Günlerdir sessizlik içindeydim. Müşterilerle ilgilenmeye çalışarak günü sonlandırmıştım. Aklım sürekli Rothy'deydi. Katil bir aileyi hak etmeyecek kadar iyi bir kızdı. Onu bu şekilde göndermiş olmak beni rahatsız ediyordu.
Ağır adımlarla asansöre bindim ve beşinci kata basarak arkamdaki aynaya yaslandım. Tüm gece uyuyamamıştım bu yüzden kendimi yorgun hissediyordum. Jungkook'u da günlerdir görmüyordum. Nerede olduğunu merak ediyordum. Eve gelmemiş olması beni şüpheye düşürüyordu. Belki de kız arkadaşı vardı ve onunla beraber olduğu için eve gelmemişti.
Bu ihtimal beni gererken yutkundum ve başka şeyler düşünmeye çalıştım. Artık pozitif düşünmek ve beni üzen şeylerden uzak olmak istiyordum.
Asansörün kapısı açıldığında kapımın önüne doğru yürüdüm. Her ne kadar düşünmek istemesem de içimdeki merakı yenemiyordum. Belki Jungkook şu an evdeydi ve ben farkında değildim.
Karşıdaki eve bakarak bir süre bekledim. En azından zile basabilirdim. Hem ne kaybederdim ki? Tek dileğim dizilerdeki gibi yarı çıplak bir kadının kapıyı açmayacak olmasıydı. Böyle bir şeyi yaşama ihtimalim bile beni geriyor ve sinirden nefesimin kesilmesine sebep oluyordu.
Jungkook'un kapısının önünde durarak bir süre bekledim. Zile basmak için uzandığımda kapının önündeki kan dikkatimi çekmişti. Eğer kapı şifresini giren Jungkook'sa şu an yaralı olmalıydı. Çünkü bazı numaraların üzeri kan olmuştu.
Nefes alışverişim hızlanırken korkuyla yutkundum ve hızlı bir şekilde kapıya vurdum. Kimse açmıyordu ve bu durum beni daha da korkutuyordu. Defalarca zile basarak kapıya vururken arada kulağımı kapıya yaslıyor ve içeriden bir ses gelip gelmediğini anlamaya çalışıyordum.
"Jungkook! İçeride misin!? Aç kapıyı!"
Birden kapının açılmasıyla yere düşmüştüm. Kapıya vurmaktan dolayı daha önce kesilmiş olan elim kanamaya başlamıştı ve oldukça acıyordu. Yine de bu durumda önemli olan ben değil Jungkook'tu.
Başımı kaldırarak karşımda duran Jungkook'a baktım. Hızla ayağa kalkarak bedenini inceledim ve herhangi bir yara aradım.
"Lisa.. bir sorun mu var?"
Atletinin altında hissettiğim sargıya bastırdığımda acıyla geri çekilmişti. Yaralanmış olmalıydı.
"Sen iyi misin? Neden yaralandın?"
"Asıl sen iyi misin?"
"Ne?"
Sargıyla sardığım elimi elleri arasına alarak bir süre inceledi. Kapıya vurduğum için tekrar kanamaya başlamış olmalıydı. Yine de onun karnındaki yarası daha ciddi görünüyordu.
"Bıçaklandın mı? Yoksa vuruldun mu!? Neden yaralısın?"
Hafif terli görünüyordu. Bu şekilde hasta olabilirdi. Pencereler açık olduğu için içeri giren rüzgar hissediliyordu.
"Ölmek mi istiyorsun!? Neden pencereler açık!?"
Bağırdığım için şaşırmış bir şekilde gözlerini elimden çekti. Gerçekten çok aptaldı. Hızla içeri girdim ve açık olan pencereleri kapattım.
Bütün odanın penceresi açıktı ve evde bu şekilde geziyordu. Üstelik yaralıydı ve terleşmişti. Kesinlikle kendiyle bir sorunu vardı.
Kolumdan tutarak beni koltuğa oturttuğunda kısa bir süre afalladım. O elimdeki sargıya bakarken soru sormaya devam ediyor ve ona ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Neden cevap vermiyorsun? Neden yaralısın?"
Cevap vermeyerek ayağa kalktı ve odadan çıktı. Kısa bir süre tek başıma kalınca Jungkook'un evine girmiş olduğumu fark ettim. Az önce farkında bile olmamam kesinlikle normal değildi. Çok endişelenmiş gibi bir algı yaratmıştım. Üstelik ondan izin almadan evine kadar girerek pencereleri kapatmıştım. Bu durum gerçekten de utanç vericiydi.
Hızla ayağa kalktığımda Jungkook elindeki temiz sargılarla dönmüştü. Gitmek için ayağa kalkmıştım ancak beni tekrar koltuğa oturtarak elimdeki sargıyı açmıştı.
"Neden bu kadar korktun? Sesin endişeli geliyor."
"Korkmadım. Sadece elimin yara olduğunu unutmuşum..."
Gözlerimi ondan kaçırarak elimi sarmayı bitirmesini bekledim. Rothy'nin gitmesine izin verdiği için ona hala kızgındım.
"Sen neden yaralısın peki? Neden cevap vermiyorsun?"
"Önemli bir şey değil."
"Nasıl önemli bir şey değil!?"
Kesinlikle aşırı tepki veriyordum. En azından endişemi içimde tutmalıydım ancak kapısının önünde gördüğüm kan lekeleri kısa bir süre her şeyi unutmama sebep olmuştu.
"Ensendeki ay izi tamamen silinmiş."
"Evet, nedenini bilmiyorum ama silindi. Artık tamamen sıradan bir insanım sanırım."
"İnsanlardan nefret ediyorsun ama artık insansın. Garip bir duygu olmalı."
Başını kaldırarak bana doğru baktı. Haklıydı. Artık tamamen normal biriydim. Ölümsüz olsam daha mı iyi olurdu emin değildim.
"Bir süre elini zorlamamaya çalış."
"Peki..."
Ayağa kalkarak kapıya doğru ilerledim tam çıkacakken beni izleyen Jungkook'a döndüm. O kadar aptaldı ki kapının önündeki kan izlerinin farkında değildi.
"Kapının önündeki kan izlerini sil, kötü görünüyor."
Birden gülümsemesiyle yine kalbim bedenimden ayrılır gibi olmaya başlamıştı. Hızla gözlerimi üzerinden çektim ve dışarı çıkarak kapıyı kapattım.
Bu kadar güçsüz olmamalıydım. Ben yıllardır hayatta kalmayı başarmış Lalisa Manoban'dım...
Eve girdiğimde kapı deliğinden Jungkook'un dışarı çıkmasını bekledim. Elindeki bezle kapıyı açmıştı ve kapının önündeki kan izlerini silmeye başlamıştı. Yüzümde gülümseme oluşurken bana doğru bakmasıyla hızla kapı deliğinden uzaklaştım. Bu ani hareketler bana gerçekten de hiç iyi gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FULL MOON ❥ LisKook ⊰
FanficHayatını bencillik ve büyüler üzerine kuran bir kadın, Büyüler ve yalanlar yüzünden hayatı yarım kalmış Lalisa Manoban, Ve hayatını adalet için çalışarak sürdürmüş dedektif Jungkook'un hikayesi. ⇀ 01.04.2020 24.05.2020 ↼ + Hikayede bazı kdrama dizil...