Taehyung büyük şehirde dolaşmak istediğini söyleyip dışarı çıktığında koşarak salona gittim ve Jungkook'u kucağıma alıp yatak odasına ilerledim.
İlk başta beklemediği için korkup kollarını sıkıca boynuma doladı. Yatak odasına girdiğimizde kıkırdamasını duydum. Yatağa yatırdığım yüzüne baktım. Kızarmıştı.
"Ee nerde kalmıştık?"
Ellerim direkt pijamasının düğmelerine giderken yine kapı çaldı. Tanrım neden? Yani cidden bu bir işaret falan mı? Oflayıp üstünden kalkıp yataktan indim. O da benim gibi sinirlenmişti.
Jungkook arkada ben önde kapıyı açtığımda Jeon çiftini gördük. İkisi de yorgun ama mutlu görünüyordu. Jungkook'un büyükannesi iyileşmiş miydi ki?
"Merhaba Yoongi. Jungkook büyükannen iyileşti! Bakıma ihtiyacı olduğu için bize taşınıyor. Hadi gel eşyalarını topla senin odanda kalacak."
Jungkook'a baktığımda ilk sevinmiş görünüyordu ama sonradan kaşlarını çattı. Umarım tartışmazlardı. Kapıda yanıma gelip ebeveynlerine baktı.
"İyileşmesine sevindim ama neden benim odamda kalıyor?"
"Başka oda yok oğlum. Hadi içeride bekliyor büyükannen görüşün."
Arkama geçip çocuk gibi mızmızlandı. "Hayır görüşmeyeceğim. Tamam benim odamda kalsında ben nerede yatacağım?"
Annesi sakince gülümseyip oğlunu ikna etmeye çalıştı. "Yine odanda kalacaksın oğlum. Yere yatak sereceğiz. Sadece dolabında yer açman gerek."
Arkama daha çok saklanıp sadece omzumun üstünden gözlerinin görünebilmesini sağladı. Çok tatlıydı.
"Hayır aynı odada kalmam ben."
Babası sinirlenmeye başladı. "Jungkook çocuklaşma. Geçen diyordun 20 yaşındayım diye. Gel artık hocanı rahatsız etme."
Arkamdan çıkıp bana baktı. "Hyung seni rahatsız ediyor muyum?"
Çok masum bir şekilde sormuştu. Saçını karıştırdım. "Tabii ki hayır Jungkook."
"O zaman büyükannem gidene kadar burada kalsam sorun olur mu?"
Bay ve Bayan Jeon uyarı bir sesle seslendiler. "Jungkook!"
Panikledim bir an. İçeride hasta bir kadın varken burada tartışmalarını hiç istemiyordum.
"Şöyle yapalım o zaman. Jungkook gerekli eşyalarını toplamaya gitsin. O sırada da büyükannesiyle görüşüp bana gelsin. Burada kalmasında bir sakınca yok."
Bayan Jeon itiraz etti hemen. "Yoongi olur mu öyle şey. İnat yapıyor işte. Tek yaşıyordun bir an da başka birisiyle kalmak rahatsızlık verir hem sana."
"Sizin için de sakıncası yoksa kalabilir."
Üstelemeyip kabul ettiklerinde memnun bir şekilde gülümsedim ve Jungkook'a döndüm. Çocuk gibi sevinmişti ve gözlerinin içi parlıyordu.
"Hadi şimdi git büyükannenle görüş ve eşyalarını alıp gel."
Hızla başını sallayıp ayakkabılarının topuklarına basarak evlerine geçti. El sallayıp kapıyı kapattığında ben de gülüp el salladım ve kapıyı kapattım.
•••
Saat akşam dokuz olmuştu ve ne Jungkook ne de Taehyung gelmişti. Telefonumu elime alıp Taehyung'u aradım. İlk çalışta açmıştı.
"Alo hyung?"
"Tae nerdesin, saat kaç oldu, gelmiyor musun hala?"
"Ah şey hyung ben burada bir arkadaş edindim ve seni de tanıyormuş hatta."
Göremeyecek olmasına rağmen istemsizce kaşlarımı çattım. "Kimmiş?"
"Çalıştığın okuldan Jimin."
"En çalışkan sınıflarda ki Park Jimin mi?"
"Demek sen de tanıyorsun. Beni bekleme hyung bugün onda kalacağım."
"Saçmala Taehyung daha yeni tanıştığın birinin evinde kalamazsın. Eve gel hadi bekliyorum."
"Yah hyung! Annemler gibi davranma lütfen. Onların dilinden kurtuldum diye sevinirken bir de sen başlama."
Haklıydı teyzem çok konuşan ve yargılayan bir insandı. "Bak tamam biraz daha dışarıda durabilirsin. Jimin'i tanıyorum evine de gidebilirsiniz ama kalamazsın Tae. Tamam mı?"
"Anladım hyung tamam. Neyse kapatıyorum o zaman görüşürüz~"
"Dikkat et kendine. Görüşürüz."
Telefonu kapatıp bir iç çektim. Tae saf bir çocuktu ve hemen her şeye kanabilen biriydi. Başına kötü bir şey gelmesini asla istemiyordum. Seul'de kaldığı sürece bana emanetti.
Bir süre daha telefonda takılıp Holly'le oynadıktan sonra zil çaldı. Saat 22.34'tü ve acaba Taehyung mu Jungkook mu olduğumu merak ediyordum.
Kapıyı açtığımda dişlerini göstererek sevimli bir şekilde gülümseyen Jungkook'u görünce ben de istemsizce gülümsemiştim.
Karşı kapıda Jeon çifti bize bakarken onlara selam verdim. "Merhaba. Büyükanne iyidir umarım."
İkiside başıyla onayladı. "Sağ ol çok şükür iyi kendisi. Dinleniyor şu an."
Babası biraz sinirli bir şekilde Jungkook'a bakarak konuştu. Ama bana diyordu. "Rahatsız olduğunda falan lütfen söyle Yoongi."
Bakışları beni bulduğunda gülümsedim. "Merak etmeyin olcağımı sanmıyorum. İyi akşamlar."
"İyi akşamlar."
İçeri girip kapıları kapattığımızda jungkook, sırtında çantasıyla kucağındaki defter kitaplarıyla bana bakıyordu. Ama öyle ilk zamanlardaki gibi değil. Gülümseyerek ve sevimli bir şekilde bakıyor artık.
"Hyung ben bir an seni öyle zor durumda bıraktığım için üzgünüm. Cidden istemezsen söyle tamam mı?"
Elindekileri alıp çalışma odasına ilerledim. Masaya bırakıp beni takip eden bedene döndüm ve yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Saçmalama zor durumda falan kalmadım. Ayrıca istemeyeceğimi de sanmıyorum. Eh artık her gün benimle edebiyat çalılırsın."
Anın da gözlerini kocaman açarken bir adım uzaklaştı. Edebiyat demişken onun yanlışları vardı değil mi?
"Jungkook bugün ki çözdüğün testen 6 yanlış çıktı."
Omzunu silkip dudağını sarkıttı. Güldüm ve çenesinden tutup sarkıtmış olduğu dudağına bir buse kondurdum. Kızardığında arkasını dönüp yatak odasına gitti.
Ben de peşinden gidip kıyafetlerini koyabilmesi için dolabımdan yer açmaya başkadım. Yeterli yer açtığımda arkamı döndüm. Sırtını yatak başlığına dayamış ve bacak bacak üstüne atmış bir şekilde uzanarak telefonla oynuyordu. Bir dakika o benim telefonum!
Yb attım :c hemde uzun~🤎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Private Lesson |YoonKook|
FanficYoongi sınıf öğretmeni olduğu sınıfın, sınıf başkanıyla kapı komşusu olur ve bir şekilde yakınlaşırlar. Başlangıç: {12.04.20} Bitiş: {02.06.20} #1-yoonkook #1-kookga #2-vmin #5-j-hope #6-sugakookie