

"Ne yapıyorsun!? Zaten yeterince kokuyor. At çöpe gitsin!"

Şüpheli bakışlarla Lisa'nın yüzüne baktım. Hafif terleşmişti ve tedirgin görünüyordu. İnsan işlerine karışmayı sevmeyen ve sadece kendi işleriyle ilgilenen biriydi. Ancak şimdi buraya kadar gelmiş ve beni durdurmaya çalışıyordu.

"Neden buradasın?"

"Öylesine..."

Hareketleri kesinlikle normal değildi. Kolumu tutan ellerini çektim ve ramen kutusunun kapağını açtım.

"Sadece bozulmuş bir ramen işte. Biri sana şaka yapmış olmalı."

"Kim neden bir polise böyle bir şaka yapar ki? Sence de fazla cesaret gerektiren bir şaka değil mi?"

Cevap vermemiş ve sadece yutkunmuştu. Bu halleri fazla şüphe uyandırıcıydı.

"Bunu gönderen sen miydin yoksa?"

"Ben mi!? Komiksin gerçekten... Hem benim ne işim olur böyle saçma şeylerle."

Fazlasıyla saçma bir durum olduğu doğruydu. Başımda bir sürü iş varken, bir de bununla uğraşamazdım. Ramen kabını ve karton kutuyu elime alarak çöpe doğru ilerledim. Yine de içimdeki şüphe hala devam ediyordu.

En sonunda ramenin kapağını açarak içini inceledim. Hiçbir şey yoktu. O halde Lisa neden böyle gergin görünüyordu?

Kesinlikle bir şey olmalıydı. Karton kutuyu kenara koydum ve ramenin suyunu çöpe dökmeye başladım. O an içinden düşen paketle durakladım.

"Bu şey... bana plastik eldiven verin hemen!"

Polisler kokudan dolayı havalandırmayı açmakla meşguldü. Söylediğim şeyle bir süre garip bakışlarla bana ve çöp kutusuna baktılar.

"Hemen dedim!"

İçeride oluşan karmaşa sonucu eldivenleri uzattılar. Hızla ellerime geçirdim ve düşen paketi çöpten aldım. Daha sonra Lisa'ya baktım. Düşünceli bir şekilde masaya yaslanmıştı. Sanki aniden modu düşmüştü.

Ramen kabını çöpe bırakarak tekrar masama döndüm. Sıkıca bantlanmış paketi açtığımda küçük bir kartla karşılaşmıştım.

"Son kez soruyorum, bununla bir bağlantın var mı?"

"Sürekli beni suçlayıp duruyorsun! Gidiyorum ben!"

Arkasına dönerek giderken bir süre tereddüt etti. İçimden bir ses bu kartın onunla bir bağlantısı olduğunu söylüyordu. Gitmekten vazgeçerek yanıma geldi ve hızlı hareketlerle önümdeki bilgisayarı açtı.

"Neden öyle bakıyorsun.. bir ilgim yok dedim! Sadece merak ettim..."

Bu haline gülerek önüme döndüm ve kartı bilgisayara taktım. Kart bilgileri bilgisayara yüklenirken Lisa hemen yanımdaydı. Ayaktaydı ve ellerini yumruk yapmış bir şekilde bilgisayara bakıyordu. Yüzündeki bu gergin ifadeye rağmen nasıl bu kadar şirin göründüğünü merak ediyordum.

"Ne? Neye bakıyorsun yine?"

Ciddi ifademi takınarak arkama yaslandım.

"Bu şey özel bir bilgi olabilir. O yüzden, lütfen bilgisayarın görüş alanından çekilir misin?"

Tedirgin tavırları yok olmuş ve aniden sinirlenmişti.

"Peki!"

Hırslı adımlarla masanın önüne geçti. Sanki bir şeyler vardı ancak ısrarla bir ilgisi olmadığını söylüyordu.

FULL MOON  ❥ LisKook ⊰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin