8. Bölüm

4.7K 249 3
                                    

"Neden böyle saçma yeminler ediyorsun ki?! Ben demiştim ama. Bak yemin etme Su demiştim sana! Olabilir! Sakalımız yok ki dinleyenimiz olsun!"

Su üzgün ve yorgun bir şekilde bana bakıp, konuştu.

"Kanka nereden bileyim ya? O zaman imkansız geliyordu. Ben böyle olacağımızı düşünemiyordum bile. O değil de beni seviyormuş lan. Melike inanabiliyor musun? Çoktandır seviyormuş beni. Mutluluktan uyuyamıyorum bile. Çok mutluyum Melike."

Tebessüm ettim bu haline. Ben de çok mutlu olmuştum. Deliye dönmüştük Su bana söylediğinde.

Bir 'vay be' de çekmiştim. Su'yun cesaretine hayran kaldım resmen. Ee sonuçta ben eğittim. Terzi kendi söküğünü dikemez derler. Doğru demişler! Tebessümüm buruklaştı birden. Sahi, biz olabilecek miydik? Ben de Su gibi hisseder miydim? Adımı söyleyince deliren ben, beni sevse ne yaparım açıkçası hayal bile edemiyorum.

Su ile Semih Abi'yi öğrendiğimden beri hevesliydim. İmreniyor insan. Oğuzhan'a ikisini gösterip 'bak insanlar neler yaşıyor' demek istiyorum. Sonra diyorum ki Melike çocuğun bir şeyden haberi yok ki. Ne yapmasını bekliyorsun ki? Dürtülünce kendime geldim.

"Melike üzüldüğünü biliyorum. Yapma böyle lütfen. Daha söylemedin ki hiçbir şey."

Konuyu değiştirmek için lafını kestim hemen. Mutluluğunu bozmak istemiyordum.

"Of bir sus ya! Şunları götür içeri. O yemini yedireceğim sana ben daha bekle."

Ellerindekiyle içeri girerken kıkırdadı. Şimdi soruyorsunuz yemin de yemin ne yemini bu diye. Benim güzel arkadaşım bir altın gününde yemin etmişti 'Semih beni severse ahan da buraya yazıyorum yeminle mahallenin bütün karılarını ben doyuracağım' diye. O zaman o kadar kızmıştım ki ona.

Saçmalığa baksanıza. Sen niye yemin ediyorsun ya meçhul bir şey için. Şimdi de Sular'da bütün kadınları topladık ve bütün servisleri biz yapıyoruz. Yorgunluktan gebereceğim resmen. Yemekleri de biz yaptık üstelik.

Ay bir de akşama Semih Abi'nin askerden gelişini kutlayacağız mahallece. Bunu abimlere de yapmıştık. Aslında özel şeyler olunca yapıyoruz.

Mahalleye baştan sona masa ve sandalyeler seriliyor, herkes ne varsa yapıp sofraya koyuyor. Böylelikle keyifli bir akşam oluyordu. Bu arada Semih Abi'nin yaşını 21 sanmayın sakın. Kendisi 27 yaşında ama okulunu bir türlü bitiremediği için askere de gidememişti. Hakikaten ne bitmez okuldu onunki!

Şimdi bu yorgunlukla bir de orayı çekecektim. Neyse artık. Oğuzhan'ım için değer. Doğru dürüst görmüyorum zaten yârimi. Elimdekileri önlerine bırakıp yerime geçtim. Maalesef Zehra ve Zeynep de buradaydı. Yan yana oturmuş, hanım hanımcık bir edayla gülümseyip sohbet ediyorlardı. Yalakalar!

Ben, Su ve Hümeyra Abla ise bir tarafa sandalyelerimizi çekmiş, ortada ben elimizdekileri yiyip sohbet ediyorduk. Hümeyra Abla bu mahallede çok sevdiğimiz bir insandı. Arkadaşımız gibiydi abladan çok. Ondan fikir de alırdık ama hiçbir zaman bize bir ima yapmadı ya da kimi sevdiğimizi sormadı fikirlerini hep söyledi bize her zaman ona kendi kendimize anlatmamızı bekledi ve biz de bu yüzden kendisini çok seviyorduk.

Arada onlara gider hem ikizlerle oynar hem de sohbet ederdik. Yardıma da gidiyorduk hamile olduğu için. Günlere pek katılmayan Nermin Abla konuşmaya başlayınca ona dikkat kesildi herkes.

"Ee Sultan Abla, senin bir oğlan vardı. Evlendirdin mi onu? N'aptın?"

Başlayacağım ha! Size ne ya! Zeynep hemen Sultan ANNEME gülümsemeye başladı. Zaten sabahtan beri kadının gözüne girmek için yapmadığı şey kalmamıştı. Resmen kaşınıyor.
Sultan Anne bana bakıp güldü. Yerim seni! Aramızda Su vardı. Su bir anda kalkıp böreklerin oraya gitti.

%106 UyumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin