24. Bölüm

2.7K 172 23
                                    

Medyada çilekeş Melikeceğimiz var!

Lütfenn casper okuyucu olmayın yahu! Şu yıldızlıcığı doldursanız mükemmel olur.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Belli bir oy sayısından sonra bölüm yüklemeyi düşünüyorum. Bu yüzden lütfen oy vermeyi unutmayın. Bir de yorumm 🌟❤️ Hadi bakalım gizem çözülsün!


Küçüklüğümden beri ilgimi çokça çeken kırmızı kapının önünde Cemal Amca ile nasıl konuşacağımın provasını yapıyordum.

Büyüğümdü ve ona Natrixle (Barkın) konuştuğum gibi elbette konuşamazdım.

Gözlerimin önünde birden Cemal Amca'ya cilve yapmam geldi. Kafamın hızlıca iki yana sallanması bu hayalin saçmalığın teki olduğunu kanıtlıyordu bence. İyice gitsin diye bilinçsizce daha fazla salladım iki yana. En sonunda bir milyoncuya dönen beyin hücrelerimin dinlenmesi adına kafamı sabit tuttum.

Tamam yok öyle bir şey Melo.

Çal artık şu kapıyı.

Hadi bakalım. Yuvarlak tuşa işaret parmağımı bir süre bastırarak kaldım. Aklıma Oğuzhan'ı sevmeden önce bu zilden nefret etmem geldi. Tabii ki sevdikten sonra her gün bu zili duymak istemiştim. Hatta annemlere 'ya sultan teyzelerin zil sesi harika biz de mi öyle yapsak' dediğimi hatırlıyorum.

Düşüncelerle daldığım bahçeden -yüzmeyi bilmiyorum yavrular- kapının açılıp ardından gözüken, bana Oğuzhan'ı hatırlattığı için ağlamama ramak bırakan kadın çıkarmıştı beni. Şaşkınlığını çabucak atıp gülümsedi bana. Ben de ona aynı şekilde karşılık verip konuşmaya başladım.

"Merhaba Sultan Teyze, nasılsın?"

"İyiyim kızım sağ ol. Sen nasılsın?"

Kafamı sallayarak cevap vermek daha makul gelmişti. İçimden iyiyim demek bile gelmiyor yahu.

"Cemal Amca evde mi?"

Onunla hesaplaşmamız gereken bir konu var!

İçim dışım havalara girmişti. Hayır Jim Carrey misin sen? Nesin Henry Letham mısın? Konu sevdiğim adam olduğu için böyleydim muhtemelen.

"Evet evet evde. Geç canım içeriye."

Ayakkabılarımı çıkardım ve Sultan Teyzeyi hiç yormadan sağ taraftaki dolaptan buraya ne zaman gelsem giydiğim krem rengi yumuşak terlikleri giydim. Ayaklarımdaki terliklere bakarken bu terliğin nasıl alındığı geldi aklıma. Kendimi terliklere dalıp giderken buldum. Garip bir ân.

15.07.2020

Önümdeki 36 numara kırmızı terliklere bakıp dudağımı aşağı doğru büktüm. Ya ben 40 giyiyorum bu ne? Sonuç olarak bu evin geliniyim canım! İnsan bir kenara da bana uygun terlik koyar. Topuklarımın dışarıda kalmasına neden olan terliklere bakan bir başka kişi Sultan Teyzeydi. O da benim gibi dudağını bükmüştü. Aynı ânda birbirimize baktık. İnşallah bu koca ayaklıyı gelin istemem demiyordur ya! Ayağımı da küçültemem ki! Acaba onuncu yüzyılda Çinlilerin yaptığı gibi ayaklarımı deforme mi etsem?

Yoo hayır! Oğuzhan ile konuştuk sonuçta bu konuyu. 4-5 aya evlenecek olan mahalledeki arkadaşım Kübra'nın düğünü için topuklu ayakkabı almaya gitmiştim. Oğuzhan da buluşuruz diyerek benimle gelmişti. Açıkçası ne kadar yoo ne gerek var desem de olayı gelmemi istemiyor musun sene bağladığı için hemen kabul etmiştim. Ayakkabılarımı hiçbir zaman başkalarıyla alamazdım. Özellikle topuklu ayakkabılarımı. Çünkü çoğu yer beğendiğim ayakkabının 40 numarasının olmadığını söyleyip yüz ifadelerini tam ortasına yumruk atmak istememe neden olacak bir biçime getirip beni yolluyorlardı. Bu yüzden yol boyunca arabada kıvranıp durmuştum. En sonunda yaşanmıştı maalesef.

%106 UyumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin