❥ Benim Hakkımda ⊰

1.8K 177 32
                                    

Düşünceli bir şekilde önümdeki ramenlere bakıyordum. Bu olaylardan hemen sonra hızla üzerimi değiştirdim ve Jungkook'la beraber bir şeyler yemek için markete gelmiştim. Şimdi de önümdeki hazır ramenleri izliyordum. Onlara bakarak başka şeyler düşünüyordum. Karmaşık bir hayatım vardı ve her gün farklı bir şeyle karşılaşıyordum. Tam olarak beni rahatsız eden şey buydu. Bugün böyle bitmişti, peki yarın ne olacaktı? Yine başıma nasıl bir bela gelecekti bilmiyordum. Bu belirsizlik beni yoruyordu.

Şimdi oturup sakin sakin düşününce,
bugüne kadar birçok şey yaşadığımı fark ettim. Başta nehirden tanımadığım bir kadın sayesinde kurtulmuştum. Kutuyu nehirden çıkararak beni kurtarmıştı. Daha sonra büyücünün benim gibi başka çocukları da hapsettiğini öğrenmiştim. Bugün de o zamanların prensesi olduğumu ve aslında lanetli bir çocuk olmadığımı öğrenmiştim. Nehirde hapis olan çocuklar aklıma geldiğinde daha da gerilmeye başlamıştım.

"Ah, biraz daha düşünürsem delireceğim. Her şey çok karışık..."

Derin bir nefes alarak kafamı boşaltmaya çalıştım. Dakikalardır Jungkook'u bekliyordum. Telefonu çaldığı için gitmişti ve hala gelmemişti. Onun ramenini de hazırlamıştım ve gelmesini bekliyordum. Tam saate bakmak için telefona uzandığımda önümdeki ramenlerden biri alınmıştı.

"Jungkook! Nerede kaldın?"

Gelen Jungkook'tu ve ramenini alarak başka bir masaya oturmuştu. Bu hareketini saçma bularak kaşlarımı çattım ve ona baktım.

"Ne yapıyorsun?"

Ona söylediğimi anlayınca başını kaldırdı ve bana baktı. Neden farklı masaya oturduğunu anlamamıştım ve açıklama yapması için bir süre yüzüne baktım.

"Ramen yiyeceğim. Neden?"

Bir de normal bir şeymiş gibi neden diye soruyordu.

"Hayır, demek istediğim neden karşıma oturmadın."

"İnsanlarla bir şeyler yemeyi sevmiyorum."

"Ne?"

Ne değişik huyları vardı. Ben de ramenimi alarak inatla Jungkook'un masasına ilerledim ve tam karşısına oturdum. Bu yüzden ciddi bir ifadeyle yüzüme bakmaya başladı.

"Neden öyle bakıyorsun? İnsanlarla yemeyi sevmiyormuşsun. Ben de insan olmadığıma göre sorun yok."

Gülümseyerek yemeye başladım ancak o sinirli görünüyordu. Bu yüzden yemeye ara vererek ona baktım.

"Neden sinirlisin? Eğer ışıklardan rahatsız oluyorsan patlatabilirim. En fazla üç saniyemi alır. Ne dersin?"

Cevap vermeden hızla ayağa kalktı ve rameniyle başka masaya geçti.

"Orada kal."

Ben hayatım boyunca böylesine küstah birini görmemiştim. Yanımdaki masaya yerleşti ve önündeki rameni hızlı hızlı yemeye başladı.

"Neden bu kadar hızlı yiyorsun? Bir yere mi gideceksin?"

Beni hiç şaşırtmıyordu çünkü yine soruma cevap vermemişti. Çok konuştuğumu da düşünmüyordum. Bu tavırlar nedendi anlamıyordum. Sanki ülkeyi kurtaracaktı şımarık velet.

"Bay dedektif Jungkook, içecek bir şeyler alacağım. Siz de ister misiniz?"

Yine cevap vermemişti. Sabrımı zorluyordu resmen. En sonunda masadaki ramen paketini buruşturarak yüzüne fırlattım. O da dayanamamış olmalı ki hızla bana döndü ve bağırmaya başladı.

"Neden düzgün durmuyorsun!?"

"İnsan iki kelime eder! Hiç mi merak ettiğin bir şey yok!? Bugün o kadar şey oldu."

"İnsanların özel hayatlarıyla ilgilenmiyorum. Gerçi sen insan da değilsin. Mumya mısın yoksa, ya da zombi?"

Bu pislik kesinlikle akıllanmazdı. Burada oturup onunla biraz kafa dağıtmak iyi olur diye düşünüyordum ama yanılmıştım. Az önce sana yardım edebilirim diyen adam nereye gitmişti merak ediyordum.

"Senden neden kutuyu istediğimi de mi merak etmiyorsun?"

Rameninden kalan son suyu da içerek çubukları masaya bıraktı ve ayağa kalktı. Ne çabuk bitirmişti.

"Merak ettiğim her şeyin cevabını öğrendim. O yüzden sormam için bir sebep yok."

"Her şeyin mi?"

Emin bir şekilde yüzüme bakıyordu. Belki de karşımda havalı görünmeye çalışıyordu. Her şeyi bilmesine imkan yoktu.

"O uygulamaya çalıştığın soju planın sayesinde senin hayatın hakkındaki her şeyi biliyorum."

O gün tamamen sarhoş olduğum için neler yaptığımı bilmiyordum. Ne diye soju olduğunu bile bile içmiştim ki... İçimde oluşan pişmanlık duygusuyla yutkundum.

"Peki bugün olanlar? Neden ölmeye çalıştığımı da mı?"

"Evet, hepsini duydum."

Her şeyi bildiğini söylüyordu ancak yanılıyordu. Eğer bu paranın nereden geldiğini öğrenseydi mutlaka bir şeyler yapardı. Kendince beni endişelendirmek istiyordu.

"Şimdi ben sana sormak istiyorum. Sen benim hakkımda ne biliyorsun?"

Sorduğu soruyla bir süre düşündüm. Polis merkezinde dedektifti ve oldukça kaba bir adamdı. Sinirli ve gergin anlarında başına masaj yapıyordu. Bunlar dışında bildiğim başka bir şey yoktu.

"Gördüğün üzere beni tanımıyorsun. Hiç tanımadığın bir adamın bütün hayatını öğrenmesinden rahatsız olmuyor musun?"

Sorduğu soruyla yutkundum. Neden bu kadar soğuk yapısı vardı anlam veremiyordum. Ses tonu istemsizce tedirgin olmama sebep oluyordu.

"Neden rahatsız olayım ki?"

Bir süre durdu ve tedirgin yüz ifademi inceledi. Sadece acil durumlarda insana benziyordu. Onun dışında oldukça soğuk ve sert biriydi. Arkasını dönerek marketten çıktığında çantamı aldım ve hemen arkasından ben de çıktım.

"Beni endişelendirmek için böyle konuşuyorsun değil mi?"

"Endişelendin mi?"

Sorduğu soru ile bir süre durakladım ve kendimden emin bir şekilde cevap verdim.

"Hayır."

Sandığımdan daha farklı özelliklere sahip biriydi. Tanıdığım bütün insanları düşünürsem gerçekten sıradışı bir yapıya sahipti.

"Peki ben seni araştırmaya başlasam, nasıl hissedersin?"

"Şimdi de beni mi merak etmeye başladın?"

"Evet, sevmediğim insanlar arasında en sıradışı olan kişi sensin."

'Sevmediğim insanlar'ı vurgulayarak söylediğim için gülümsedi. Artık yollarımız ayrılıyordu. İkimiz de durduk ve birbirimize baktık.

"Yarın şikayet işlemleri için polis merkezine gel."

"Tamam."

Arkasını dönerek uzaklaşırken bir süre ona baktım. Düşünme şeklinin etkileyici olduğunu kabul etmeliydim ancak fazla gizemli biriydi. Bu yüzden böyle insanlar en tehlikeli olan türdü. Dikkatli olmalıydım, özellikle de dedektif Jungkook konusunda.

FULL MOON  ❥ LisKook ⊰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin