Boynuma sarılıp daha çok ağlamaya başladı. "J-jungkook benimle b-beraber eve ka-dar yürür müsün?"
Şaşırsam da bozuntuya vermeyip ben de ona sarıldım. "Tabii ki yürürüm."
Bahçeden çıktığımızda etrafına bakındı. "Neyse ya bundan sonrasını ben yürürüm Jungkook. Teşekkürler."
Gidecekken kokundan tutup durdurdum. "Jimin ne olduğunu anlatmak ister misin? İyi bir dinleyiciyimdir."
Tedirgince tekrar etrafa bakıp başını salladı. "Aslında birine anlatsam çok iyi olur."
"Tamam o zaman bir kafe de falan oturalım mı?"
"Hayır bana gidelim. Hatta bu gece bende kalmak ister misin? Aramızdaki buzları da eritiriz."
Küçük gözlerini benim gözlerime dikerek beklenti dolu bakışlarını attı. Jimin'i, Yoongi'ye yavşayacak diye sevmiyordum. Artık ortada beni ilgilendirecek bir durum kaşmadığına göre Jimin'i seve bilirim.
"Tamam olur. Ama ilk önce benim evime uğrayalım, kıyafet ve yarın okul için kitap falan alıyım."
Sevinip heyecanla beni onaylayıp koluma girdi. "Bence çok iyi arkadaş olabiliriz. Bu arada Yoongi hyungla nasıl gidiyor?"
Bir an da Yoongi'nin konusu açılınca donuklaştım. "Aslında ayrıldık."
Şokla önüme geçip durdurdu beni. "Neden?!"
Sevinmişe benzemiyordu. Demek ki Jimin hakkında düşündüklerim doğru değilmiş. "Boşver hadi gel gidelim de bana ne olduğunu anlat~"
Gülümseyip yine koluma girip yürümeye başladık. Eve vardığımızda Jimin Yoongi'nin kapısına yaklaştığında onu durdurup kendi evimin kapısına yönlendirdim.
"Sabah kendi evime geçtim."
Evden hızlıca eşyaları alıp çıktığımızda Yoongi de kendi evine giriyordu. Bizi fark edip durdu. İlk bana sonra Jimin'e bakıp bakışlarını tekrar bana çıkardı.
"İkinizi anlaşamıyor sanıyordum?"
Jimin cevap vermediğimi anlayıp atıldı. "Merhaba hyung. Evet aramız iyi değildi ama bir şans verelim dedik. Hatta bu gece Jungkook ben de kalacak."
Anladığını belirtecek bir şekilde başını sallayıp anahtarıyla kapısını açtı. Bize dönüp istekle baktı. "Biraz geçip oturmak ister misiniz?"
"Gerek yo-"
Red edecekken Jimin lafımı kesip söze girdi. "Çok seviniriz hyung. Hadi gel Jungkook."
İçer girdiğimizde Yoongi üçlü koltuğa oturduğu için tekli koltuğa geçecekken, Jimin'in kalçasıyla beni üçlü koltuğa itmesiyle Yoongi'nin kucağına oturdum.
Gözlerimi şaşkınlıkla açıp, kızaran yüzümü saklamaya çalışarak ayağa kalkmaya çalıştım. Ama Yoongi beklemediğim bir şekilde belimden tutup kalkmamı engelledi.
Jimin oturmuş parlak gözlerle ve heyecanla bizi izlerken Yoongi'nin sesiyle ona döndüm. "Jungkook biraz konuşalım benden kaçmayı bırak."
Sinirlerim yine gerilmeye başlamıştı. Tam çemkirecekken elini yanağıma koyup dengemi alt üst etti. Sadece gözlerine odaklandığımda derin bir özlem vardı.
Pes etmişcesine omuzlarımı düşürüp ellerimi omzuna koydum. Bu temasımız bile kalbimin deli gibi atmasını sağlamıştı.
"Yoongi kafamı karıştırıyorsun. Ayrılmak istedin ve ayrıldık. Şimdi neyi konuşmak istiyorsun benimle?"
"Jungkook bilmediğin şeyler var ve ben bunları sana anlatıp anlatmamak arasında gidip geliyorum."
"Neyden bahsediyorsun?"
"Senden isteyerek ayrılmadım."
🤎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Private Lesson |YoonKook|
FanfictionYoongi sınıf öğretmeni olduğu sınıfın, sınıf başkanıyla kapı komşusu olur ve bir şekilde yakınlaşırlar. Başlangıç: {12.04.20} Bitiş: {02.06.20} #1-yoonkook #1-kookga #2-vmin #5-j-hope #6-sugakookie