Bölüm 12

2.2K 167 88
                                    

Gözlerimi açtığımda bakışlarımı Jungkook'a çevirdim. Hızlıca gözlerini kapatıp uyuma takliti yaptı. Gülmemek için dudağımı ısırıp daha sıkı sarıldım.

Karşılık vereceğini düşünmediğim için gerinirken bir an da o da kollarını sıkılaştırınca donmuştum. Her ne kadar dışarıdan sert ve duygusuz görünsede çocuksu bir ruha sahipti.

Başını çekingence göğsümden kaldırdı. "Günaydın hyung. Sana yük olduğum için üzgünüm."

Kaşlarımı çatıp ben de ona baktım. "Saçmalama Jungkook ne yükü. Ayrıca sana da günaydın. Hadi kalk kahvaltı yapalım."

Hala göğsüme sarılıyken arkasındaki komodine uzanıp telefonumdan saate baktım. 11.23'tü. Jungkook'u ezdiğimi farkedip geri çekildim. Baktığımda kızarmış olduğunu gördüm. Tanrım utandığında acayip sevimli oluyordu!

Gülerek konuştum. "İyi misin?"

O da gülüp cevaplayacakken kapı çaldı. Birbirimize bakıp ayaklandık. Ben önde o arkada kapıyı açtık. Meraklı bir Jeon çiftini beklemiyor değildim. Sonuçta çocukları gece evine dönmemişti.

"Günaydın çocuklar. Jungkook gece dönmeyince meraklandık. Neden gelmedin Jungkook, okul yok mu?"

Bay Jeon'un sorusunu ben cevapladım. "Sizlere de günaydın. Dün okulun tatil olduğunun haberini alınca dersten sonra film izleyelim dedik. Yorulmuşuz ikimiz de burada kalabileceğini söyledim bende."

Jungkook başıyla hemen onaylarken annesi söze girdi hemen. "Ah sağ ol Yoongi. Dün gece acil bir işimiz çıktığı için giderken Jungkook'un olmadığı fark edince sende olmasını umduk."

Jungkook kaşlarını çatıp bir adım atıp kapıda yanıma geldi. "Ne işi?"

"Sana daha sonra anlatırız ayak üstünde söylemeyelim. Şimdi tekrar gideceğiz mutfakta sana punkek yapmıştım. Yoongi'nin de bir işi yoksa beraber yiyin."

"Baba bana da açıklar mısınız ne oluyor?!"

Jungkook'un kollarını sıvazlayıp sakinleştirmeye çalıştım. İkisi de omuzlarını düşürüp derin bir nefes verdiler. Annesi yumuşak bir sesle açıkladı.

"Jungkook büyükannen kalp krizi geçirmiş ve durumu hala kritik. Pek iyi anlaşamadığınızı bildiğimizden sana haber vermedik zaten bizi gördüğünde seni görmek istemediğini söyledi."

Pot kırdığını düşünüp toparlamaya çalıştı. "Yani sen keyfine bak tatilmiş zaten ders çalış, aklın kalmasın tamam mı?"

"Anne onu görmeye gitmeyeceğim ama geçmiş olsun dediğimi iletin. Dikkatli gidin görüşürüz."

Birbirlerine el salladıklarında ben de baş selamıyla geçirdim onları. Jungkook'a söndüğümde modunun düşmüş olduğunu gördüm. Haklı, sonuçta büyükannesi hastanede yarıyordu.

İnce belinden tutup çektim. Yüzlerimiz yakındı. "Üzülme Jungkook iyileşecektir eminim. Hem o punkekleri tek başına yiyeceğini düşünmüyorsundur umarım."

Son dediğime kıkırdadığında burnunu sıkıp sarıldım. Kollarını boynuma atıp aynı şekilde başını da boynuma gömmüştü. Belini okşayıp bedenlerimizi ayırdım.

"Hadi kahvaltı yapalım artık."

Kafasını salladı. "Tamam hyung ben gidip punkekleri getiriyim."

Gülümseyip başımla onayladım. O kendi evine gittiğinde ben de kapıyı açık bırakıp mutfağa ilerledim. Kahvaltılık bir şeyler çıkarttım. Tabakları çatalları da yerleştirip çay yaptım.

Kapı kapanma sesi duyduğumda mutfak kapısına bakıp hala benim pijamalarımla duran Jungkook'un gelişini izledim. Elimdeki punkekle dolu tabağı masaya koyup bana baktı.

"Hyung."

Holly'nin mamasını koyup ona baktım. "Hmm?"

Sandalyeye oturdum ve oturmasını bekledim. Ama o utangaçça elleriyle oynayıp yerinde bir ileri bir geri sallanıyordu.

"Jungkook otur ve bana neyden rahatsız olduğunu söyle."

Sesim biraz sert çıktığı için kocaman açtığı gözleriyle bana bakıp hızla karşımda yer edindi. Çok sevimliydii.

"Şey diyecektim. Ben böyle sende falan kaldım ya. Hala buradayım falan. Rahatsız oluyor musun?"

"Hayır Jungkook kafanda böyle saçma kuruntular kurma. Burada olmandan gayet mutluyum daha sık gel."

Sanki bir çocuğa pamuk şeker veriyormuş gibi heyecanla gülümsedi. "Tamam hyung! Hadi yiyelim."

Başımla onaylayıp yemeye başladım. Onunda yediğini gördüğümde gülümseyip karnımı doyurmaya odaklandım.

•••

Kahvaltımızı yapıp ortalığı toplamıştık. Şimdi de çalışma odasında Jungkook'a çözmesini istediğim yerleri işaretliyordum.

"Bu 15 soruyu ben duş alana kadar çöz. İşim bitince hanına geleceğim."

Hızlıca başını salladı. "Tamam hyung."

Saçını karıştırıp ayaklandım ve banyoya yöneldim. Çoğu sorusunun yanlış çıkacağına emindim ama gayret ederek öğrenmesi gerekti.

Hızlıca duşumu aldıktan sonra havluyu belime sarıp omzumdaki havluyla saçımın suyunu alarak odama girdim. Direkt dolabıma yönelip giyeceklerimi çıkarırken arkamdan ses duymamla durdum.

"H-hyung."

Private Lesson |YoonKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin