❥ Yalnızlık ⊰

1.3K 148 4
                                    

Temizlikçi kadın evimi temizlemek için gelmişti. O oturma odasını temizliyordu, ben ise koltukta oturuyordum ve düşünceli bir şekilde elimdeki dondurmayı yiyordum.

"Ahjumma, sana bir şey sorabilir miyim? İyi bir insan olmak mı daha iyi, yoksa kötü bir insan mı?"

Şaşırmış bir şekilde yeri silmeyi bırakmıştı ve bana bakıyordu. Evet, tam anlamıyla kafayı yemiştim. Kadın bana bu nasıl soru diye sorsa haksız sayılmazdı.

"Benim haddime değil ancak önce hayatınızı düzene sokmalısınız."

"Nasıl?"

"Düzenli bir yaşam kurun kendinize, böyle yaşanılmaz."

Söylediği şeyle gülümsedim. O yeri silmeyi devam ederken dondurma kabını kenara bırakarak tamamen kadına döndüm. Onunla konuşmak hoşuma gitmişti.

"Ahjumma, zengin olmak ister misin? Hem çalışmak zorunda da kalmazsın."

Söylediğim şeyle bana acınası bakışlar atmaya başlamıştı. Kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu.

"İstemiyorsan istemiyorum de, neden öyle bakıp üzüyorsunuz insanı..."

"Özür dilerim öyle bir amacım yoktu. Ancak sizin için üzülüyorum."

"Benim için mi? Neden?"

"Yalnız hissediyor olmalısınız..."

Başını eğdi ve evi silmeye devam etti. Yalnızlık mı? Yalnız değildim ben. Ayrıca harika hissediyordum. Hiçbir problemim yoktu. Sinirle dondurmamı tekrar elime aldım ve hızlı hızlı yedim. Birden ağzımın hissizleşmesiyle çırpınmaya başladım.

"Ah.. soğuk."

Dondurmayı zar zor yutarak telefonumu elime aldım ve hızlı adımlarla evden çıktım. Yalnız değildim ben. Kesinlikle kendimi harika hissediyordum. Büyücüden kurtulmuştum. Nehirdeki ruhlardan da kurtulmuştum. Artık hiçbir sorunum kalmamıştı.

Şimdi de yeni şoförümle polis merkezine gidiyorduk. Kendisi iyi bir sürücüydü.

"Voah.. bu işte baya iyisin..."

Adama döndüm ve bir süre düşündüm. Acaba temizlikçi kadına sorduğumu bu adama sorsam nasıl bir tepki verirdi?

"Merak ediyorum da... Zengin olmak ister misiniz?"

Adam gülümsedi ve arabayı kenara çekti. Etrafa baktığımda çoktan geldiğimizi fark ettim.

"Cevap vermeyecek misiniz?"

Cebinden cüzdanını çıkardı ve içindeki fotoğrafı gösterdi.

"Bu benim kızım. Seul Üniversitesine gidiyor. Benim için onun iyi olması yeterli."

"Ne yani? Zengin olmak istemiyor musunuz?"

"Kızım iyi bir şekilde büyüsün, başka bir isteğim yok bu hayatta."

Zorla kahkaha atarak adama baktım. Bu dünyada yaşayan herkes kafayı sıyırmış olmalıydı.

"Peki..."

Arabadan inerek güneş gözlüklerimi taktım. Hiç de yalnız değildim. Ben zorla gülümsemeye çalışırken şoför arabada kızının resmine bakmaya devam ediyordu. Herkesin bir sevdiği vardı. Her ne kadar inkâr etsem de, gerçekten yalnız olmalıydım.

İçeri girerek Jungkook'un yanına yaklaştım. Bu sefer herhangi bir şikayet için, veya bir plan için gelmemiştim. Bugün sadece gidecek başka bir yerim olmadığı için gelmiştim.

"Lisa?"

Bana bakıyor ve bir şeyleri imzalıyordu. Üzerimdeki kıyafetler fazla gündelik olduğu için bu kadar şaşırmıştı sanırım. Ağır hareketlerle masanın yanına yaklaştım ve yere oturdum.

"Hey.. ne yapıyorsun!?"

Şaşkın bir şekilde ayağa kalktı ve yerde oturan beni kaldırmaya çalıştı.

"Kalkmayacağım. Kalkmak istemiyorum."

Ağlamak istemiyordum ama gözlerimden yaşlar dökülüyordu. O parkta ölen adamın görüntülerini sakladığımı öğrendiğinde Jungkook da benden nefret edecekti ve ben tamamen yalnız kalacaktım.

Yanıma eğildi ve yüzüme bakmaya çalıştı.

"Neden ağlıyorsun?"

"Jungkook, bu nesil neden zengin olmak istemiyor? Bende mi sorun var? Ayrıca oradan bakılınca yalnız ve acınası mı görünüyorum?"

Sorduğum sorulara güldü ve kolumdan tutarak beni yerden kaldırdı.

"Buraya neden geldin?"

"Bilmiyorum."

Gözyaşlarımı silerek bir süre yüzümü inceledi. Gülmeme çabaları başarısızdı çünkü kendini tuttuğu çok açıktı.

"Neden gülüyorsun?"

"Gülmüyorum."

"Ama gülüyorsun?"

"Hayır gülmüyorum, bak."

....

FULL MOON  ❥ LisKook ⊰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin