Bölüm 7

2.5K 186 198
                                    

Sabah erkenden kalkıp kahvaltımı yaptım. Üstümü de giyinip(medya) Jungkook'a mesaj attım.

Ben
Günaydın Jungkookie.

Birkaç dakika sonra cevap gelmişti.

Jungkook
Günaydın hocam.

Ben
Aynı yere gidiyoruz sonuçta. Beraber gitmek ister misin? Arabayla gidiyorum ben.

Jungkook
Aslında çok sevinirim hocam.

Ben
Okul dışında hyung diyebilirsin. Beş dakikaya kapının önüne çık. Yoksa geç kalacağız.

Jungkook
Tamam hyung.

Telefonu cebime atıp aynanın karşısına geçtim. Saçıma da şekil verip çıktım. Ayakkabılarımı giyerken Jungkook da hazır bir şekilde çıktı. Nötr surat ifadesiyle eğilip selam verdi.

"Tekrardan günaydın hyung."

Onun aksine gülümsedim. "Günaydın. Hadi gidelim."

Ben merdivenlere yönelirken o asansöre ilerledi. Kolundan çekip merdivenlerden inmesini sağladım. Binadan çıkıp arabaya bindiğimizde arabayı çalıştırıp emniyet kemerimi taktım. Jungkook'ta yanımda ki yerini aldığında ona baktım.

Bana ne oldu dercesine bakarken merakını giderip konuştum. "Emniyet kemerini takmayı düşünmüyor musun?"

Omuz silkti. "Evet."

Oflayıp kemere uzanıp ben taktım. Geri çekilip tekrar ona baktığımda kaskatı kesilmiş şekilde karşıya bakıyordu. Sanırım hala uykusu vardı.

Okula vardığımız da bahçede olan öğrencilerin dikkatini çektik. Arabadan inip binaya ilerlerken hemen hemen hepsi bize bakarak yanındakilerle fısıldaşıyordu.

O sınıfa, ben öğretmenler odasına ilerledim. Bugün onlara dersim öğleden sonraydı. Ayrıca ilk ders saati boştum. O yüzden sınıfımda ki öğrencilerin belgeleriyle ilgilenmeyi planlıyordum.

Her sene öğrenci bilgilerini öğretmenlerin yenilemeleri gerekiyordu. Dersleri başladığında liste sırasına göre öğrencileri çağırıp bilgileri doldurdum.

Sıra son öğrenciye yani Jungkook'a geldiğinde beklemeye başladım. Öğretmenler odasında tek ben vardım. Kapının tıklatılmasıyla o tarafa baktım. Jungkook olduğunu gördüğümde gülümseyip karşımdaki sandalyeyi gösterdim.

Gelen öğrencilerimin çoğuyla bir yandan da dertleşmiştim. Umarım Jungkook'ta bana karşı açık olurdu. Önüme gelip saygıyla eğilip öyle oturdu. Ona karşı tekrar sıcak bir gülümseme verip bilgi formundaki sorular sormaya başladım.

"Spor yapıyor musun Jungkook?"

"Evet hocam."

Kağıttan başımı kaldırıp ona baktım. "Evet demen yetmiyor. Hangi spor dalıyla uğraşıyorsun açıklar mısın lütfen?"

Başını salladı. "Küçüklüğümden beri bir sürü farklı sporla uğraştım ve neredeyse hepsinden lisansım var. Ama hepsine ara verdim. Şimdi sadece fit kalmak için Fitness yapıyorum."

Evet kaslı bir vücudu vardı ama bu kadar sportif olduğunu bilmiyordum. Dediklerini kağıda geçirirken diğer soruyu sordum.

"İleride yapmak istediğin meslek ne?"

"Bilmiyorum. Hiç düşünmedim."

Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Neden?"

Omuz silkti. "Bilmiyorum sporla ilgili bir şey olur heralde."

Boşluğu doldurup diğer soruları da sordum. İşte klasik ev adresini, babasının ve annesinin ne iş yaptığını sordum. Kağıdı tamamen doldurduğumuzda dosyaya yerleştirip ona baktım.

"Zilin çalmasına beş dakika var kantinde bir şeyle içelim gel."

Sadece başını sallayıp yanımda yürümeye başladı. Soğuk davranıyordu ve ben bu davranışının sebebini 20 yaşında olup hala lise okumasına vuruyordum.

Kantine giriş yaptığımızda ona döndüm. Bizden başka kimse yoktu. "Bir masaya otur sen, ben de kahveler alıp geleyim. Bu arada ne içmek istiyorsun?"

Nötr ifadesiyle cevapladı. "Siz ne içiyorsanız ondan içerim."

Arkasını dönüp bir masaya ilerlediğinde ben de kahveleri almak için otomata ilerledim. İki tane americano alıp ona doğru yürüdüm.

Oturmadan kahveyi ona doğru uzarıcakken ayağım sandalyeye çarptı ve kahve üstüne döküldü. Siktir.

"Ahh!"

Hemen yerinden kaldırıp tuvalete soktum. Bir yandan üfleyip bir yandan da gömleğinin düğmelerini açıyordum. Gömleği tamamen çıkartıp ona baktım. Ses çıkartmamak için kendini kasıyordu.

Peçete alıp kahve dölülen yeri tampon yaparak temizlerken bir an durup vücuduna baktım. Oha 8 tane baklavası vardı ve ah şey göğüs kasları baya belirgindi.

Başımı kaldırıp ona baktığımda beni izlediğini fark ettim. Bakışlarımı tekrar göğüsüne indirip biraz daha kuruladıktan sonra bir adım uzaklaştım.

"Beni burada bekle yanık kremiyle üstüne giyebileceğin bir şeyler getireceğim."

Bir şey demeden sadece başını salladığında tuvaletten çıkıp bir yardım kitinin içinden yanık kremi aldım. Öğretmenler odasına da gidip bilerek büyük beden aldığım gri fermuarlı hırkayı alıp koşar adımlarla Jungkook'un yanına geri döndüm.

İçeri girdiğimde teneffüs zili çalmıştı. Hemen dönüp kapıyı kilitledim. Bakışlarımız kesiştiğinde yutkundum. Elleri cebinde duvara yaslanıyordu ve bir dizini de kırmış ayağıyla duvardan destek alıyordu. Kabullenmekte hala zorlanıyorum ama ben galiba Jungkook'tan etkilenmiştim.



🤎

Private Lesson |YoonKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin