Son derse girecektik birazdan ve ders rehberlik olduğundan yine Yoongi girecekti. Tüm gün boyunca her derste çok güzel notlar almıştım ve eksiklerimi de sınıftakilerden kapatmıştım.
İçeri Yoongi girdiğinde sıramda gerinip ayağa kalktım ve o çağırmadan yanına gittim. Teneffüslerde düşünüp şöyle bir karar verdim: yani hala tam kabullenmesem de benden ayrılmak istemişti ve aramızdaki bitti. Bu yüzden ondan kaçmayı düşünüyordum hep ama dedim ki, neden kaçıyorum?
Bu yüzden tam tersi üstüne gidip, kızların sevgililerinden ayrıldıktan sonra güzelleşmeleri ve kendilerini iyi göstermeleri gibi, ben de çalışıp onsuz da hala iyi olduğumu hatta daha iyi olduğumu göstermek istiyordum.
O yüzden kaçmak yerine üstüne gidip başarımı gözüne sokacaktım. Gülümseyip elindeki kalemi alıp, yoklamayı aldım. Ardından sırama geçip diyeceklerini dinlemek için suratına bakmaya başladım.
Yüzünde hafif bir şaşkınlıkla bana bakıyordu. Hızlıca kendini toparlayıp diğerlerine döndü. "Çocuklar size bu formu dağıtmam istendi. Aileleriniz dolduracak ve en geç iki gün içerisinde hepinizin ki elimde olmalı."
Anlatarak dağıtmaya başladığı formları verirken cidden seksi görünüyordu. En son sıra bana geldiğinde umursamadan kağıdı elinden hızlıca çektim. Fazla hızlı çektiğim için kağıt parmağını kesmişti.
"Ü-üzgünüm hocam. İyi misiniz?"
Kesilen küçük yerden birazcık kan geldiğinde parmağını ağzına götürerek kanı temizlemişti. Gülümseyip saçımı karıştırıp masasına yürüdü.
"Önemli değil Jungkook-ah. Evet çocuklar herkes bu akşam ailelerine doldurtup yarın Jungkook'a versin. Jungkook sen de sınıf başkanı olarak öğle arası bana getir. Tamam mı?"
Hâlâ ona zarar vermenin getirdiği kötü hisle, dudağımı sarkıtıp başımla onayladım.
"Tamam o halde serbestsiniz."
Çantamdan Yoongi'nin bugün anlattığı notları çıkartıp, anlamadığım için, tekrar etmeye başladım. Edebiyat cidden karmaşık ve ezber istiyordu. Çok saçma!
"Nereyi anlamadın?"
Bir an da Yoongi'yi başımda dikilirken beklemediğim için korkudan sıçrayıp yüzüne baktım. Kıkırdayıp kalçasıyla itip yanıma oturdu.
Bu tavırlar da neyin nesiydi? Her şeye baştan mı başlamıştı kendi kendine? Hiçbir şey olmamış gibi davranıp sinirimi bozsada anlamadığım yeri parmağımla gösterip anlatmasını bekledim.
Benim için tane tane ve daha anlaşılır bir şekilde anlattığında daha iyi kavrayabilmiştim. O hâlâ anlamadığımı düşünüp örnekler verirken başımı çevirip yüzünü izlemeye başladım.
Beyaz teninin üstündeki o az çok belirgin olan çilleri ne kadar sevimli gösterse de küçük ve keskin gözleriyle sevimliliğini örtüp daha çok yakışıklılık ve seksilik katıyordu.
Dinlemediğimi fark edip bana döndüğünde yüzlerimiz çok yakın olmuştu. Bu yakınlığı özlemiştim ama sınıftaydık ve ayrıca ilişkimiz bitmişti.
Başımı notlarıma çevirdim. "Teşekkürler hocam daha iyi anladım."
Sahte bir boğaz temizlemesiyle ayağa kalktı o da. "Rica ederim Jungkook. Öğretmeninim sonuçta, anlamadığın başka yerler olursa gelip sor tamam mı?"
Tekrar saçımı karıştırıp cevap beklemeden masasına döndü. "Çocuklar zil çalıcak birazdan yarın görüşürüz."
Cümlesi biter bitmez zilin çalmadıyla herkes çıktı. Ben de eşyalarımı toplarken Yoongi'nin hâlâ sınıfta olduğunu fark ettim. Çantamı tek omzuma asıp kapıya yöneldim.
"Jungkook konuşalım mı bi-"
"İyi günler hocam."
Sınıftan çıkıp yürürken bir bedene çarptım. "Ah üzgünüm- Jimin, neden ağlıyorsun?"
Yazacak bir şey bulamadım.🤎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Private Lesson |YoonKook|
FanfictionYoongi sınıf öğretmeni olduğu sınıfın, sınıf başkanıyla kapı komşusu olur ve bir şekilde yakınlaşırlar. Başlangıç: {12.04.20} Bitiş: {02.06.20} #1-yoonkook #1-kookga #2-vmin #5-j-hope #6-sugakookie