Bölüm 18

1.9K 141 61
                                    

Salon da oturuyorduk. Durumu açıklamıştık ama hala şaşkın olduğu yüzünden belli oluyordu. Taehyung da, Jimin'e birine söylememe konusunda ısrar etmişti. Canım kuzenim, zor duruma düşmemi istemiyordu.

"Hyung endişelenmeyin, tabii ki kimseye söylemem. Ama yakalanmamaya dikkat edin. Çünkü, Jungkook'ta biliyordur, geçen sene bir öğretmenle, son sınıflardan birinin ilişkisi ortaya çıktı. Öğretmen, okuldan atıldı ve öğretmenlikten men edildi. Öğrencide atıldı tabii."

Yutkunup Jungkook'a baktım. O da bana bakıyordu ve gözlerindeki endişe bariz bir şekilde belliydi. Güven verircesine elini tutup sıktım. Ardından Jimin'e döndüm. Ellerimize bakıyordu.

"Endişelenme Jimin dikkatli olacağız ayrıca söylemeyeceğin içinde minnettarız."

Gülümseyip başını eğdi. Taehyung'un karnının guruldamasıyla tüm bakışlar ona döndü. "Ya! Ne bakıyorsunuz öyle, iki saattir konuşuyorsunuz acıktık burda!"

Üçümüzün kahkahas mutfağa yöneldik. "Jimin, Jungkook siz şunları masaya götürün ben de krepleri yapıp getiriyim."

İkisi de başlarını sallayıp kahvaltılıkları taşımaya başladılar. Jimin sonuncusunu almaya geldiğinde yanıma gelip, pişmiş krebi tavaya kokmamı izledi.

"Hyung, Jungkook'la ilişkin nasıl başladı?"

Bu soruyu beklemiyordum. "Nasıl yani?"

"Yani birbirinizi nasıl sevmeye başladınız?"

"Emin değilim belirli bir şey yok. Kendimi onu düşünürken bulup duruyordum. Sonra yakınlaştık. Ama onu bilemem."

"Ne demek bilmem?"

Kapıdan gelen sesle ikimiz de o tarafa döndük. Somurtkan, kolları göğsünde bağlı ve tek omzuyla kapı pervazına yaslanmış bir adet Jungkook bize bakıyordu.

"Jimin, sana ne ilişkimizden. Neden kurcalıyorsun?"

Jimin ne diyeceğini bilemez bir şekil bir bana bir Jungkook'a baktı.

"Üzgünüm sadece merak etmiştim."

Başka bir şey demeden salona, Taehyung'un, yanına gitti. Son krepi de tabağa koyup yanıma gelmiş Jungkook'a döndüm.

"Jungkook neden öyle davrandın?"

"Seni beğendiği çok bariz bir şekilde açık. Erkeklerden hoşlandığını da öğrendi sulanmadan durmaz şimdi."

"Jungkook saçmalama. Ayrıca ben seni seviyorum ve başkasının ne yaptığı umrumda değil. Hadi sakinleş, kahvaltıya geçelim."

Derin bir nefes verip arkamdan beni takip etti. Elimdeki tabağı da sofraya koyup diğerlerine baktım.

"Hadi gelin, her şey hazır."

Taehyung anın da masaya kurulup bir krebi önündeki tabağa yerleştirdi.

"Oh be sonunda. Nasıl acıkmıştım anlatamam."

Bu haline gülerken yanında oturan Jimin dikkatimi çekti. Morali bozulmuş gibi görünüyordu. Jungkook'a baktığımda umursamaz bir şekilde kahvaltısına başladığını gördüm. Ben de yemeğe başlayıp, ortaya bir konu attım.

"Karlar eridi ve yarın okullar açılıyor. Sıkı çalışın sürpriz bir sınavı yapabilirim."

Jungkook ve Jimin anında başlatını kaldırıp, kocaman açtıkları gözleriyle bana bakarken gülmeden edemedim. Jimin mızmızlandı.

"Ya hyung~ sözelim kötü benim."

Jungkook göz devirip araya girdi. "Sevgilim öyle bir hainlik yapmaz, değil mi?"

Bu hallerine gülüp ağzıma bir lokma attım. Maşallah güzel yapmışım. Tam kocalık adamım be.

"Sevgilin bir öğretmense tabii ki yapabilir. Ayrıca Jimin takıldığın ve anlamadığın yerleri sorabilirsin. Bunu söylememe gerek yok diye düşünüyorum."

Gülümseyip başını salladı. Taehyung dolu ağzıyla bağırarak konuşmaya başladı.

"Aaaa ben size söylemeyi unuttum! Ben de hani pazartesi başlıyorum ya burs aldığım üniversiteye. İşte bize bir okul seçip orda güzel sesli öğrencileri bulup eğitmemizi istediler! Bende sizin okulu seçtim! Artık hep beraberiz- öhö öhö öhö"

Ağzındaki lokma boğazına kaçtığında öksürmeye başladı. Jimin telaşla sırtına vururken, ben de böyle olacağını tahmin ettiğimden önceden doldurduğum su bardağını uzatıp içmesini sağladım.

Küçüklüğünden beri hep böyleydi. Jungkook hala kimseyi takmadan kahvaltısını ederken, trip yemeye devam ettiğimi anladım.

Reçel kasesini alıp ayaklandım. "Junkook, benimle gelir misin şunu dolduralım. Az kalmış."

Omuz silkip yemeye devam ederken eğilip kulağına fısıldadım. "Eğer gece yatakta tek uyumak istemiyorsan gel. Ayrıca sen yatakta yatarken ben de Taehyung'la beraber uyurum ve Tae bir şeye sarılamadan uyuyamıyor, bilgine."

Gözlerini kocaman açıp ayaklandı. "T-tamam ya!"

Kıkırdayıp önden mutfağa giderken arkadan offlama seslerini duyuyordum. Mutfağa girdiğimizde kapıyı sesizce kapatıp Jungkook'a döndüm.

"Bebeğim neden bana trip atıyorsun?"

"Ya benimle ilgileneceğine Jimin'le ilgileniyorsun."

"Ama o misafir ve çekiniyor. Kendini soyutlamaması için öyle davranıyorum."

Pes etmişcesine omuzlarını düşürdüğünde gülüp dudaklarına bir öpücük bıraktım.

"Jungkook derslerine hiç çalışmıyorsun, acaba hata mı ettik beraber kalarak?"

Bir an donuklaştı. "Yoongi kalmamdan rahatsızsan söyle."

Yüzünü ellerim aradına alıp okşadım. Ayrıca o bana ismimle mi seslenmişti?

"Ya bebeğim ne alaka, olur mu öyle şey? Sadece derslerine çalışıp, başarılı olmanı ve o salak sınıftan yükselmeni istiyorum."

Kıkırdamasıyla ben de gülümsedim. "Ama sen o salak sınıfın, sınıf öğretmenisin ve ben o sınıftan ayrılırsam birbirimizi daha az göreceğiz."

"Ben de hangi sınıftaysan, o sınıfın sınıf öğretmeni olurum."

Burunlarımızı sürttüğümde utanıp başını eğdi. Bu haline gülüp çenesinden tutarak bana bakmasını sağladım. Tam öpüşecekken kapı açıldı.

"Hyung, Tae reçeli istiyor- ah çok üzgünüm şey ben geri gidiyim."

Jimin çıktıktan sonda başımı bıkkınlıkla Jungkook'un boynuna yasladım. Sessizce gülmeye çalıştığını anlayabiliyordum ve Jimin'le alıp veremediği neydi bir türlü çözemiyordum.




Analar gününüz kutlu olsun~ ananızla tartışmış bile olsanız gidin sarılın ve kutlayın. Ananız sonuçta~🤎

Private Lesson |YoonKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin