❥ Hapsedilen Hayatlar ⊰

2.4K 192 92
                                    

Cennetteydim sanki. Gözlerimi açar açmaz yaptığım ilk şey alışveriş olmuştu. Sonunda gri ve klişe mahkum kıyafetlerinden kurtulmuştum. Üzerimdeki siyah deri elbise ve sade topuklu ayakkabılarımla mutluluğun zirvesinde gibi hissediyordum.

"Buradan... buraya kadar paketleyin lütfen."

"Hemen efendim."

Karşımdaki muazzam elbiselere bakıp sevinç çığlıkları atmamak olanaksızdı. Hepsi birbirinden güzel ve şıktı. Saatlerdir alışveriş merkezinde geziyordum ve karşıma çıkan her şeyi alıyordum.

Sıra aksesuar kısmına gelmişti. Birbirinden güzel küpelerden birini alarak aynanın karşısına geçtim ve taktım.

"Nasıl görünüyorum?"

"Çok yakıştı efendim."

Çalışanlar beni takip ediyordu ve paketleyin dediğim eşyaları hızla hazırlıyorlardı. İşte bu hayat tam da olmak istediğim hayattı. Eski Lisa hep düşünceli ve yardımseverdi. Şimdiki Lisa ise rahat ve canı ne isterse yapan biriydi. Bu karakter bende mükemmel durmuştu açıkçası.

"İşte gördüğüm en mükemmel beden!"

Gülümseyerek aynaya bakıyordum. Bütün enerjim yerine gelmişti. Can sıkıcı şeyleri düşünmeden önce enerjiye ihtiyacım vardı. Ödeme için kasaya geçtim ve hepsini aldım.

"Taksi de çağırır mısınız? Bütün bunları götürürken kollarım zarar görsün istemiyorum."

"Hemen efendim."

Taksinin gelmesini beklerken birkaç saniye bileklerime baktım ve iç çektim. Birkaç gün önce bu bileklerde kelepçe vardı. Şimdiyse son derece pahalı bilezikler vardı. Aslında bu dünyada gelmiş geçmiş en şanssız insandım ama dün gece şansım benden yanaydı. Parkta karşıma çıkan zengin adamla bütün hayatım değişmişti. Ondan para almama hırsızlık demek, kesinlikle haksızlık olurdu. Zaten ölü bir adam nasıl para harcayabilirdi ki? Hayatta olan tek oğlu vardı. O da onu öldürmüştü. Yaralı adam ölmeden birkaç saniye önce bana her şeyi itiraf etmişti. Biricik oğlu babasını öldürmeye çalışmıştı ve başarılı da olmuştu. Artık insan işleri beni ilgilendirmediği için ihtiyacım olacak kadar para almıştım ve oradan ayrılmıştım. Hem zengin adamdan aldığım para, katil oğluna kalan mirasla kıyaslanırsa bir hiçti.

Bütün bu alışverişin sonucunda yeni aldığım evimdeydim. Oldukça yorucu bir günü sonlandırmıştım ama bu tatlı bir yorgunluktu. Kim alışveriş yapmaktan yorulurdu ki?

Önümde yığılı olan mağaza paketlerine gülümseyerek baktım. Yarın ilk iş kuaföre gitmem ve saçlarımı yaptırmam lazımdı. Daha yapılacak çok şey vardı. Sonuçta bu güzel bedene sahip olup da hakkını vermemek olmazdı. Huzurlu bir şekilde yatak odama geçtim ve kendimi yatağa attım. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken duyduğum kapı zili ile doğruldum. Bu yaşam döngüsünde tanıdığım kimse yoktu. Hem bu saatte kim neden gelirdi ki?

Çalan ikinci zil sesiyle ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda orta yaşlı ve bakımlı bir kadınla karşılaştım. Yüzünde hafif kırışıklıklar olsa da makyajla başarılı bir şekilde kapatılmıştı.

"Yeniden doğdun demek?"

"Ne?"

İzinsiz bir şekilde içeri girdi ve kendi eviymiş gibi rahat tavırlarla koltuğa oturdu.

"Pardon ama kimsiniz? Bu hareketler de neyin nesi böyle!?"

Cevap vermedi ve çantasından küçük bir kağıt çıkardı. Dedektif Jungkook'un bana verdiği kağıda benziyordu.

FULL MOON  ❥ LisKook ⊰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin