Bölüm 35

1.2K 97 56
                                    

Yoongi derse birkaç dakika geç girdi. Kısa bir özür dileyip ve derse başlayıp tahtaya not almamız için bir şeyler yazdı. Yazdıklarını hemen defterime geçirip onu izlemeye başladım.

Yazmayı bitirdiğimi görüp eliyle yanına çağırdı. Yanına gittiğimde kalemini uzattığında yoklamayı almamı istediğini anladım.

"Çocuklar size verdiğim formları öğle arası Jungkook'a vermeyi unutmayın."

İşimi bitirdiğimde kalemini geri verip yerine geçtim. Masasına not bırakmıştım.

•Yoongi•

Kimlerin gelmediğine bakmak için listeye göz atacakken masanın kenarındaki küçük kağıt parçası gözüme takıldı.

Modun düşük gibi, umarım ciddi bir şey olmamıştır. Neşelen, çünkü öğle arasına sevgilin seni elleriyle besleyecek~
Jungkook^^

Gülüp kağıdı cebime koydum ve Jungkook'a baktım. Dirseğini masaya, çenesini de avuç içine yaslamış beni izliyordu.

Diğer öğrencilerin bir şey anlamaması için bakışlarımı kaçırıp dersi anlatmaya devam ettim. Jungkook, ayrıldığımız(!) günden beri derslere ağırlık verip sıkı notlar almaya başlamıştı. Bir yandan sevinsem de sebebini merak ediyordum.

Zil çaldığında masamın başına geçip diğer ders dağıtacağım testleri düzenlemeye başladım. Yanıma gelen öğrenciyle başımı kaldırıp ona baktım. Bu geçen tuvalette Jungkook'un yumruklamak üzere olduğu öğrenciydi.

Söze girmediğini fark edip konuşması adına ben başlattım sohbeti.

"Bir şey mi diyecektin?"

"Hocam ben sizden şey isteyecektim. Imm istek değil, rica."

Utandığı bariz bir şekilde belliydi. "Evet seni dinliyorum."

"Eğer okuldan sonra boşsanız, şey yani işiniz yoksa acaba-"

"Hocam! Bakar mısınız bi'?"

Öğrencinin lafını bağırarak kesen kişi Jungkook'tu tabii ki. Sözü yarıda kesilmiş öğrencinin saçını karıştırdım.

"Bir dakika bekle geliyorum hemen."

Başıyla onayladığında Jungkook'un yanına gittim. Kaşları çatıktı ve yüzü kızarıktı. Ama bunun utançtan olduğunu hiç sanmıyorum.

Kimsenin duymaması için fısıldayarak konuştum. "Bebeğim ne oldu? Neden kızardın?"

"Seninle konuşan o çocuk kim?"

"Bilmiyorum, onun sınıfına girmedim hiç ama o da bu okulda bir öğrenci. O yüzden ilgilenmek zorundayım. Şimdi sakinleş tamam mı?"

Göz kırpıp beni bekleyen öğrencinin yanına geri döndüm. Bu arada öğrenci diyip duruyordum da adı neydi acaba?

O ağzını açmış konuşacakken söze ben girdim. "Devam etmeden önce, adın ne?"

Kendini toparlayıp hemen gülümsedi. "Dong Gyu, hocam."

"Evet, şimdi seni dinliyorum Dong Gyu. Zil çalmadan söyle bakalım."

Tekrar gülümseyip başıyla onayladı ve büyük ihtimal ben yanında değilken kafasında toparladığı cümleyi dile getirdi.

"Hocam bu okul çıkışı müsaitseniz, sadece bir seferlik, bi' kafede ders verir misiniz?"

Beklenti dolu gözlerle bakmaya başladığında ne diyeceğimi bilmedim. Evet bir işim yoktu. Yani beni tehdit eden kişiyi yakalamak dışında yoktu.

Gülümseyip siyah saçlarını karıştırdım yine. "Olur tabii. Çıkış zili çaldığında öğretmenler odasının önünde bekle beni."

Sevinçle ellerini birleştirip eğildi. "Çok sağ olun hocam. Zil çalmadan gidiyim ben. İyi dersler."

Baş hareketimle karşılık verirken zil çaldı ve sınıf dolmaya başladı. Jungkook bana cidden korkutucu bakışlar atarken bozuntuya vermeden derse başladım.

•••

Zilin çalmasıyla eşyalarımı elime aldım. "Çocuklar diğer ders testleri kontrol edeceğiz. Afiyet olsun herkese."

Öğretmenler odasındaki masama geçip Jungkook'u beklemeye başladım. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde gülümseyip ayağa kalktım ve elindeki kağıtları alıp masaya koydum.

Ben gülümseyerek ona bakarken, o somurtuyordu. "Bugün okulda yiyelim. Domuz göbeğiyle puding varmış."

Belinden hafif ittirerek odadan çıkmamızı sağladım ve tuvalete soktum. Şansımıza kimse yoktu.

Favorilerini kulağının arkasına atarken belinden tutup kendime çektim.

"Güzelim neden soğuk davranıyorsun?"

"Güzelim deme bana. Yumuşuyorum."

Küçük bir kahkaha atıp yüzümü boynuna gömüp küçük öpücükler bıraktım. Çok özlemiştim tenini kokusunu.

Ellerini omuzlarıma koyup beni durdururken başımı kaldırdım boynundan. Kaldırmamla dudaklarımı öpmeye başlaması bir oldu.

O kollarını boynuma sarıp ensemdeki saçlarımla oynarken ben de ince beline sarılmış, bel boşluğunu okşuyordum.

Sifon sesi duymamızla hızla ayrılıp, birbirimize baktık. Elinden tutup bir kabine girmemizi sağlarken, klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdum. Onuda kucağıma oturtup tek benim ayaklarımın görünmesini sağladım.

Jungkook'a baktığımda korktuğunu çok net bir şekilde anlamıştım. Gözlerinin dolmasıyla kollarını boynuma sarıp oraya gömüldü. Tanrım o böyle yaparsa ben düzgün düşünemezdim ki!



Sonlara doğru fici bozmam ve sıkıcılaşması... bu arada bir bokluk yapıp dün gece final bölümünü yazdım:d kendimi boşlukta hissediyorum:'(🤎

Private Lesson |YoonKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin