'Şans meleğim nerelerdeydin
Tam zamanında geldin (süper, süper)
En güzel bölüm başlıyor
Yanıma uzan seyredelimBugün tam havamdayım
7/24 ayardayım dört dörtlük
Bi moddayım altın günüm bugün (altın günüm bugün)Sağımdan kalkmışım
Gülerek uyanmışım
Özlenecek meraklanacak bir sevgili var artık (bir sevgili var artık)'"Melike! Yeter artık! Kıs şu sesi!"
Ah, anneciğim. Çok üzgünüm lakin bu şarkıyı bir müddet dinleyeceğim sanırım. Yine de gelip beni pataklama potansiyelini anacığımda gördüğüm için sesi istemeye istemeye kıstım. Fakat 3 dakika sonra tekrar yükselttiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Sabah 5 senelik alışkanlığım üzerine yine Oğuzhan'ın, Sevgilimin! İşe gitmek için evden çıktığı saatte uyanmıştım ve bu sefer ona yakalanmıştım. Tabii ki benim sakarlığımdandı. İşe giderkenki hali her zerremi büyülemişti resmen. Bütün fonksiyonlarımı durduruyordu bu adam. Mantığım sevgili olduğumuzdan beri -bu 3 hafta oluyor- istirahat ediyordu. Arada onu zorla elinden tutup koltuğuna oturtuyordum. Arada işte. Kalbim mi? Onu sormayın çünkü bilmiyorum. Kendisi bir süredir benden bağımsız çalışıyor. Diğer organlarım onu dizginlemek istese de kalbim şımarık ve hırçın biri olup çıkmıştı.
Dirseğimi pencereye çenemi de elime yasladığım vakit birden bire dirseğim kaymıştı ve kafam sertçe pencerenin kenarına çarpmıştı. Çıkardığım 'Ah!' sesi ile de Oğuzhan'ın bakışları bana dönmüştü. Yaşadığı şaşkınlık kendini ilk hayrete sonra da muziplik akan bir sırıtışa bırakmıştı ve ben utancımı çağırıp öğlene kadar onu misafir etmiştim. Paşalar gibi de ağırlamıştım kendisini. Akşam ise asla unutmadığım 'Oğuzhan ile sevgilisiniz' cümlesini beynim ard arda söylemiş ve kendini yakmıştı. Şimdi biraz sıyırmış bir vaziyetteydim ve kimse beni durduramıyordu. Annemin bağırışlarının ardından 2-3 dakikalık kıstığım şarkının sesini saymazsak! Telefonumu cebime attım ve Kenan Doğulu'nun sesiyle inletmeye devam ettim evi. Bu şarkılar ne ara bu kadar güzelleşmişti yahu? Merdivenlerden saçma sapan dans figürleriyle inerken kapının zilini duydum.
"Ben açarım!"
Annemle evde tektik ve Demir yarım saat önce dershaneden çıktığını haber etmişti. Dershane uzak değildi zaten. Kapıdan 5-6 adım uzaklaştım ve mütemadiyen gıcık olan kardeşimi bu sefer ben gıcık etmek istedim yavrularım. Kapıyı açacak ve üstüne atlayacaktım. Biraz adrenaline ihtiyacım vardı aksi taktirde içimdeki duyguları bastırmam olanaksızdı. Hızla koşmaya başladım. Aradaki mesafeyi kapattığım hızla kapıyı açtım ve kapıdaki kardeşimin üstüne atladım.
"Ablasının kuzusu!"
Bir dakika rica edeceğim yavrularım! Ah, hayır! Tamam! Demir'in boynu bu kadar yüksekte değildi! Sardığım kollarımın arasındaki boyna baktım. Sonra izlemelere doyamadığım, hareket ettikçe bütün bedenimi hareket edemeyecek bir şekilde bitap düşüren âdem elması çarptı gözüme. Vücudumu yasladığım vücudun kasıldığını çok net bir şekilde hissediyordum. Kafamı biraz daha kaldırınca, bana şaşkınlıkla bezenmiş bir gülümsemeyle bakan dünyamın merkezini gördüm. Elimi ateşe değmiş gibi geri çektim. Evet, sadece elimi çekmediğimi sert zeminle buluşan kalçamdan anlamıştım. Beni yakıp kavurmasına büyük bir istek ile izin vereceğim ateşten bu kadar korkmam normal miydi bilemiyorum. Ama çok ani olmuştu bu! Oğuzhan'ın üstüne atlamıştım! Koskocaman kazık kadar adamın üstüne deve kuşu gibi atlamıştım! Birbirimize diktiğimiz bakışlarımız ve arka fonda Kenancığımın sesi!
'Şans meleğim nerelerdeydin
Tam zamanında geldin (süper, süper)
En güzel bölüm başlıyor
Yanıma uzan seyredelim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
%106 Uyumu
Teen FictionGoethe 'Aşk zaman kaybından başka bir şey değildir' demiş. Bence kendisi bir halt bilmiyor. Her ne kadar annemle aynı kafada olsan da sana katılmıyorum Goetheciğim. Çünkü zira deli bir aşık olan bizzat kendim aşkı tanımlayacak kelimeler bulamıyorum...