Hava almak için dışarı çıkmıştım ve kaldırımda yürüyerek dondurma yiyordum. Rothy Jungkook'u akşam için davet etmişti. Neyse ki zorla da olsa iptal ettirmiştim. Hem Jungkook biriyle beraber yemek yemeyi seven biri değildi. Bu bücür Jungkook hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle telefonumu çıkardım. Mesajı açarken yürümeye devam ediyordum. Mesaj Rothy'den gelmişti.
Bana mutfağın ve salonun resmini atmıştı. Her yer balonlarla süslenmişti. Neyi kutladığımızı bilmiyordum bu yüzden bu süslemelere anlam verememiştim.
"Ne yapıyorsunuz siz!?"
Karşımdan gelen sesle başımı telefondan kaldırdım. Karşımda bir adam vardı ve bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Birkaç saniye sonra elimdeki çikolatalı dondurmanın adamın sırtına bulaştığını fark etmiştim.
"Çok.. çok özür dilerim. Ne yapsak ki..."
Hızla çantamdan dondurma lekesini silmek için peçete çıkardım. Elimdeki kesiğin kanama ihtimali için yanıma bol bol peçete almıştım. Ancak karşımdaki adam hala öfkeli bir şekilde bana bağırıyordu.
"Ne yapacaksın bununla!? Biraz önüne bakarak yürümeyi denesene!"
Yaptığımın yanlış olduğunun farkındaydım ama olayı fazla abartıyordu. Adam bana bağırmaya devam ederken durdum ve sinirle nefesimi dışarı verdim.
"Buluşmam vardı! Senin yüzünden böyle gitmek zorunda kalacağım!"
Neden iyi olmaya çalışıyordum ki? Eğer önümde olmasaydı gömleği dondurma lekesi olmayacaktı. Kararlı bir şekilde elimdeki peçeteleri tekrar çantama koydum ve başımı kaldırdım.
"Pekala.. bir de önünüze bakalım o halde."
Adamın kolundan tuttum ve kendime çevirerek gömleğinin ön tarafına baktım.
"Şimdi bir tarafı lekeli diğer tarafı temiz... Bence çok saçma duruyor. O yüzden bir şeyler yapmak gerek."
"Ne?"
"Endişelenme, senin için iki saniyede bu gömleği en iddialı gömlek yapacağım."
Elimdeki dondurmayı gömleğin ön tarafına daireler şeklinde sürmeye başladım. Daha sonra tam ortasına bastırdım ve geri çekildim. Evet, önceki yanlışlıkla olmuştu ancak bu seferki bilerek olmuştu. Erimiş dondurma gömleğinden kayarak yere düşerken, rahatladığımı hissederek sesli bir şekilde güldüm ancak adam daha da sinirlenmişti.
"Sen... sen ne yaptın!?"
Sinirle üzerime doğru yürümeye başladığında birkaç adım geriye doğru çekildim.
"Tüh, ne yapsak ki... Sanırım gömleğin içindekinden dolayı istediğim şekli tam veremedim."
Gülerek arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Tatil günümde başıma bela almıştım. Yine de elimden geldiğince hızlı koşmaya çalışıyor ve arada arkamda kalan adama bakıyordum.
Nefesim yavaş yavaş kesilirken koşma hızım da yavaşlamıştı. Birkaç adım sonra daha fazla koşamayacağımı düşünerek durdum ve ellerimi dizlerime koyarak eğildim. Böyle koşmayalı uzun zaman olduğu için kalbim ağrımaya başlamıştı.
"Ne yapıyorsun?"
Karşıdan gelen sesle başımı kaldırdım. Jungkook'tu ve ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Şey.. önemli bir şey değil ya, spor yapıyordum."
Gülümseyerek doğruldum ve derin bir nefes alarak Jungkook'a baktım. Ne kadar inandırıcı olmuştu bilmiyordum. Hava gittikçe ısınırken terlediğimi düşünerek ellerimi alnıma koydum.
"Sence de hava çok sıcak değil değil mi?"
"Sen!"
Arkamdan gelen bağırma sesiyle bir süre hareketsiz kaldım. Muhtemelen
bana seslenen kişi, üzerini dondurma tasarımı yaptığım adamdı. Arkamı döndüğümde yorgun bir şekilde bana doğru yaklaşıyor olduğunu gördüm."Dur... Dur dedim sana."
Adamın bağırmak için enerjisi kalmamıştı ve en az benim kadar yorgun görünüyordu. Kısa bir süre sonra kendine geldiğinde, bana doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı. O an geriye çekilmek isterken Jungkook'a çarpmıştım.
"Bu kim?"
Jungkook, kafası karışmış bir şekilde bana ve karşımızdaki öfkeli adama bakıyordu.
"Gel buraya!"
Adam saçımdan tuttuğunda Jungkook araya girmişti ve adamın kolundan tutarak durdurmuştu.
"Sen kimsin!?"
Adam kısa bir süre bana ve Jungkook'a baktı. Saçımı hala tuttuğu için doğrulmakta zorlanıyordum.
"Görürsünüz... Sizi şikayet edeceğim!"
Jungkook ellerini sardığı kolu sıkmaya başladığında, adamın yüz ifadesi değişmişti. Artık bana değil Jungkook'a bakıyordu.
"Demek şikayet edeceksin. Ne güzel... Ben burada olduğuma göre polis merkezine kadar gitmene de gerek kalmadı."
Jungkook'un polis olduğunu anladığında tuttuğu saçımı bıraktı ve kolunu kendine çekerek sinirli bir şekilde uzaklaştı. Rothy söylediğinde haklı olabilirdi. Çevremde bir dedektif olması iyi bir şey olabilirdi.
Jungkook birden omuzlarımdan tutarak beni kendisine doğru çevirdiğinde kısa bir süre kendime gelememiştim. Bunu bana ve kalbime neden yapıyordu bilmiyordum ama zamanla bu durumun hoşuma gittiğinin farkındaydım.
Parmaklarıyla saçlarımı düzeltmeye çalışırken gözlerimi kırpmayı bile unutmuştum. Yüzüne vuran Güneş, tenini daha da parlak hale getirirken, saçlarıma olan dokunuşları kalbimin derinliklerinde tatlı hisler bırakıyordu. Gözlerimi ondan ayıramadığım saniyeler bittiğinde ellerini indirdi ve geriye çekildi.
"Gidelim hadi."
Şimdi de yan yana yürüyorduk. Beynim saçlarıma dokunduğu sahneleri bana tekrar tekrar gösterirken, saatlerce ellerim yanaklarımda gezmek istedim. İçimdeki oluşan bu his kalbimin varlığını tekrar tekrar gösterirken bir süre daha Jungkook'un yüzüne baktım. Olanlardan dolayı kendimi yaramazlık yapmış küçük bir çocuk gibi hissediyordum.
Evimin olduğu kata geldiğimde onun da beni takip ettiğini fark etmiştim. Durdum ve ona dönerek yüzüne baktım. Çok az kalmıştı. Biraz daha ona bakarsam yüzünü ezberleyecek bir hale gelecektim.
"Neden durdun? Bir şey mi oldu?"
"Hiç... Şey, eve mi gidiyorsun?"
"Hayır, Rothy bu akşam için beni çağırdı. Sana söylemedi mi yoksa?"
"Rothy? ..."
İsyan eder bir şekilde önüme döndüm ve evimin kapı şifresini girerek kapıyı açtım. Rothy'e nasıl bir ceza uygun olurdu merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FULL MOON ❥ LisKook ⊰
FanficHayatını bencillik ve büyüler üzerine kuran bir kadın, Büyüler ve yalanlar yüzünden hayatı yarım kalmış Lalisa Manoban, Ve hayatını adalet için çalışarak sürdürmüş dedektif Jungkook'un hikayesi. ⇀ 01.04.2020 24.05.2020 ↼ + Hikayede bazı kdrama dizil...