Klişeler sıkıcı olabilir çoğu zaman. Lakin unutmayın her klişe klişe olabilmek için herkes tarafından güzel bulunmuş veya olması mümkün olan şeylerdendir. Bu yüzden ben de sizin güzel tahminlerinizdeki gibi gidiyorum. Evet evet! Oğuzhan'ın kardeşi, Sinan'ın da maniti ahhahshagaha.
Yazarın Ağzından;
Bir nefes daha çekti genç adam yıllardır aklından çıkmayan ânılarla baş edemeyeceğini anlayarak. Zaten ne zaman baş edemese bir sigara daha eksilirdi paketten. Bu işten nasıl çıkacağını defalarca düşünüyor ama hiçbir çözüm yöntemi bulamıyordu. Her türlü bir sıkıntı vardı. Sonra O'na kızdı.
Neden gitti ki?! Kalsaydı! İnadına yanımda kalsaydı ne olurdu sanki?!
Bunu söylediği için de bu sefer kendine kızdı.
Ulan angut kıza neler dedin? Ne yapsın senin yanında?
Kafasını yaslandığı balkonun duvarına vurdu. Kim bilir kaç defa şu sahneyi yaşamıştı. Olmuyordu işte. Eksikti bir şeyler. Hayatı yürümüyordu. Yaşıyordu ama aynı zamanda soyutlanmıştı her şeyden.
Yıllar sonra bunu farketmesi neye yarayacak diye düşündü. Belki de o her şeyi unutmuştu. Kendisine karşı hissettiği her şey bitmişti belkide. Sinirlendiğini hissetti adam.
Hayır! Ne unutması lan?! Kız ağlaya ağlaya anlattı! Kolay kolay bitemez öyle!
Kendi kendine güldü. Acınacak hâldeydi. Otuz yaşına merdiven dayamış adamın ergen bir çocuğa dönüşmesi kesinlikle acınacak hâldi. İşte bu yüzden yine kızdı ona.
Kendisinin aklından çıkmamıştı ama o başka bir şehirde unutmuştu bile. Madem unutacaktı niye söylemişti ki?! Niye sokmuştu kendini adamın aklına? Acı çekmesini mi istiyordu yani?! Kızın 18 yaşındayken söyledikleri yıllardır adamı etkisi altına alıyordu.
Küçücük kız gelip sana hislerini açıkladı diye ne bu lan? Unuttu işte o! Kim bilir gelince senden özür bile diler! Gerçek değildi, küçüktüm öylesine hislerdi işte!
Siniri bozulmuştu iyice. Küçük balkonda bir iki adım atıp dirseklerini korkuluğa yasladı.
Arkadaşının gevşek gevşek söylediği sözler geldi aklına. Birini de bulamamıştı değil mi? Neden peki? Neden kimseyle olamamıştı onun kendisine itiraf ettiği duygularından beri? Sevgilisi bile olmamıştı yahu! İlk başlarda gitmesine sevinmişti bile.
Gider beni unutur, eğitimine odaklanır diyordu. Yok yok vallahi aptaldı bu adam! Beni unutur demişti değil mi? Ne kadar sinirlendiriyordu şimdi bu olasılık onu.
Gittiğinden aylar sonra anlamıştı hayatanın ne kadar zorlaştığını, bir yanının eksik kaldığını o vakit anlamıştı. Begüm'e de aşk olsundu. Bir kere reddetti diye hemen gitmiş miydi yani?!
Ne bileyim biraz dursaydı yanımda! Gözümün önünde olsaydı!
Kaç kere Oğuzhan ile konuşmak istemişti. Kaç kere ortam hazırlamıştı ama söyleyememişti. Ne söyleyecekti ki? Kardeşin beni seviyor mu? Bunu söyleyince ne olacaktı? İspiyonlar gibi kızın duygularını abisine mi söyleyecekti. E karşısına geçip ben de onu seviyorum diyemiyordu ki! Begüm'ü seviyor muydu?
Ah, siktir et!
Arkadaşı da farkındaydı bu hâllerinin. Kaç yıldır tanıyordu Sinan'ı. Vardı bir şeyler ama o yalnızca hayırlısı diyor düşünmeyi bırakıyordu.
Daha fazla saçmalamadan sigarasından son nefeslerini çekti. Kardeşiyle o zibidiyi tek bırakmanın ne kadar ahmaklık olduğunu düşünüp hızlı hızlı bitirip, söndürdü sigarasını. Aynı hızla salona ilerledi. Girer girmez konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
%106 Uyumu
Teen FictionGoethe 'Aşk zaman kaybından başka bir şey değildir' demiş. Bence kendisi bir halt bilmiyor. Her ne kadar annemle aynı kafada olsan da sana katılmıyorum Goetheciğim. Çünkü zira deli bir aşık olan bizzat kendim aşkı tanımlayacak kelimeler bulamıyorum...