Güzel Mühittin Abi
Biricik Mühittin Abi
Kelle paçasına kurban olduğum Mühittin AbiMühittin Abi'ye yazdığım şarkıyı mırıldanarak hazırlanmaya devam ettim. Oğuzhanla kelle paça yemeye gidiyorum yavrularım. Bu aklınızın alamayacağı kadar romantik bir şey farkındayım. Şş. Kahkaha atmaya başladım. İçiniz kıpır kıpırken çığlık çığlığa kahkaha atasınız gelmiyor mu? Bana oluyor açıkçası. Tam bu sırada kapım açıldı. Abim bana içime bazı varlıklar kaçmış gibi bakmaya başladı.
"Niye gülüyorsun kendi kendine kızım sen?"
Sormasan şaşardım zaten. Hemen konuşmaya başladım.
"Gülmek de suç oldu iyi mi? Kelle paça yemeye gidiyoruz abi. Sence de çok güzel değil mi?"
Bu sefer daha tuhaf bakmaya başladı. Of keşke Su komik bir video atmış deseydim. Geçti bolu pazarı sür eşeğini Niğde'ye.
"Melike, bana söyleseydin ben seni götürürdüm. Biz seni aç mı bırakıyoruz? Kelle paça yani nedir ki? Allah Allah ya"
Ağzımı açardım ama kendisinin konuşup konuşup alanı terketme huyu vardır. Bu nedenle sessiz kalmaya devam ettim. Aradan geçen 15 dakikadan sonra tamamen hazır bir şekilde çıktım odamdan. Abim salonda beni bekliyordu. Annemler gelecekteki kayınbabamın ve kaynanamın evine gittiği için evde ben ve abim tektik. Salona girdim ve abim kalbimin baloncuklarını patlatacak cümlesini kurdu.
"Oğuzhan gelmiyor bizimle."
'Dört bir yandan kuşatılmış şehir gibiyim
Hiç tadım yok yine zehir gibiyim'Ya ne demek gelmiyor?! Oynamıyorum kardeşim! Oynamıyorum bana ne! Cânım göz yaşlarımı odama saklayıp gelmek istemediğime dair bir şeyler geveleyecekken abim devam etti.
"Bir yerde işleri varmış. Onları hallettikten sonra direk gelecek yanımıza."
Ohh. Allah'ım. O nasıl bir şeydi ya? Gerçekten kabullenmiştim sabaha kadar ağlamayı. Kalbim az önceki temposuna devam etti.
Abimle dışarı çıktığımızda Su da tam evin bahçesine girmek üzereydi. Bizi görünce gülümseyip selam verdi. Oy kadim dostum benim. Aklımdaki Su'yu döve döve sevme planlarımı daha sonraya erteledim ve hemen ön koltuğa uçtum. Hahaha yavrularım tabii ki ablanız ön koltuğa oturacaktı. Hem ben Su'dan 15 gün büyüğüm bir kere! Su'nun bakışlarına aldırmadan Oğuzhan'ım ile işkembe yeme heyecanıma kaldığım yerden devam ettim....
10 dakikalık yol ve 5 dakikalık bekleyiş. Nasıl bana 20 yıl gibi geldi bilemiyorum ama omuzumdaki eli hissettiğim an bir 20 yıl daha bekleyebileceğimi biliyordum. Kafamı yavaşça kaldırdım ve içinde yeşil noktacıklar olan açık ela gözlerine bakmaya başladım. Fatih Ürek'ciğim beni kırmadı ve hemen sahneye çıktı.
'Hosgeldin Yar Yüregime
Bosver Be
Elalem Ne Derse Desin
Hadi Hadi Hadi Hadi Hadeee'Şu şarkıyı dinletmek istedim bir an ona. Ya da şöyle yüzüne dönüp bağıra bağıra söylemek istedim nakaratı.
Kaptırdım ben yine."Kusura bakmayın kızlar halletmem gereken işler vardı."
Yav ne kusuru iki gözüm? Sen gelip şu biçare gönlümü şenlendirmişken kusurun olamaz.
"Ben neciyim? O kadar bekledim ben seni. Bütün erkekler aynı!"
Abimin Oğuzhan'ıma yaptığı sevgili triplerine kıkırdarken yemeklerimiz de geldi. Oğuzhan bana döndü gülümseyerek. Ulan!
"N'aber? Bugün ayrı bir şıksın. Hayırdır?"
YA GERÇEKTEN Mİ? Şık mıyım? Bugün mü? Hayır mıdır ki? Hayırdır hayırdır inşallah. Hep senin için bunlar ne sandın?!
Kendimi toparlamak zorundayım yavrularım. Biliyorum ki bunu sabaha kadar içimde dillendireceğim. Sevdiceğimi fazla bekletmeden cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
%106 Uyumu
Teen FictionGoethe 'Aşk zaman kaybından başka bir şey değildir' demiş. Bence kendisi bir halt bilmiyor. Her ne kadar annemle aynı kafada olsan da sana katılmıyorum Goetheciğim. Çünkü zira deli bir aşık olan bizzat kendim aşkı tanımlayacak kelimeler bulamıyorum...