12: On Üçüncü Platform

849 103 443
                                    

Haraç Merkezi'ne geldiğimiz ilk gün bize burasının arenaya kadar evimiz olacağını söylemişlerdi. Kesinlikle onlara katılmıyordum. Bir insanın bir mekana ev diyebilmesi için oranın çatıdan, kapılardan ve pencerelerden daha fazlasına ihtiyacı vardır; öncelikle kendini güvende hissettiğin yerdir ev, başına bir şey gelmeyeceğini bildiğin ve korunduğun dört duvarın arasıdır. Ev dediğimiz şey verdiği güvenle iyi hissettirir. Dört duvardır belki ama göründüğünden daha özgürsündür. Haraç merkezi bana bir hapishaneyi anımsatıyordu. Biz de idam sıramızı bekleyen mahkumlardık ve yalnızca birimiz aklanabilirdi.

Yatakhanemiz, banyolar, ortak salon, koridorlar, balkon, bu kasvetli şehir... Her şey beni artık fazlasıyla boğuyordu, dayanacak gücüm kalmamıştı ve üstelik daha hiçbir şey başlamamıştı. Henüz Mürver Asa bile ortalıkta yoktu. O konu... En başından beri Mugglelar'a bir şeyler yapmak istiyordum ama neden BENİM öncü olmam gerekiyordu ki? Buna hazır değildim.

Soluklanmak için kendimi balkona attım. Mugglelar'ın enerjisi bu son gecemizde diğer gecelere hatta röportaj akşamına bile oranla epey yüksekti. Hemen hemen her sokaktan rengarenk parti ışıkları yükseliyordu. Sanki büyü yapar gibiydi ama hayır, onlar yaklaşan bir katliamı kutlamaktaydılar. Coşkululardı. Korkulukları güçlüce kavrayarak "Sizin ben kafanızı sikeyim!" diye homurdandım.

Hemen arkamdan önce gülme sesi geldi, sonra ne zamandır orada olduğunu bilmediğim Ace "O kadar haklısın ki!" deyip, yanımda dikildi "İyi misin?" Ellerimi gevşettim "Bu durumda iyi olduğumuzu söylemek sanırım yalan olur. Evan yattı mı?" Omuz silkti "Yatıyor... Valerie'yle... Sanırım. 'Milli olmadan ölürsem gözüm açık giderim' dedi ve kız gelince beni hemen kapının önüne koydu. Hain!" Birlikte güldük ama aklıma gelen bir şeyle "Hey!" dedim "Hani çok uykusu vardı, ayakta zor duruyordu? Adi herif!"

"Küçük Evan bir türlü uyutmadıysa demek ki!" Ona dirsek atmama rağmen kıkır kıkır gülmeye devam etti ama birden ciddileşti "Çok aptalca bir soru ama sen burada ne yapıyorsun?" Gözümü, kindar bakışlarımı, manzaradan ayıramadım "Biraz soluklanayım diye çıktım ama Mugglelar'a sinirlendim yine. Çok şaşırtıcı, değil mi?" İki elini kaldırıp, orta parmak çekti ve manzaraya karşı bağırdı "OROSPU ÇOCUKLARI! İÇTİĞİNİZ O İÇKİ ŞİŞELERİNİ GÖTÜNÜZE SOKACAĞIZ!" Utançla elimi yüzüme koydum "Bunu yapmak zorunda mıydın cidden?"

"Bunu yapmasaydım kesin içimde kalırdı, sindiremezdim." Sorgulayıcı bir tavırla ona bakarak "Neden hala buradasın, Ace?" diye sordum. Yüzünde şaşkın bir ifadeyle başını bana doğru çevirdi. Bir şeyler kekeleyecek gibi oldu ama bu sefer daha net konuştum "Yani demeye çalıştığım şey şu ki, sen bir metamorphmagus'sun. Daha ilk geceden en basitinden bir kuşa dönüşerek çekip gidebilirdin ama sen hala buradasın. Bizimle kaldın. Merak ediyorum, neden ölmeyi seçtin? Çoğu kişi senin yerinde olsa daha bir Eylül gecesinde kaçardı."

"Pekala, sana gerçek sebebi söyleyeceğim ama aşırı dramatik davrandığımı düşünme lütfen! Bu intihar değil, bunu yapmak zorundayım. Gururum, ailemin gururu... Biliyorsun, ben de safkan bir aileden geliyorum ve ailem nesillerdir Gryffindor'un gururu. Evimi görmek istemezsin, kesin kusarsın. Neyse, Gryffindor'un gururu diyordum... Hatta sanırım büyük büyük büyük, artık kaçıncı büyükse, büyükbabam Godric Gryffindor'un tek kızıyla evlenmiş."

Kendimi tutamayıp çığlık attım "Sen Gryffindor varisi misin?" Eliyle ağzımı kapatarak bana kızdı "Böğürmesene be!" Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açıldı "Bu bir skandal! Ace Bloody: Gryffindor varisi! Rabastan bilseydi seninle iyi uğraşırdı!" Safkan olmasına rağmen Gryffindor kökenli olduğu için ailesi hakkında fazla bilgim yoktu.

Oflayıp pufladıktan sonra anlatmaya devam etti "Tabii ki Slytherin'e yerleşen ben onlar için büyük bir şok ve hayal kırıklığı oldum. Sizin ailedeki Sirius gibi düşünebilirsin bu durumu." Böyle düşününce durumu çok da yabancı gelmiyordu ve neler yaşadığını az çok tahmin edebiliyordum. Konuşmaya devam etmeden önce iç geçirdi "Babama göre, ben yeterince yürekli bir delikanlı değilim. Benden utandığını biliyordum. Benim bir Slytherin olduğumu saklamaya çalıştı ama tabii ki bunu başaramadı. Bilirsin, safkan aileler arasında dedikodular çok hızlı yayılır. Babam beni hep güçsüz gördü, cesur olmadığımı söyleyip durdu. Kaçsaydım eğer onu haklı çıkarırdım. Şimdi öleceğim belki ama kahraman olacağım ve babama laflarını yedireceğim."

Mıntıka Dokuz Üç Çeyrek | Regulus Black + Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin