Olacakları merak ederek tüm cesaretimle silahı ateşlemiştim. Han nehri köprüsündeki bütün araçlar hızla uzaklaşırken Jungkook arabayı kenara çekmişti. Araba sarsılarak durduğunda kafamı kaldırarak karşıdaki arabaya baktım. Hızlı giden aracın tekerleğini ıskalamadan vurmuştum. Bu yüzden direksiyon hakimiyetini kaybederek korkuluklara çarpmış görünüyordu.
Jungkook hızla arabadan inerek adamı yakalamak için karşıdaki arabaya doğru koştu ancak adam dışarı çıkmıştı ve korkuluklara tırmanmıştı.
"Yaklaşma!"
Şimdi de kendini aşağı atmakla tehdit ederek kurtulmaya çalışıyordu.
Gülerek göz devirdim ve kapıyı açarak arabadan indim. İntihar etmenin kolay olduğunu düşünüyor olmalıydı. Aslında bundan sonrasını dedektif Jungkook'a bırakacaktım ama olay gittikçe garip bir hal almıştı.
"Dur.. sakin ol. Bunu konuşarak halledebiliriz."
Jungkook adamı ikna ederek aşağı atlamasına engel olmaya çalışıyordu. Oldukça ilginç bir sahne olduğunu itiraf etmeliydim. Elimdeki silahla yavaş adımlar atarak Jungkook'un yanına doğru yürüdüm. Aracı takip eden diğer polisler de adamın etrafını sarmaya başlamışlardı ve atlamaması için ikna edici cümleler kuruyorlardı. O an aklıma Jungkook'un beni çatı katında kurtardığı an gelmişti ve istemsizce gülümsemiştim.
Jungkook'un yanına geldiğimde ona ve atlamak üzere olan adama baktım. Açıkçası nehirdekilerin çıkmak, dışarıdakilerin de nehire girmek istemesi bir hayli ilginç gelmişti. Hala adamı ikna etmeye çalışan Jungkook'a döndüm ve elimdeki silahı uzattım ancak bana bağırarak karşılık vermişti.
"Bu sefer karışma! Kenarda dur."
Ne kaba bir serseriydi ama...
Cümlesini bitirdikten hemen sonra elimdeki silahı aldı. Bugün herkeste anlam veremediğim bir gerginlik vardı. Diğer polisler de aynı şekilde adamı ikna etmeye çalışırlarken hızlı adımlarla korkuluklara doğru yürüdüm. O an herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu."Yaklaşma! Yaklaşma dedim!"
Adam ayağının birini uçuruma uzatmasına rağmen yürümeye devam etmiştim. Bu şekilde beni korkutacağını sanıyorsa yanılıyordu. Ayağımdaki kırmızı topuklu ayakkabılarımı çıkardım ve acı bir şekilde gülümsedim.
"Bugün mahkeme için o kadar özenmiştim halbuki... Yazık oldu."
Kıyafetlerime de acı bir gülümsemeyle baktım. Bütün bunlara katlanma sebebim neydi bilmiyordum ama hiçbir şey yapmadan izlemek hiç eğlenceli değildi. Düşünmeyi bırakarak ayakkabılarımı düzgün bir şekilde kenara bıraktım. Daha sonra doğruldum ve karşıda beni izleyen Jungkook'a baktım.
"Ayakkabılarım sana emanet. Tamamen orjinal olduğu için tek bir çizik oluşmasına bile izin verme. Anlaştık mı?"
Kafası karışmış bir şekilde beni izliyordu. Bu yaptığımı saçma buluyor olmalıydı.
"Lisa... Lütfen saçma şeyler yapmayı bırak ve buraya gel."
Cevap vermeyerek adama döndüm ve gülümsedim. Benim hakkımda bu kadın delirmiş diye düşündüğüne emindim. Onun gibi korkuluklara tırmandım ve üzerine oturdum.
"Ölmek istiyorsun demek..."
"Sen kimsin!? Benden uzaklaş yoksa burdan atlayarak kendimi öldürürüm!"
"Öldür o zaman."
Karşıdaki kalabalıkta ses karmaşası oluşurken kocaman bir gülümsemeyle başımı kaldırdım ve gökyüzüne baktım. Bugün hava oldukça güzel görünüyordu.
"Ne.. ne demek istiyorsun?"
Tekrar adama bakarak yüzünü inceledim. Haline bakılırsa biraz korkutmanın işe yarayacağını düşünüyordum.
"Seni durdurmayacağım. Hatta yalnız gitmek istemiyorsan beraber de gidebiliriz? Daha önce atılmadığım yer değil sonuçta. Bir kez daha yapabilirim."
"Sen.. sen delirmişsin."
"Deli olduğum doğrudur ama teklifimde ciddiyim."
Adam gittikçe geriliyordu ve sürekli polislere ve bana bakıyordu. Biraz daha devam edersem yaşamak için yalvaracak gibi bir hali vardı.
"Pekala... Neler olacağına bir bakalım. Atladıktan sonra nefes almak için çırpınacaksın. Dayanamayarak suyu içine çektiğinde, akciğerlerin suyla dolmaya başlayacak. O an donmuş gibi hareket etmeyi bırakacaksın. Daha sonra muhtemelen beyin ölümün gerçekleşecek."
Adamın gözlerinde hissettiğim tereddüt duygusuyla başarıya ulaştığımı hissediyordum. Ben de onun gibi ayağımı korkuluğun dış tarafına doğru uzattığımda arkadaki ses karmaşası daha da artmıştı.
"Hadi ama... en fazla bir dakika sürer. Neyi bekliyoruz?"
"Dur! Yaklaşma! Sen neyi biliyorsun ki! Bu gördüğün polisler beni tutuklayacak!"
"Ben de onu diyorum işte! Atla ve kurtul. Ne oldu? Korktun mu yoksa?"
Kaşları çatılmıştı ve terlemeye başlamıştı. Kendi hayatı için başkalarını tehdit ediyordu. Halbuki dünya için hayatının hiçbir değeri yoktu.
"Atlamak istiyorsan atlayacaksın. Böyle yapacaksan ne diye çıktın buraya ki..."
Söylenerek göz devirdim ve tamamen korkuluğun dış tarafına geçerek demirden tutundum. Adama doğru yürümeye başladığımda daha da gerilmiş görünüyordu.
"Yaklaşma..."
"Neden? Bu sefer yaşamak için mi yalvarıyorsun, yoksa ölmek için mi? Buraya ölmek için çıktıysan, ölmelisin."
Ellerimi ona doğru uzattığımda terden sırılsıklam olmuştu. Tam kolundan tutacakken kendini kenara atmıştı. Anında polisler adamın başını çevrelemişti ve bileklerine kelepçe takmışlardı. Bense korkuluğun dış tarafından olanları izliyordum.
"Bu yeni nesil gerçekten çok ilginç..."
O karmaşanın arasında Jungkook'un bana yaklaştığını fark ettim. Yaptıklarım için bana kızacak olmalıydı ama pişman değildim.
Ayaklarımı kaldırarak korkuluktan inmeyi planlarken birden dengemi kaybetmiştim. Jungkook koşarak elimden tutmaya çalışmıştı ama artık çok geçti. Tekrar nehire düşüyor olmak bütün olanları tekrar hatırlamama sebep olmuştu. Tıpkı o günkü gibiydi.
Birden tenimde hissettiğim soğuklukla irkildim ve korkuyla kapattığım gözlerimi açtım. Nehire düşmüştüm ve yukarı çıkmak için kollarımı kaldıramıyordum. Sanki bir şey beni sımsıkı tutarak aşağı çekiyordu.
"Kurtar beni."
"Bana yardım et!"
"Yalvarırım kurtar beni."
"Çıkar beni buradan!"
"Ölmeme izin ver!"
"Gidemezsin!"
Duyduğum seslerle nehirin derinlerine doğru baktım. Kocaman bir kara delik arasında bana uzanan eller görüyordum. Sesler daha da artarken yukarı çıkmak için çırpınmaya çalıştım ancak beni umutsuzca kendilerine doğru çekiyorlardı. Bu öyle bir histi ki... Sanki bana dokundukları her an acı çekiyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/214642241-288-k956377.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FULL MOON ❥ LisKook ⊰
Hayran KurguHayatını bencillik ve büyüler üzerine kuran bir kadın, Büyüler ve yalanlar yüzünden hayatı yarım kalmış Lalisa Manoban, Ve hayatını adalet için çalışarak sürdürmüş dedektif Jungkook'un hikayesi. ⇀ 01.04.2020 24.05.2020 ↼ + Hikayede bazı kdrama dizil...