Begüm/Sinan
•
Yıllar sonra odasının değişmemesine o kadar sevinmişti ki genç kız. Tabii ki bunun için annesini defalarca uyarmamıştı! Odasına kavuşmak güzeldi.
Odası baştan sona turuncuydu. Odaya girdiğinizde istemeseniz de turuncu rengini sevmeye başlıyordunuz. Genç kız da böyle hissettiği için lisedeyken böyle bir oda istemişti ailesinden. Bayılırdı turuncu rengine.
Bir de esmer bir adama bayılırdı da beyefendi nerede bilmiyordu şu an. Hayır ben gelmişim değil mi?! Ben ben! Diye düşünüp yatağında yuvarlanırken çok sıkıldığını farketti.
İlk Melike ve Su'yu arayıp buluşma fikri canlandı zihninde ancak zaten bunun için sözleşmişlerdi. Bu sefer aklına gelen fikirle sırıtarak abisini aradı. Üçüncü çalışta açılınca neşeyle konuştu kız.
"Merhaba en sevdiğim abim! Nasılsın? İyisin inşallah."
Abisinin güldüğünü duydu genç kız. O da kocaman sırıttı.
"İyiyim. Sen nasılsın? Ne yapıyorsun evde?"
İçinden özlüyorum abi dedi. Çok özlüyordu sahi! Yanı başındaydı ama doyamamıştı ki yüzüne. O kadar özlemişti ki onun yüzünü her gördüğünde kalbinin farklı bir yerden burkulmasını. Derin bir nefes alıp konuştu.
"Odamla hasret gideriyordum. Kendisi annemin defalarca içini ütü masası ve süpürgeyle doldurduğunu anlatıp ikimizi de ağlattı."
Oğuzhan bir kez daha güldü kardeşine. İşlerinin arasındayken onu rahatlatan ikinci insan da kardeşiydi.
Birincinin sorulmasına bile gerek yoktu..."Abi!"
İ harfini uzattıkça uzatan kardeşi bir şey isteyeceğini yeterince belli etmişti. Lakin yine de uzattı konuşmayı Oğuzhan.
"Söyle bakalım."
Begüm sinsice sırıttı lakin abisine yansıyan kederli sesi zıtlık oluşturuyordu yüzüyle.
"Ben çok sıkıldım ya! İş yerine gelsem? Hıh? Evde yuvarlanmaktan başka bir şey yapmıyorum abi!"
Oğuzhan seve seve kabul etti bu teklifi. Çok özlemişti kardeşini. Evin içinde varlığını her zaman belli eden biriydi Begüm. 4-5 yıldır evdeki sessizlik canını sıkmıştı hep. Gözleri masasındaki bitmemiş işlerine takıldı. Yeni bir ihale vardı ve bu oldukça kârlı bir ihaleydi. Lakin hâlâ doğru düzgün konuşamamış bir karara varamamışlardı. Zaten 2 ay sonraydı ihale günü.
Atanamamayı çoktan kabul etmişti. Çok isterdi edebiyat öğretmeni olmak ama atanmadıkça kendini işsiz ve boş bir insan gibi hissediyordu. Hâl böyle olunca ikinci yeteneğine yöneldi. Garip bir şekilde edebiyatın yanında sayıları da seviyordu Oğuzhan. Memnundu yine de.
Şimdi düşündükçe bir öğretmene göre fazla sabırsız olduğunu fark ediyordu. Daraltabilirdi onu bu meslek. Kalıbına uymazdı.
Aynen aynen! İyi ki atanamamışım.
Belki de bu bir teselliydi...
Derin bir nefes alıp kardeşi geldiğinde onunla ilgilenebilmek için işine devam etti.
Begüm ise odada dans ede ede hazırlanıyor, ağzından şarkısı eksik olmuyordu. Hakikaten sıkılmıştı evde. Bu Sinan da konuşmadıkça umudunu kaybediyordu.
Hayır hayır! Sende bu iş kızım!
Kendine gaz verme işi tamamlanınca son kez düzeltti üstünü aynada. Giydiği şık ve rahat kot şortun üstüne asker yeşilinde bir askılı giymiş onun üstüne de abisinden arakladığı krem rengi bol gömleği önünü kapatmadan geçirmişti. Kollarını dirseklerine kadar katladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
%106 Uyumu
Fiksi RemajaGoethe 'Aşk zaman kaybından başka bir şey değildir' demiş. Bence kendisi bir halt bilmiyor. Her ne kadar annemle aynı kafada olsan da sana katılmıyorum Goetheciğim. Çünkü zira deli bir aşık olan bizzat kendim aşkı tanımlayacak kelimeler bulamıyorum...